Dinle serimize yola Mahur makamı ile devam ediyoruz. Refik Talat Alpman’ın Mahur Saz Semaisi’ne geçmeden önce ilgilileri için mahur makamının özelliklerinden kısaca söz edebiliriz. Mahur Makamı Türk mûsikisinin şed (göçürülmüş) makamlarından biri olup çârgâh makamı dizisinin rast perdesindeki inici şeddidir. Dizisi, rast perdesindeki çârgâh beşlisine nevâ perdesindeki çârgâh dörtlüsünün eklenmesinden meydana gelmiştir. İnici bir makam olduğundan durağı olan rast perdesindeki çârgâh beşlisinin tiz durak gerdâniye perdesine simetrik olarak göçürülmesiyle genişler ve bu şekilde makamın asıl seyir alanı meydana gelmiş olur. Ancak çok eski bir makam olan mâhur makamı, yüzyıllar boyunca pek çok saz ve sözlü formda kullanıldığından bünyesine rast, hüseynî ve bayatî gibi dizileri de alarak özellikle büyük formdaki eserlerde birleşik şekliyle kullanılmıştır. Bu suretle âdeta küçük formlarda sadece çârgâh şeddi olan basit, büyük formlarda ise yukarıda sayılan dizilerle birleşik olmak üzere iki mâhur makamı meydana gelmiştir. Daha ayrıntılı bilgiye yazının sonundaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Tüm bu özellikleri ile Mahur Makamı’nın
Nağmeleri bizim gönlümüzde hangi hecelere kapı aralayacağını beraber hissedelim.
Dinle!
Kocaman bir avlu içinde rengarenk çiçeklerin kokusuna karışmış bebek kokuları. Gök mavisi gözleri ve pembe elbisesi ile dünyayı yeni adımlamaya başlamış bir melek koşuyor parlayan tüyleri ile göz kamaştıran bir kedinin peşinden.
Dinle!
Sabahın tazecik ışıkları yeni pişen ekmeklerin dumanı ile harmanlanıyor. Bahçeden toplanan biberler domatesler masada kendilerine yer beğeniyor
Başında bembeyaz örtüsü ile sanki yanakları pamuktan bir nine toplamış kainata anlam vermeye çalışan torunlarını çevresine. Hz. Ademden başlamış bildiklerini önlerine dökmeye.
Sanki kıymetli bir sandıktan yavaşça, kırılmasın diye çıkartıyor gibi özenle
Dinle!
Bir telaş var gönüllerde bilmiyoruz ne diye belki de açtı açacak olan bir tomurcuk serilmiştir gözlerinin önüne.
Dinle!
Masa doluyor yavaş yavaş. Önce ruhu, ardından yaşı genç olanlar oturuyor. Yediklerinden mi doyuyorlar, edilen muhabbetten mi bilinmez. Lakin her biri tebessümünü bedava sunuyor bir diğerine.
Dinle!
Bir eksiklik çarptı mı gözüne. Kimsenin telefonu çalmadı mesela, internetten bir bildirim almadı, sevdiği bir diziyi kaçırmadı.
Dinle!
Her dem yoklukla imtihan olmaz insan. Kimi zaman da varlık imtihan olur. Muhabbet etmeyi arar insan. Derdini anlatmayı, gönlünü dostunun derdine açmayı.
Dinle!
Mutsuzluğuna, umutsuzluğuna, yalnızlığına, depresyona meyil etmene sebebi uzaklarda arama boşuna. Seslen şimdi sana en yakında olan varlığa. Arkadaşın, annen, eşin, hatta belki kedin çiçeğin…Seslen ben buradayım de. Tek kişilik kalabalığından sıyrıl ve gönül açlığını doyur bir güzel muhabbetle.
Dinle!
Çay olmadan olan muhabbet, tuzsuz yemek gibi olabilir ondandır ki muhabbetini çayla demlemeyi ihmal etme.