Aynaya Bakınca -1

2

Saat hayli geç olmuştu ama aksi gibi canı çay çekiyordu. Çayı içtikten sonra gece uyuyamamak vardı işin ucunda… Hemen karşısında duran aynaya bir bakış attı. Aynadaki kişi de aynısını söyledi. Ancak bakmaya devam ettikçe aynadaki kişinin yüz ifadesi değişmeye başladı. Kimin umurunda, der gibi bakıyordu. Sonra aniden kafasını tavana dikti. Aynadaki kişi de aynısını yapmış olmalıydı. ‘Kimin umurunda ki’ diye tekrarladı. Şu an, çok uzakta bir yerlerde birileri sabah mahmurluğunu atmak için ocağa çay koyuyor. Ben de çayımı onlarla birlikte demleyeceğim, dedi.

“Onu hayatta tutan,
Görünmez iplere inandı.
Düğümleri düğüm yapan,
İç içe geçmiş yıllardı.”

Ocağın üstünde duran çaydanlığı aldı. Sadece bir bardak içeceğini bildiği halde çaydanlığı yarısına kadar doldurdu. İçinden bir kez daha ‘Kimin umurunda’ çekti. Kimselerin kimseleri bilmediği bu dünyada bu kimin umurunda, dedi. Arkasında kalan aynaya dönüp tekrar baktı. Aynadaki kişi de yine aynı şeyleri söyledi.

“Ne zaman hesap yapacak olsa:
Hata engereğinin boydan boya,
Ona yaklaştığını hissederdi,
İçten içe korkardı…”

Aynaya giderek yaklaştı. Yaklaştıkça daha çok şey gördü. İçinden ağlamak geldi. O sırada su yavaş yavaş ısınmaya başlamıştı. Suyun çıkardığı ses kulaklarında yankılanıyordu. Sıcaklığı arttıkça birbirinden uzaklaşan damlalar ona, acı çekiyorlarmış gibi geldi bir an. Bir süre, ne düşündüğünü kendisi de bilemedi. Bazen böyle olurdu. Ağlamak isterdi uzun uzun hıçkırarak ama çoğu zaman ne hissettiğini anlayana kadar dikkati dağılır, bir türlü ağlayamaz, içini dökemezdi.

“Ne zaman rüzgarın önüne geçse,
Bulurdu kendini, en öndeki siperde.
Yaralar derin, acı bir iz bırakırdı,
Kalbinin derininde korkular yaşardı.”

Aynadaki kişiye tekrar odaklandı. Baktıkça gördü, gördükçe hissetti acıyı. Sonra da üzüldü: Yıllarca kölelik yapıp azad olduktan sonra kanserden ölen, elli yaşındaki köleye üzüldü. Susadığı için nehre gidip timsaha kurban giden ceylana üzüldü. Ağlamadan geçmeyecek durgun bir ağlamak isteği yerleşti aynadaki kişinin suratına. Ağlasa, içi rahatlar, yeniden doğmuş gibi içi ferahlardı.

Suyun kaynadığını duydu. Aynadaki kişinin görüntüsü gittikçe netliğini yitirdi. İçine bir ferahlık geldi…

Gezmeye, okumaya, güzel bir tiyatro izlemeye aşığım. Gecenin bir yarısı eve giderken, sessizce yanınızdan geçebilirim. Sizinle aynı oyunda, yan yana aynı repliğe gülebiliriz. Evet, o gün bunun farkına varamayabiliriz. Ama belki bir gün, bir anıda, bir yazıda rastlaşırız sizinle. Kim bilir?

2 Comments

  1. Nedenini kendime açıklayamasam da bu yazı bende bir duygu uyandırdı. Belki de bazen çay koyarken “kimin umrunda” ruh haline büründüğüm içindir, belki de başka bir şeyden… Yazısının devamını bekliyor olacağım.

    • Yazımın sende karşılık bulması beni çok mutlu etti. Devamı için şimdiden çaydanlığa su koyuyorum o halde:)

Yorum bırakın

Your email address will not be published.

Edebiyat Kategorisinde Son Yazılar

Minik Bir Eğitim Meselesi

Benim minik öğretmenim, bilsen gözlerinden neler öğrendim. Sen uyuyorsun şimdi, ama ben hala eğitimdeyim. Bir öğretmen

Gün Doğarken

Bir gece yarısı uyanmıştım, gözlerimi açmadan önce uzun bir soluk düşündüm, birazdan saatim çalacak ve saatimin