takiyüddin rasathanesi

Takiyüddin Rasathanesi’nin Günümüze Yansımaları

/
4

Tarih yazımında ve tarih öğreniminde savaşlar çok önemli bir yer kapsar. Savaş olgusu ülkelerin ve milletlerin tarihini çok kısa sürede bükerek kaderlerini tayin etmektedir. Bu kadar kısa zamanda böyle bir kader tayini, savaşların tarih yazımında baskın olmasına neden olmuştur. Bu baskınlık, tarihin savaşlardan ibaret olduğunu göstermez.

Tarih konusu, genel olarak siyaset, din, tarım ve hayvancılık, ekonomi, savaş, eğitim, toplumsal olaylar gibi yedi adet ana başlık tarafından oluşturulur. Tarihkuşağında savaşlara mavi diyelim. Kuşağa daldığımızda sadece savaşlara takılı kalırsak maviden başka bir şey göremeyiz. Lakin takdir edersiniz ki gökkuşağında da tarihkuşağında da yedi farklı renk vardır. Maviye takılıp kalmak da niye?

 “Avrupa ile bizim aramızda ne fark var?” sorusuna bir cevap arayalım. Cevabı düşündüğünüzde ve kendinize göre çıkarımlar yaptığınızda en son varacağınız adresi söyleyeyim: Bilim.

    Takiyüddin 16. yüzyıl Osmanlı’sında dönemin en yetkin gökbilimcisi, matematikçisi ve mühendisidir. Kendi alanında 90 adet kitabın yazarıdır. Astronomik saatler ve optik hakkında çalışmaları vardır. 3 ciltlik bir optik kitabı da bulunur. III. Murat’ın müneccimbaşısı ve Osmanlı’daki ilk rasathanenin kurucusudur.

Takiyüddin Rasathanesi’nin kurulmasıyla kendi devrinin en iyi aletleriyle çalışmaya başlanılmış ve bilime katkı sağlanmıştır. Sonrasında ise bu gözlemevi paramparça edilmiştir (bir görüşe göre toplarla bomba yağdırarak).

    Batıdan gelip Osmanlı’yı yaran Haçlılar değil, o dönem kavga ettiğimiz doğudaki Persler de değil. Yer altından çıkan insanüstü varlıklar da değil. Kuzeyden de değil Güneyden de değil. Nereden biliyor musunuz? Tam merkezden. Rasathaneyi bizzat biz yıktık.

Bu dönemde İstanbul’da yaşanan deprem, İranlılarla savaştaki başarısızlıklar ve bir de veba salgınının faturası bu rasathaneyi kesildi. Bir nevi buranın “uğursuzluk getirdiği” bahanesiyle suçlandı ve III. Murat’ın izniyle kurulan Takiyüddin Rasathanesi yine bizzat onun emriyle yıkıldı.

    Peki biz bunu niye yaptık? Bunun bir cevabını verebilecek var mı? Bu olaydan ders alıyor muyuz?

“Her şeye rağmen Dünya dönüyor” diyen Galileo ise yaklaşık 30 yıl sonra mahkemede ölüm cezasına çarptırılıyor. Bu ceza ev hapsine çevriliyor ama bu iki olay arasında bir fark yok.

    Peki yıkılan Takiyüddin Rasathanesi’ni bir kenara ölüm cezasına çarptırılan Galileo’yu diğer tarafa koyun. Batı dünyası o dönem kendi değişmez düşüncelerini savunup bunlara aykırı bilimsel gerçekler söyleyenleri cezalandırıyordu. Peki bugün değişen şey ne? Ne oldu da onlar Galileo’ya idam cezası veren bir toplumdan bugüne ulaştılar ve ne oldu da biz Takiyüddin Rasathanesi’ni yıkan bir toplumdan bugüne bu şekilde ulaştık?

    Aradaki fark nedir acaba? Niye bilime katkıda bu kadar zayıfız? İşte size söylüyorum, Batı ile yolumuz bu konuda ve bu açıdan yaklaşırsak yaklaşık 400 yıl önce kesişmiş. Onlar neyi farklı yaptılar ve bugün bilim üzerinde kalem oynatıyorlar, biz ise anca bilim okuyoruz?

    Ben size söyleyeyim. Onlar tarihten ders çıkardılar biz ise bizden olan Takiyüddin’in bile kim olduğunu bilmiyoruz.

İşte en başta dediğim gibi sadece mavi rengine takılıp kalmamamız gerekiyor. Gökkuşağı yedi rengiyle birlikte anlamlı ve güzeldir. Diğer renklere geçmeli ve karşılaştırmalı çıkarımlar yapmalıyız ki Takiyüddin mezarında rahat uyusun.

Not: Tarihkuşağı tabiri tamamen benim uydurmam.

ayıraçGünümüze Yansımalar Yazı Serisi:

1) 1.Abdülhamit’in Ölüm Nedeninin Günümüze Yansımaları

2) Yugoslavya’nın Dağılmasının Günümüze Yansımaları

3) Takiyüddin Rasathanesi’nin Günümüze Yansımaları

4) Hasip Efendi’nin Maaşı ve Günümüze Yansımaları

ayıraç

Yaşamak ancak çalışmak ve üretmek ile anlamlı olabilir. Bu bağlamda Maslow Piramidi'nin hem gerçek hem yalan bir tarafı vardır. İhtiyaçlar hiyerarşisini gerçek bir teoriymiş gibi düşünüp 'otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğu' olmasak mı artık?

4 Comments

  1. Bilinçli bir kötüleme kampanyasının kurbanıdır Takiyüddin avrupa gelişimin bilim ve akılcılıkla olduğunu öğrendikten sonra kendisini geriye götüren din bağnazlığını rakipleri üzerinde kullanarak kendi güçlerini sonuna kadar yükseltmişlerdir.

    Güzel bir yazı ve paylaşım teşekkürler

Karanfil için bir yorum bırakın Cevabı iptal et

Your email address will not be published.

Eleştiri Kategorisinde Son Yazılar