Cehennem taş kalp

Cehenneme Hoş Geldiniz – Kaskatı Kesilen Taş Kalp

Karma, kader, belki şans denir adına… Yaşananlara… İlahi adalet bir gün tecelli bulur, kader ağlarını örer, tüm o şans tepetaklak oluverir. İnsanoğullarından her birini doğumların yanında ölümleri görür, bazı hayatları görmez, bazılarından teğet geçer… Ama bazılarının ortasına girebileceği en keskin şekilde dalıverir. Bazen tamir eder, temizler, süsler, rengârenk döşer; bazen de yapabileceği en büyük yıkımı o hayata yapar. Kırar, döker, parçalar… Bazen ruhu duymaz, bazense hepsinin bilincinde olarak… Kırar. Kalp kırmayı bardak kırmayla eş tutar, güven kırmayı çoğu zaman marifet sayar.

Nedenler… Her zaman nedenlerin olduğu bir dünyada herkesin nedenleri vardır. Doğrusu olduğuna inandığı nedenler yanlış kapılara çıkar bazen, bazense doğru kapıya çıksa bile attığı her adımda çevresindekileri daha çok parçalar.

Parçalar, o ufak tefek kalan görünüşte zerre olan ama herkesin canını yakan parçalar… Ruhun içine atılan ufacık tohumlar acıyı, sevgiyi, öfkeyi ve daha pek çok şeyi büyütürler. Ama insanın yaradılışından gelen bir algı olsa gerek acının yanında gelen mutluluğun pek de bir önemi kalmaz. Her şeyi yeşertebilirsin bir ruhta ama tek zerre acı ekildiği anda tüm odak noktası ona kayar, her kaşık daldırılışında o ruha, kaşığa o acının hüznü dolar.

Mutlu olunan anlar genelde unutulur. Belki en başından beri içimizde olan korunma içgüdüsü nedeniyle insan hep en kötü anları hatırlar, yapılan kötülükleri çiviyle kazır aklına. Acıya odaklanır. Bazen en yakınların bazen tanımadıklarını tarafından yapılan her haksızlıkta, her acımasızlık ve kötülükte daha çok kırılır. Kırıldıkça yıpranır, yıprandıkça sorgular. Bazen sorar insan kendine neden ben diye?

Neden?

Cevap basit aslında en azından kendi adıma…

Kaskatı kesilen kalpler…

Kaskatı kesildi mi bir kalp tüm merhamet içinden uçup gider, kalan güzel duygular ise sadece kendi değer algıları kadar hatta belki ondan da daha az varlığını sürdürebilir. Tüm o güzel duyguların kayıpları arttıkça kalbi kararır adına insan denen mahlûkatın. Kalp karardıkça her kalbi kendi gibi bilir. Tek önemlisi kendisi haline gelir. Bencilleşir. Kalbinin çevresine kendi kendine ördüğü duvarlar nedeniyle vicdanı ses çıkaramaz hale gelir.

Kendi içine sağırlaşır insan.

Yavaş yavaş… Sağırlaşır.

Kendi içine sağırlaşan bir insanın başkalarını duyması ise artık mümkün değildir. Belki insan kalması bile…

Ve bu bir kısır döngü halinde devam eder. Kırılan kırar, kalbi taşlaşan başkalarının gece döktüğü yaşların nedenleri olur. O yaşlar ise bazen, hatta belki de çoğu zaman bir kalbin daha taşlaşmasına vesile olur. Yine bir kalpte duygular ölür. Merhamet uçar gider. İnsanın doğumundan beri var olan bencilliği kendi krallığını ilan eder.

Peki, geri kalan azınlık… Kalbi ne kadar kırılırsa kırılsın, o parçalar ruhuna ne kadar batarsa batsın taşlaşamayan kalplere sahip o sevilesi geri kalanlar? Sevgisi, inancı, ümitleri bitmeyen; her açan çiçekte, yükselen yeni günde, doğan her yeni canda yeniden umutlananlar; günün sonunda en çok kırılıp gece boyunca tüm o kırıklarını sarmaya çalışan o naif kalpler…

Ne demiş Goethe: “Dünya hassas kalpler için bir cehennemdir.”

O zaman o naif kalbi taşıyanlar her bir kırık parçanız için ayrı ayrı özür dileyerek ekliyorum: Cehenneme hoş geldiniz.

Sonbaharın başında doğmuş ve Laz kızı olmamın getirisidir belki; aslında hafif bulutlu, yeri geldiğinde fırtınalar koparan atmosferim. Yazılarıma oranla içim umut dolu, daha mutluyum. Mavi ve tonlarını ne kadar özgürse o kadar severim. Kendi hikayesini yazmaya çalışan o herkesten biri de benim.

Yorum bırakın

Your email address will not be published.

Edebiyat Kategorisinde Son Yazılar

Çubuk Köprüsü

Öykü/  Sarı Ahmet’im geldin mi nazara Onsekizinde koydular mezara Çıbık Köprüsü gözlerin kör ola Nasıl kıydın

Şişedeki Yasa

Öykü/  Esasında başlangıcın ne ilham verici bir kadın güzelliğinden, her anı birbirinden farklı bir doğa olayından

Yolu Görmek

Çok da huzurlu sayılmayan uykusundan uyanmıştı. Bir müddet tavanı seyrettikten sonra saate baktı. Yavaşça yattığı yerden