Doktor Olmak & Hasta Olmak – Sağlıkta Şiddet!

/
3

Gündem konulardan birisi olan sağlık çalışanlarına şiddet herkesin dikkatini çekmekte. Bu konuda üst üste gördüğüm haberlerden dolayı bu konu hakkında yazı yazma ihtiyacı hissettim. Hastadan korunmak için kendisini odaya kapatan doktorlar, hastaneyi 20-30 kişi basan gruplar, hasta yakını tarafından odası kuşatma altına alınanlar ve daha birçok örnek; tıp kavramının ve tıpçının ülkemizde ne duruma geldiğini anlamamızda aşikâr örnekler olmaktadır. Doktora kafa atılması, bıçak çekilmesi gibi olaylar günlük süreçte her an yaşanabilecek olaylar olarak normalleştirilmiştir ve hekimin göz önünde bulundurması gereken durumlar haline gelmiştir. Sonuç olarak, hekimler 6 yıl ve hatta daha fazla aldığı eğitimi pek de mantıklı olmayan sebeplerden, tam anlamıyla uygulayamamaktadır.

Fiziksel şiddetin yanında, hekimlere son dönemlerde popülaritesi artan bir şekilde sıkça açılan “malpractice” davaları da bulunmaktadır. Doğal olarak mesleğin işleyişinin karşısında engellerin artıyor olmasına rağmen, mesleğin işleyişine katkıların henüz yeterli olmaması hâlihazırda zor olan bir mesleği daha zorlaştırmaktadır.

“Saçmalama, abartıyorsun” diyorsunuz belki ama aslında çok da saçma olmadığı apaçık ortada. Şöyle: Doktora muayene olmak için randevusuz geliyor ve doktor kabul etmeyince burnunun ortasına bir kafa atıyor.

Kafamızı kullanıyoruz…

“Hekimsiz kalacaksınız.” ile Twitter’da paylaşılan resimler, retweetler durumu özetlemekte; hekimler hastalara küsmekte, hastalar ise hekimlerin açığını aramaktadır. Hastasına küsmüş olan doktor kulağa mantıklı gelmekte midir veya şifa bulmaya gitmiş hastanın doktorunun hata yapması için pusuda beklemesi kulağa mantıklı gelmekte midir? Bu şartlar altında hastane, zaten hastane olmaktan çıkıp sağlık hizmeti verilen münazara salonuna dönmektedir.

Hastalar doktorlara şiddet uygulamaktadır ve bu gerçek göz yumulamayacak kadar aşikâr hale gelmiştir ki gündemlerden düşmemektedir. Oysaki hekime sözlü tehdit ve fiziksel darp tespiti ile 1 seneyi aşkın hapis cezaları verilebilmektedir. Örneğin İzmir’de acil serviste görevli olan doktoru sözlü tehdit eden hasta yakınına 14 ay, darp eden sanıklara ise 9 ay ertelemesiz hapis cezası verilmiştir ve daha birçok örnek mevcuttur.

Yanlış anlaşılma olmasın, şiddete yol açan öfke insani bir duygudur. Şiddet her ne kadar yanlış olsa da, hastanın halinden anlamak burada esastır. Çünkü Türkiye’de hasta olmak da zor bir iştir.

Doktor olarak hastaların halinden anlamamız gerekir. Çünkü sistem gerçekten kolay işlemez. Örneğin hastalandınız, öncelikle randevu almanız gerekir veya acile gidersiniz; randevunuz 2 hafta sonrasına verilir, acilde ise sizi birkaç ilaç ile gönderirler ve yine randevu almanızı isterler. Zaten acile geldiğinizde en az 100-150 hastalık bir sıra beklersiniz. Sıra size geldiğinde ise doktorun canı zaten çıkmış olur. Mesela 10.00’da olması gereken randevu için işten izin alıp gelmiş olabilirsiniz ama diğer randevular uzun sürdüğü için işiniz uzar… Bu ve bunun gibi durumlarda mutlaka kalmışsınızdır ve doktorun kapısından girdiğinizde ise sizinle ilgilenmemesi, suratınıza bile bakmaması insanın tepesinin tasını attırır. Bu durumda şiddete yönelmek kesinlikle yanlıştır ve cezalandırılır.

Hasta olarak da doktorların halinden anlamamız gerekir. Gece acilde nöbettesiniz diyelim ve o akşam 100 hasta geldi, hepsi ile ilgilendiniz 101. hastaya da 1. gelen hasta kadar ilgi göstermeniz gerekmektedir. Bunu yapabilmek, bu dirayeti sergilemek gerçekten kolay değildir. Bu durumda gösterdiğiniz ciddi bir gülümseme veya bir “hoş geldiniz” sözü hasta için büyük önem taşımaktadır. Bunu yapamayan doktorları da anlayışla karşılamak gerekir. Çünkü beklenilen performansın üstüne çıkmıştır ve haliyle yorulmuştur, bezmiştir.

Sonuç olarak hem hasta olmak hem de doktor olmak bu ülkede yürek ister, hoşgörü ister, sabır ister. Gece 100-200 hasta bakmak kolay iş değildir, gece gece bacağınızı kırıp hastanede sıra beklemek de. Randevu almadan gelen hastaya arada bakmak kolay değildir, 2 ay sonraki randevuyu beklemek de. Anlayacağınız iki tarafın işi de gerçekten zordur ve burada taraflardan birinin şiddet uygulaması haliyle saçma olmaktadır. Hastaların üstüne düşen görev sabırlı olmak ve doktorların üstüne düşen görev ise gereken ilgiyi göstermektir ki böylece kanayan bir yaraya bası yapılabilir, sistemin eksiklikleri bir gün için daha idare edilebilir. Şiddet, bu durumların ikisinde de yapılacak en garip tepki yöntemi halini almaktadır ve haliyle bu tepkiden uzak durmak en mantıklısıdır. Yapılması gereken, dost misali zorlukları birlikte atlatmak, işleyiş içerisinde normale ulaşmak ve bu süreçte sabırlı olmaktır.

Bu yazımızı da tavsiye ederiz:  Yalnızlığın Sesi "Sessizlik"

Ayrıca buraya tıklayarak sağlıkta şiddet konulu canlı yayın kaydımıza erişebilirsiniz.

3 Comments

  1. Şiddet, her ne sebeple olursa olsun kesinlikle meşru gösterilmemeli. Bu konuyu normalleştirmeye çalışan medyaya ve diğer iletişim enstrümanlarına da gerekli yaptırımlar uygulanmalı.

Yorum bırakın

Your email address will not be published.

Deneme Kategorisinde Son Yazılar

Uzun bir aradan sonra

Parlak Jurnal serüveni birkaç dost bir araya gelerek kurduğumuz bir internet sitesiyle başlamıştı. Üniversite öğrenicisi olmanın

Bir Palamut Meselesi

Bak! Şişman bir tekiri andıran yaramaz beyaz bulut, küçük bir sincap bulutunun peşinden gidiyor. Hava, ne