Aynadaki Kimlik

/

Daha önce yazmış olduğumuz #AppleEvent ve İphone X incelemesi adlı yazıda Apple şirketinin İphone X ile birlikte yeni bir teknolojiyi hayatımıza sokacağından bahsetmiştik. Face ID yani yüz tanıma sistemi. Geçmişte çekilmiş, geleceğe yönelik bilim kurgu filmlerinde görmeye başladığımız parmak izi ( Touch ID), yüz tanıma (Face ID) ve göz tanıma üçlemesinin ikincisi de İphone X ile birlikte hayatımıza girmiş durumda. Apple İphone 5s serisinden itibaren (2013) parmak izi okuma ( Touch ID) sistemini hayatımıza sokmuştu. Başlarda sadece telefonun tuş kilidini açmak için kullanılan sistem ilerleyen zamanlarda birçok internet sitesine ve uygulamaya hatta bankacılık işlemlerine kadar birçok alanda hayatımıza hızla girdi ve bizim sanal hayattaki kimliğimiz oldu.

Bir teoriye göre şimdiye kadar gelmiş geçmiş bütün insanların parmak izlerinin hepsinin spesifiktir fakat Apple’ın iddiasına göre yüz tanıma sistemi parmak izi okuma sistemine göre 2 kat daha güvenilir. Sistem tek yumurta ikizleri hariç bir insanın yüzünü başka bir insanın yüzünden ayırma özelliğine sahip ayrıca maske sakal bıyık makyaj gibi olabilmesi muhtemel yüz değişikliklerini de çok rahatlıkla ayırt edebilmekte. Çalışma mekanizması olarak ise yüzümüzdeki bütün organların birbiri arasındaki mesafeler ve açılanmalar, ve yüzümüzdeki spesifik 10 binlerce verinin bir algoritması çıkarılıyor ve böylece yüzümüzde değişmesi daha muhtemel olan şeylere karşı töleranslı olabiliyor (sakal, bıyık, makyaj vs) tek sıkıntı gelişme evresinde olan çocuk ve ergenlikteki insanların yüzlerindeki değişimi algılayamaması ayrıca sistem 3D tarama ile kaliteli video yada fotoğraf yoluyla kilidin açılmasına da olanak sağlamıyor.

Buraya kadar her şey harika görünüyor Parmak izinden iki kat güvenlikli bir sistem, çift yumurta ikizinin dahi senin telefonunu açamaması vs vs fakat biz yüz tanıma sistemini parmak izi okuma sistemi kadar rahat bir şekilde bankacılık ve güvenlik işlerimizde kullanabilir miyiz ? Bu sorunun cevabı bence hayır. Çünkü parmak izimiz gözle dahi zor görülebilecek birçok detay içeririyor ve bir kamera yada  fotoğraf makinesi tarafından görüntülenmesi çok daha büyük emek isterken yüzümüz bu durumdan çok çok daha farklı.

Bir başka insanı korkuya iten nokta ise; Apple tanımlanan bu yüzlerin sadece telefonda kaldığını ve hiçbir şekilde depolanmadığını iddia ediyor fakat böyle bir şeyin olabilme ihtimali bile insanı ürkütüyor çünkü böyle bir şeyin olma ihtimali demek gelecek 10 yıllarda insanlığın nerdeyse gizli olarak hiç bir şey yapamaması demek ve ayrıca herkesin bazı kesim yada kişiler tarafından konulmuş kurallara sürekli uymak zorunda kalmış olması demektir. Olası kural dışı bir harekette bir veri merkezinde herkese depolanmış spesifik verilerden insan kolaylıkla bulunabilir ve muhtemelen yüz tanımayla geçmesi gereken bir sistemi açmaya çalışırken çabucak yakalanabilir. Ayrıca geçmişte bazı ünlülerin başına gelen iCloud hesaplarının hacklenmesi örneklerine bakacak olursak da Apple bu konuda hiç de güvenilir bir şirket değil.

Geleceğe yönelik kaos senaryosu yazmak amaçlı değil de daha çok elimizde olan ve olması muhtemel teknolojinin geleceğimizi nasıl şekillendireceğine dair düşünme ihtiyacı hissettiğim için böyle bir yazıyla karşınıza geldim. Bir inanışa göre eğer herhangi bir şey yapmamız gereken şeyi kolaylaştırıyorsa mutlaka onda bir eksiklik vardır…

Yorum bırakın

Your email address will not be published.

Deneme Kategorisinde Son Yazılar

Uzun bir aradan sonra

Parlak Jurnal serüveni birkaç dost bir araya gelerek kurduğumuz bir internet sitesiyle başlamıştı. Üniversite öğrenicisi olmanın

Bir Palamut Meselesi

Bak! Şişman bir tekiri andıran yaramaz beyaz bulut, küçük bir sincap bulutunun peşinden gidiyor. Hava, ne