Antibiyotikler, bakteriyel hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlardır. Kelime anlamı olarak hayat karşıtı manasına gelir. Bakterilerin üremelerini engelleme yahut onları direkt öldürme yoluyla etki gösterirler. Toplumumuz çok sık kullanmasına rağmen bu konuda bir o kadar çok yanlış bilgiye sahiptir. Dünya Sağlık Örgütü’nün Doğu Avrupa ülkelerinde yaptığı çalışmalarda birçok antibiyotik türünde en sık tüketim Türkiye’dedir. Bunların genel toplamına bakıldığında yine Türkiye antibiyotik kullanımında ilk sırada. Tahmin edebileceğiniz üzere bu kullanımın çoğunu yanlış ve gereksiz tüketim oluşturuyor. Ülkemizde kullanılanların başını ise penisilinler çekiyor. Ülkemizde yazılan reçetelerin içinde antibiyotik olanlar 2015 yılında yaklaşık %31 oranında. 2011 yılından bu yana bu oranda bir düşüş söz konusu. Bu reçetelerin oranı en çok Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde. Bu oranlar Sağlık Bakanlığının akıllı ilaç kullanımı ve ilacım ne eksik ne fazla gibi bilgilendirme projeleriyle azda olsa azaltılmış durumda.
O halde gelin hep beraber antibiyotikle ilgili bildiklerimizi tekrar bir gözden geçirelim.
Bakteriyel enfeksiyonlarda etkilidirler. Viral enfeksiyonlarda herhangi bir etkiye sahip değildirler. Örneğin grip ve soğuk algınlığı birer virüs kaynaklı hastalıklar olduğundan bu rahatsızlıklarda etkili değildirler.
Ağrı kesici, ateş düşürücü değillerdir.
Antibiyotikler tek çeşit değildir. Birçok çeşidi vardır. Bazıları sadece bazı bakteri türleri üzerinde etkilidir ki bunlar dar spektrumludurlar, bazıları da birçok bakteri türüne karşı etkilidir ki bunlar da geniş spektrumludurlar. Yani her antibiyotik her hastalık için uygun değildir.
Bu ilaçların dozu ve kullanım aralıkları da önemlidir. Aksi takdirde antibiyotiğe karşı direnç gelişebilir.
Antibiyotiğe Direnç
Bakterilerin etrafa uyumları yüksektir. Antibiyotiklerin yanlış ve gereksiz kullanımında bakteriler bu ilaçlara karşı direnç geliştirebilir ve artık bunlardan etkilenmez hale gelirler.Bu olay antibiyotik direncidir. İşin diğer bir kötü tarafı bakterilerin dayanışması. Dirençli bakteriler, bu direnci sağlayan genetik yapılarını dirençsiz bakterilere aktararak onları da dirençli hale getirebilir. Yani antibiyotik direnci git gide artabilir. Bunun birçok kötü sonucu var lakin en kötü sonucu bir gün antibiyotik direncinden dolayı bakterilere karşı elimizdeki bu silahı kaybedersek çok basit bir bakteriyel enfeksiyon bile ölüme yol açabilir. Bana göre işin daha kötü yanı bu dirençten kuvvetle muhtemel bizim değil, bundan bihaber masum çocukların etkilenecek olması.
Bu durumda bizim yapmamız gereken belli. İlacımız hekimin önerdiği dozda ve kullanım aralığında kullanılmalıdır, her bakteriyel enfeksiyonda her önümüze gelen antibiyotik kullanılmamalıdır, grip ve soğuk algınlığı gibi viral enfeksiyonlarda kullanılmamalıdır.
Aksi takdirde bu basit görülen olay insanlığın başını çok ağrıtacağa benziyor. Bu konuda hekimiyle, eczacısıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, halkıyla herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.