Varoluşumuzdan bu yana hep etrafımızı anlamaya ve anlamlandırmaya uğraşırız. Ölümü, yaşamayı, bitkileri, hayvanları gökyüzünü, yeryüzünü, geceyi, gündüzü ve daha birçok şeyi. Her konuda yaşamı ve çevremizi anlamlandırmak onların bize olan etkilerine karşı doğru ve yerinde tepki verme imkanı sağlar. Örneğin sıcak bir mevsimin ardından soğuk bir mevsimin geleceğini bildiğimiz için sıcak mevsimde gerekli tedbirleri alırız. Soğuk mevsimde ulaşamayacağımız besinleri depolarız, gerekli kalın giysiler alırız. Gece hava kararır ve görme duyumuz karanlık için tam ideal olmadığından etrafımızdaki tehlikeleri fark etmekte zorlanırız. Bu nedenle hava aydınlanana kadar daha güvenli bir yere sığınırız. Sıcak bir cisme dokunduğumuzda vücudumuz kendince tedbirini alır ve anında refleks olarak elimizi o sıcak şeyden uzaklaştırırız. Çünkü beynimiz bilir ki o sıcak cisme uzun süre temas edince cilt yanar.
Böylelikle insanoğlu çevresini inceleyip gözlemleyerek bilimleri ortaya koymuştur.
Sosyolojinin Bilim Olarak Doğuşu
18-19. yüzyıla kadar toplum sadece felsefi düşünce olarak incelenmiştir.
Fransız düşünür August Comte ise artık yaşadığı dönemde, ki bu dönem Fransız İhtilali’nden sonraki buhranlı döneme denk gelir, toplumun pozitif yaklaşımla ele alınması gerektiğini ifade eder. Pozitif yaklaşım akıl ve mantığa uygunluk yani bilimselliktir. Comte insanlığın yaşadığı dönemleri Üç Hal Kanununda Teolojik, Metafizik ve en son olaraksa Pozitif Dönem olarak tanımlar. Şu an olan ve olması gereken Pozitif Dönemdir.
Comte o dönemde Pozitif Felsefe Derslerinde toplumu bilimsel olarak inceleyen bilimi Sosyoloji olarak ortaya koymuştur. Sosyolojinin isim babasıdır.
August Comte’u buna iten durum yani Sosyoloji biliminin ortaya çıkışında birçok etken vardır. Fransız İhtilali ve Sanayi Devrimi bunların en önemlileridir. Ancak geriye dönülüp bakıldığında toplumdaki değişimin tetiği 15-16. yüzyıldaki Rönesans ve Reform Hareketleri ile çekilmiştir. Fransız İhtilali ve Sanayi Devrimi toplumdaki karmaşanın ve farklılaşmanın daha da iddialı bir ifadeyle toplum olmanın en üst düzey olduğu noktalardır. Bu büyük değişimi yönetebilmek, onu anlayabilmek, gerektiği yerde doğru tepki ve dokunuşlar yapabilmek için sosyoloji bilimi ortaya çıkmıştır.
19. yüzyılda ilk tohumlarının atılmasıyla Sosyoloji henüz çok yeni bir bilimdir ve bilimlerin kraliçesi olarak anılır. Teknolojik gelişmelerle küreselleşen, bir köy haline gelen dünyamızda ve bunun doğal bir sonucu olarak toplumların etkileşiminin had safhada olduğu çağımızda sosyolojinin önemi daha çok artmaktadır.
Sosyoloji gerçekten çok önemli bir alan. Fakat ben hala ayaklarının yere tam basabildiğini düşünmüyorum. Batı toplumunun aksine özellikle doğu toplumlarında, sosyolojik olarak yeterince çalışma yapıldığını da düşünmüyorum. Okuyabildiğim kadarıyla genelde hep batı kökenli bir sosyoloji var. İnsan temelde birdir fakat sosyolojinin de büyük oranda değindiği gibi kültür ve medeniyetler insanı temellendirir. Güzel yazı için teşekkür ederiz hocam.
Bilimsel sahaya yeni oturtulmuş bir dal ve malzemesi toplum-insan. Konusu karmaşık , deneylemesi zor ama zamanla temellerinin sağlamlaşacağını umuyorum.
Doğu toplumlarına gelince, Comte eğer bugün yaşasaydı Doğu toplumlarında hâlâ Teolojik ve Metafizik dönemin yaşandığını söyleyeceğine eminim. Umarım en kısa zamanda pozitif dönemi yakalarız ve yakalarlar. Osmanlı’ya ayrı bir parantez açmak istiyorum. Çünkü Osmanlı Fransız İhtilali’nden Avrupa toplumlarına göre daha az etkilenmiştir. Bu, toplumu inceleme fikrinin daha geç ortaya çıkmasında önemli ve kabul edilebilir bir sebep olabilir. Bu güzel yorum için ben teşekkür ederim
Sosyolojiyi bize bu kısa yazınızda aktardığınız için teşekkür ederiz. Elinize sağlık.
Yazıyı yazılırken okumak benim için başka da bir zevkti. Teşekkürler
Verdiğin fikirler de benim için ufuk açıcıydı
Gerçekten güzel bir yazı olmuş elinize sağlık.
Bir konuya bilim kapısından yaklaşınca, üzerine konuştuğumuz her taşın altından yeni bir taş çıkıyor. Sosyoloji hakkında kısa ve öz bir yazı olmuş, ellerine sağlık. Altı daha çok doldurulabilir diye düşünüyorum. Devamını bekliyoruz.
Konu ne olursa olsun altı sayfalarca doldurulur kesinlikle katılıyorum ama biz maalesef F tipi okuyucuyuz, yani iki satır okuyup atlıyoruz. Genel olarak amacım en azından o 2 satırda vermek istediğimi anlatabilmek