İnsanın yaşam öyküsü uterin tüplerde başlar. 40 hafta süren intrauterin süreç boyunca çocuğa eşlik eden plasentadır. Fetüs plasenta aracılığıyla gelen kan ile yaşamını ve gelişimini sağlar. İnsanın yaşamı boyunca en immatür durumu budur. Fetüs her ne kadar doğup ekstrauterin hayata başlasa da hala tam anlamıyla matür değildir. İntrauterin dönemde nispeten korunaklı olan insan, ekstrauterin dönemde daha korunaksızdır. Bu dönemde yenidoğan için doğanın ona sağladığı mucize olan anne sütü devreye girer. İntrauterin dönemde fetüs için plasenta ne demekse doğumdan sonra özellikle belli bir süre için anne sütü de odur.
İçindekiler
Anne Sütünün Üretimi
Anne sütü hormonal aktiviteler sonucu üretilen bebeğin annesindeki yegâne hazinesidir. Beynimizde yer alan hipofiz bezinde salgılanan prolaktin meme bezlerinde sütün üretilmesini, oksitosin hormonu ise sütün memeden boşaltılmasını sağlar. Eğer anne bebeğini yeteri sıklıkla emzirmezse, burada kast edilen en geç 3-4 saatlik bir aralıktır, memede üretilen inhibitör bir madde süt üretimini azaltır. Bu nedenle yeterli anne sütü üretimi için annelerin bebeklerini sık sık emzirmesi gerekir.
Anne Sütü Temel Besin İçeriği
Anne sütünün 100 ml’de yaklaşık olarak 4.2 gr yağ, 7 gr karbonhidrat, 1.3 gr protein bulunur ve en önemlisi de yaklaşık %90’ı sudur. Bu haliyle anne bebeğini sıkça emzirdiği müddetçe en sıcak iklimlerde bile ilk 6 ay su vermesi gerekmez ki bu çoğunlukla yapılan büyük bir hatadır.
İLK 6 AY SADECE ANNE SÜTÜ, ÇOCUĞUN TÜM İHTİYACINI EKSİKSİZ BİR ŞEKİLDE KARŞILAR.
Anne sütündeki yağın özelliği diğer sütlerde bulunmayan bazı uzun zincirli yağ asitlerini* içerir. Bu çocuğun nörolojik gelişimi için elzem niteliktedir.
Karbonhidratların çoğunu enerji açısından laktoz oluşturur. Diğer bir bileşeni ise anne sütü oligosakkaritleridir. Bu oligosakkaritler çocuğun beyin, bağırsak ve bağışıklık sistemi gelişiminde eşsiz işlevlere sahiptir.
Protein içeriği olarak diğer sütlere göre daha az protein içermesine rağmen bunların emilimi yani biyoyararlanımı çok daha iyidir. Çünkü örneğin inek sütünde whey/kazein proteini oranı 20/80 iken bu oran anne sütünde 60/40’tır. Ayrıca bebeğin henüz tam gelişmemiş böbreklerine azot yükü* oluşturmaz.
Vitamin ve mineral kompozisyonu da mükemmeldir. Bazı minerallerin, örneğin demir, kalsiyum, miktarı diğer sütlere göre daha az görünse de oransal olarak muazzam bir kompozisyona sahiptir, bu sayede diğer sütlere göre biyoyararlanımı çok daha iyidir. Yalnızca eksiklik gösteren D vitaminidir. Bunun farkında olduğumuz için bebeklere D vitamini desteği yapılır.
Anne Sütündeki Biyoaktif Bileşenler
Anne sütünde protein, yağ ve karbonhidrat gibi temel öğelerin yanında çok önemli görevlere sahip moleküllerde vardır. Keşfedebildiklerimizden HAMLET kompleksi, Anne Sütü Oligosakkaritleri ve Mikro RNA’lar anne sütünü daha özel kılar. HAMLET proteini kansere karşı etkilere sahiptir. Hatta anne sütündeki bu bileşikten şu an ilaç üretme çalışmaları da mevcuttur. (Daha ayrıntılı bilgiler için linkteki makaleyi okuyabilirsiniz)
Anne Sütü Canlı-Dinamik Yapıdadır.
Anne sütünü özel kılan bir diğer özelliği bebeğin ihtiyacına göre sürekli bir değişim göstermesidir. Örneğin doğumdan sonra ilk 5 gün gelen kolostrum(ağız sütü) çok zengin koruyucu bir protein içeriğe sahiptir. Bu güvenli bir ortamdan daha korunaksız bir ortama çıkan bebeğin adeta ilk aşısıdır. Ardından süt giderek olgunlaşarak karbonhidrat ve yağ içeriği artar.
Ayrıca anne sütü bir emzirme döngüsü içinde bile değişir. Emzirmenin ilk yarısında gelen süt su ve karbonhidrattan zengindir. Bu çocuğun susuzluğunu giderir. Arkasından gelen son süt ise yağdan zengindir ve çocuğun doymasını sağlar. Bu nedenle bebeği meme boşalana kadar emzirmek gerekir.
Ve her anne sütünün kendi yavrusuna özel oluşu onun yerinin doldurulamaz olduğunun bariz bir göstergesidir.
Anne sütünü tek bir yazıda ele almanın ona haksızlık olacağını düşündüğüm için önümüzdeki yazılarımda anne sütünün özel bileşenlerine, faydalarına, tarihine, ülkemizdeki emzirme verilerine ayrıntılı bir şekilde değinmeyi planlıyorum. Diğer paylaşımlarda görüşmek üzere hoşçakalın.
*Matür: olgun , İmmatür: olgunlaşmamış, gelişimini tamamlamamış, Uteus: rahim , intrauterin dönem: anne rahmindeki süreç, ekstrauterin dönem: doğumdan sonraki dönem
*Anne sütündeki uzun zincirli çoklu doymamış yağ asitleri dokosaheksaenoik asit(DHA) ve araşidonik asittir(AA).
*Azot proteinlerin kullanımı sonucunda ortaya çıkan ve böbreklerden uzaklaştırılan maddelerdir.
Faydalanılan Kaynaklar ve İleri Okuma:
1.Türk Neonatoloji Derneği, Sağlıklı Term Bebeğin Beslenmesi Rehberi, 2018
Çok hoş bir yazı olmuş. HAMLET protein kompleksini ilk defa duymuş oldum. Alfa-laktalbumin ve oleik asitten oluşan bu protein kompleksi kanser hücrelerinde apopitozise yol açıyor ve pnömokok gibi farklı bakterilerin elimine edilmesini sağlıyormuş. En önemlisi de bir antikanser ilaçtan beklenen yegane şey olarak bunu sağlıklı hücrelere (diferansiye olmuş) hiçbir zararlı etki yapmadan yapabiliyormuş. Sonuçta labaratuar ortamında tuz da kanser hücrelerini parçalar veya tonla madde de bunu yapabiliyor fakat önemli olan diferansiye hücrelere zarar vermeden bunu yapabilmek. Teşekkürler.
Yorumunuz için teşekkürler hocam. Merak etmeyin HAMLET kompleksine gereken parantezi açacağız. Belirttiğiniz gibi birçok molekülden farklı olarak sağlıklı hücreleri öldürmeden kanser hücrelerini öldürüyor ve bunu bilmediğimiz yollarla yapıyor . Daha fazla ipucu vermeden söyleyeceklerimi diğer yazıma saklıyorum. İyi okumalar