peyami safa

Peyami Safa & Sedat

Biri psikolojik romanlarıyla tanınan Server Bedii lakabıyla meşhur Peyami Safa,

Diğeri kan kanseri (Lösemi) hastalığına yakalanmış ama edebiyat hayallerinden asla vazgeçmeyen cesur yürekli Sedat.

Yolları koyu bir sohbette bir fincan kahveyle 40 yıllık hatıraya dönüşüyor.

2020 Karaman

Sedat: Aktekke caminin uzun ağaçları üzerimizi gölgelerken kahveleri akıl etmemiz çok iyi oldu değil mi?

Peyami Safa: Ah! kesinlikle güzel kardeşim. Dostluğumuzun ilacı kahvelerimizi içerken düşünüyordum da bu tarihi ağaçların gölgesinde bunca yolu kat edip Türk Dili’nin başkentinde buluşmamızda da bir hayır vardır.

Sedat: Öncelikle sizin gibi büyük bir yazarı ağırlamak bizleri gurur veriyor. Yazdığınız eserleri hayranlıkla okuyorum. O psikolojik etkiyi oldukça üst sınırda tutmaya başarmışsınız. Bu da sizin tanınmanızı sağlamış. Tüm eserlerinizi okumuş biri olarak beni çok etkileyen hatta belkide sizi ilk tanıdığım roman olan ”Dokuzuncu Hariciye Koğuşu” adlı eserinizin sizin içinde çok farklı bir yeri olduğunu düşünüyorum, yanılıyor muyum yoksa?

Peyami Safa: Sedat, açıkçası yanılmıyorsun. Birçok roman yazmama rağmen kendi hayatımı en çok yansıttığım kitabım: ”Dokuzuncu Hariciye Koğuşu” oldu.

Sedat: Biliyorum efendim, sadece bunu sizden duymak istedim. Benim gibi çocukken siz de hastaymışsınız, gerçi hastalıklarımız farklı ama ikimizinde ortak yönü çocukluğumuz.

Peyami Safa: Düşünüyorum da o yıllarda çok zayıf ve güçsüzdüm. Kemik hastalığımdan dolayı eğitim almaya fırsatım olmadı. Yoksulluğumuzu da ayrı bir kefene koymak lazım. Ama ben hayatımı yazılarımla kazandım, inandım ve başardım. Senin hastalığın nedir bilmiyorum ama sende kahkahalarla başaracaksın bundan eminim kendine güven sadece.

Sedat: Efendim, ben kan kanseriyim bir diğer tabiri ile lösemi. Benim hastalığım çok zor, gerçi kolay hiçbir şey yok. Ben çok fazla hatırlamıyorum her şeyi ama annem ve babam çok üzülmüş ve perişan olmuşlar önceleri kıvırcık uzun saçlarım varmış. Şimdikiler gibi değil daha uzunmuş. İlk hastalandığım zamanı hayal meyal hatırlıyorum, yüksek ateşten ve kemiklerimin ağrıması sebebiyle hastahaneye götürüyorlar beni. İlk başta bir teşhis konulmuyor ama yapılan testler sonucu kan kanseri olduğumu öğreniyoruz. Tam 3 yıl sancılarla dolu bir dönem geçiriyorum, benimle birlikte annemle babam da tükeniyor. Neyse ki hayatımın 3 yılını alıp götüren bu hastalık sonucu tedavinin olumlu etkisiyle hastahaneden çıkarıyorlar, benim hikayem böyle. Şuan 16 yaşımda olmama rağmen eğer dikkat etmezsem hastalığımın tekrar etme olasılığı yüksekmiş doktorlar böyle söylüyor.

Peyami Safa: Hastalığın süresince neler çektiğini anlayabiliyorum, güzel kardeşim. Ama sen de inananlardansın, inananlar hep başarır. Kendine dikkat edeceğin konusunda hiç kuşkum yok. Maske takmanın sebebini soracaktım ben de ama belki bilmediğim bir şeyler vardır diye seni üzmek istememiştim.

Sedat: Efendim, çok teşekkür ederim. Lösemi hastalığı bulaşıcı değildir, maskeyi başkalarına bulaşmasın diye takmıyorum. İnsanların dışarılardan getirdiği mikroplardan kendimi korumak için takıyorum. Bunu bilmeyen çoğu kişi bana virüslüymüşüm gibi bakıyor, bu beni çok üzüyor.

Peyami Safa: Peki bunun için çağınızda yapılan duyurular yok mu? İnsanlar hep mi sessiz kalırlar anlayamıyorum.

Sedat: Bir çok kurum var, tabi ki efendim ama insan başına gelmeyince anlayamıyor maalesef.

Peyami Safa: Umarım her şey geç olmadan güneş doğar. Benim hayatımın en güzel morali kalemimdi, her zaman. Seninkinin de şiir olduğunu duydum. Üstelik yazıyormuşsun bana yazdıklarından bir tane okuyabilir misin?

Sedat: Tabiki okuyabilirim, Efendim. Sizin kadar güzel asla yazamayacağım, siz döneminizin ışığısınız.

Peyami Safa: Böyle düşünmemelisin güzel dost, biz az önce inananlar hep başarır demedik mi? İnan ve yazmaya devam et. Oku bakalım ne kadar dağlayacaksın yüreğimizi kim bilir?

Sedat:

Güneşin ardına saklanan gecede

sokakları ıslatıyor yağmur damlaları

Patlayan sokak lambası yanıp sönüyor

kayan yıldızda umut ışıkları

şair geceyi şiirle kapatıyor

kalbinde sevgi dilinde sevgi

sabahın ilk ışıkları

umut gökyüzüne doğuyor çocuklar şen, insanlar şen.

Peyami Safa: Seni en içten yüreklilikle kutluyorum. Bir şiirle dünya kadar şey anlattın. Şiiri anlayabilenler var olsun.

Sedat: Sizin gibi değerler iyi ki varlar. Bizlere yazmak konusunda cesaret veriyorsunuz, zamanınızdan buralara sırf benim için gelmeniz oldukça güzel bir hatıra olarak bende kalacak. Sizin çocukluğunuzda yaşadığınız kemik veremi hastalığının hayatınızı ne kadar etkilese de pes etmeyip savaşmanız doğrusu her zaman sizi rol model almamı sağlayacak, esenlikle kalın.

Bu yazımızı da tavsiye ederiz:  Kırık

Peyami Safa: Büyük bir hastalık geçirmeyenler, her şeyi anladıklarını iddia edemezler sevgili dostum ve sen anlıyorsun hakla kal.

Yazar: Seyfettin Karaulu

Bu yazı, Evde Kal Türkiye Parlak Jurnal Yazı Yarışmasında 13. olmuştur.

peyami safa

Yorum bırakın

Your email address will not be published.

Edebiyat Kategorisinde Son Yazılar

Aynaya Bakınca -1

Saat hayli geç olmuştu ama aksi gibi canı çay çekiyordu. Çayı içtikten sonra gece uyuyamamak vardı

Minik Bir Eğitim Meselesi

Benim minik öğretmenim, bilsen gözlerinden neler öğrendim. Sen uyuyorsun şimdi, ama ben hala eğitimdeyim. Bir öğretmen

Gün Doğarken

Bir gece yarısı uyanmıştım, gözlerimi açmadan önce uzun bir soluk düşündüm, birazdan saatim çalacak ve saatimin