Biraz yorgunum, kavgaları birikiyor insanın!
Her uzvundan ayrı ayrı taşıyor acısı zamanla!
Yaşımdan yorgun, yaşımdan telaşlıyım bugünlerde!
Kaç yaşındayım sahi saymadım, bilmiyorum!
Belki kırklarımdayım belki otuzlarımda!
Belki de doksan sene yuvarlandım bu dünyanın sırtında!
Hiç bilmiyorum! Hayat taviz vermediği hızı ve kavgasıyla akıp gidiyor!-Adil Erdem Beyazıt
Edebiyat Kategorisinde Son Yazılar
Bu dünyanın en masum isteği Bu akşam canım bir türkü dinlemek istedi. Şöyle Anadolu’nun bağrından kopmuş,
Gecenin sessizliğini bozan yankılarda, Karanlığını kesen ışık demetlerinde, Yalnızlığımı pekiştiren ayak izlerinde ve Ara sıra gelen
Radyo, cızırtıyla son hava durumu bültenini verirken şehrin merkezinde bir evin kapısı yavaşça açıldı. Açık sarı
Büyük İşlerin Küçük Adamları Bugün büyük bir iş yapmalıyım, dedim kendime. Şöyle adamakıllı bir iş… Adımı
Düşüncelerimin seyisi olmuşum; efendim bir gelir bir gider. Arzularımın kölesi olmuşum; zincirim bir gerilir bir gevşer.
“Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı
Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım…
Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.”
Didem Madak’ın bir şiirinden. Buradaki yalnızlığı sizin dediğiniz gibi anlarsak eğer şiir mana olarak daha güzel bir yapıya girecek. O doksan dokuz yalnızlığı da kainattaki hiçbir şeye değişmemek dileğiyle. Bu yazınızın altına da güzel gitti. Bakış açımız değişti şiire de. 😉