roman fabrikası - novel factory

Roman Fabrikası

          Sermayemin tamamını harcadım. Yüksek bacalar kurdum. “Tavukların yumurtlaması için belli bir sıcaklık gerekir” dedim. Üç müstakbel yetim çocukla başladım işe. On yaşlarındalardı. Ağızları bozuktu, yıkanmayı sevmezlerdi. Hep aç bırakırdım onları, süpürgenin sapıyla ve kemerle döverdim. Yüzlerine gülmez, hep küfrederdim. Karınları açken önlerinde zengin bir sofra kurardım. 

          Fabrikanın içinden dışarı çıkamıyorlardı. Yaz ayları gelmişti. Beli açık, mini etekli, çapkın bakışlı kızlar nanik yaparak fabrikanın önünden geçiyorlardı. Birinci yetim sinirlendi, ikincisi göz kırptı, üçüncüsü dil çıkardı. Yavaş yavaş olmaya başlıyorlardı romancılarım. Bu üçü büyük edebiyat ödüllerine aday olacaklardı. Kitapları çok satacaktı. 

          On beş yaşındalardı artık. Yazdıklarına bakıyordum. Yeterince dramatik, çelişkili, dengesiz ve hastalıklı değildi. Fabrikanın kor ateşle yanan yüksek bacalı ocaklarına iki damla kan damlattım. Gençlerin gözleri önünde anne ve babalarına işkence etmeye başladım. Bu yaptığım yasal değildi. Ama kim takar ki? Çocuklar şöhretli ve zengin bir “çok satan yazar” olduklarını gördüklerinde anne ve babalarına işkence edip onları bir gece yarısı öldürdüğüm için belki bana teşekkür edeceklerdi. 

          Yeterince acı çekmemişlerdi. Yazı kalitesi hala tartışılıyordu. Ebeveynlerinin işkence görmesi ve öldürülmeleri de bu seviyeyi yükseltmemişti. O beli açık kızlar fabrika önünden geçmeye devam ettiler. Yazarlarım artık on sekiz olmak istiyorlardı. Ama üç sene daha vardı. Tabii onlar öyle sanıyorlardı. On sekiz olduklarında salıverileceklerini zannediyorlardı. Ama benim yazı kölelerimdi onlar. Ölünceye kadar benim için roman yazacaklardı. İçgüdüleri ve hormonları kavga etmelerine neden oluyordu. Kızlara bakıp bakıp iç geçiriyorlardı, salyaları akan, dili bir karış sarkmış azgın köpekler gibi soluyorlardı. 

          Yeterince acı çekmemişlerdi. “Yazmaktan zevk almaya başladılar mı acaba?” Böyle düşündüm. Sordum. Cevabın net olmasını istedim. Bu onlar için hazırladığım son sınavdı. Roman fabrikamın zincirli kapılarını açtım. “Roman yazmaktan zevk alan kalabilir” dedim. “On sekiz senedir buradasınız. Gitmek isteyen gidebilir.” Kapı kilitliyken gitmek isteyen bu üç hayta şimdi kalmak istiyorlardı. Bu testi de geçmişlerdi. Kalite kontrol tamamdı. İlk üç yazarım yetişmişti.

Yorum bırakın

Your email address will not be published.

Edebiyat Kategorisinde Son Yazılar

Çubuk Köprüsü

Öykü/  Sarı Ahmet’im geldin mi nazara Onsekizinde koydular mezara Çıbık Köprüsü gözlerin kör ola Nasıl kıydın

Şişedeki Yasa

Öykü/  Esasında başlangıcın ne ilham verici bir kadın güzelliğinden, her anı birbirinden farklı bir doğa olayından

Yolu Görmek

Çok da huzurlu sayılmayan uykusundan uyanmıştı. Bir müddet tavanı seyrettikten sonra saate baktı. Yavaşça yattığı yerden

Zaman Şiiri

Nasıl ilerliyor, Nereden geliyor, Nereye gidiyorsun? Eyy zaman! Gözlerim kapalı, Kulaklarımda iken melodim, Tahayyüldedir zihnim, On