Yine Mükemmeliz

1

Her zaman olduğu gibi konuşuldu. Konuşuluyor ve konuşulacak. Bilmeden… Gerçeğin ne olduğunu görmeden, görse de gözlerini görmemek için kapatarak konuşulacak.

                Hata aramaktan asla yorulmayız mesela. Birinin arkasından konuştukça daha çok hatasını buluruz. Ama bulduğumuz gerçek ya da değil hataların düzeltilmesi için o insana asla yardım etmeyiz. Ne içimizdeki hırs izin verebilir buna ne de konuşma arzusu.

                Peki ya biz? Hani nerede hatalarımız, kusurlarımız? Ah, pardon biz insanın artık bir üst kademesi olduğumuzdan çoktan nirvanaya ulaşmış konumda, yıldızların arasından insanlığı seyrediyoruz. Biz asla hata yapamayız.

                İnsanın insan olduğundan ötürü hata yapabileceğini unutalı sanırım biraz zaman geçti. İnsanın benliğinde her zaman bir ego olduğunu bildik, doğası gereği bencil bir yaratık olduğunun her zaman farkındaydık ama biz asla öyle değildik. Ne bencildik, ne egoist. Ya da biz de uzun bir süredir hayal dünyalarının birinde yaşıyorduk. Aynaya bakmayı, çuvaldızı önce kendimize batırmayı çoktan unuttuk.

                Bir şeyleri bilmemek… litaratürümüzden bilmemek kelimesini çıkaralı bir hayli oldu. Biz biliriz hatta çoğu zaman en iyisini… çoğu zaman mı dedim? Her zaman. En doğru, en güvenilir, en mükemmel her zaman bizdik. Biz biliriz, biz söyleriz ve asla hata yapmayız. Çevremiz mi? Çevrem işte herkesten bir biz olmasını bekleyemezsiniz.

                Dedim ya konuşmayı seviyoruz diye. Konuşuyoruz gerçekten hiçbir şey düşünmeden, acaba kırılır mı karşımızdaki diye bir kere bile kendimize sormadan hem yüzüne doğru hem de sırtına doğru. Kalp kırmanın bardak kırmakla eş değer olduğu bir dönemdeyiz çünkü. O kırıldı mı? Kırılsın. Yenisi her zaman vardır. Gerilerde bir yerde ufak bir mazoşist bizim onu kırmamız için muhakkak bizi bekliyordur. Hele de biraz alıngansa. Aman canım bizi ne ilgilendirir? Ya gerçeği söylüyorumdur ben ya da şaka yapmışımdır. Bunlarda alınacak ne var ki? Öyle değil mi?

                Değil işte. Biz insanız. Ne hiçbirimiz yıldızların arasındayız ne de kaf dağının yükseklerinden aşağıyı seyrediyoruz. Kırılmaya son derece müsait bir kalbi hepimiz bir bedende taşıyoruz. Başkasınınkini kırarken birinin de bizi kırabileceğini asla düşünmüyoruz. Ama bizi de anlıyorum, böyle daha kolay. İnsanları anlamadan yaşamak, onlarla üzülmek yerine arkalarından konuşmak… tüm bunların yanında aslında kendimizde olduğunu bildiğimiz tüm o kötü huyların başkalarında da olduğunu görmek bize ayrı bir mutluluk sağlıyor. Yalnız olmamak… tam olarak bu… birileri de bizim gibi başkalarının üzüntüsü bizim için mutluluk olabiliyorken hele… ama biz… biz mükemmeliz işte, zihnimize yaptığımız en büyük kandırmacayla birlikte…

Sonbaharın başında doğmuş ve Laz kızı olmamın getirisidir belki; aslında hafif bulutlu, yeri geldiğinde fırtınalar koparan atmosferim. Yazılarıma oranla içim umut dolu, daha mutluyum. Mavi ve tonlarını ne kadar özgürse o kadar severim. Kendi hikayesini yazmaya çalışan o herkesten biri de benim.

1 Comment

Yorum bırakın

Your email address will not be published.

Eleştiri Kategorisinde Son Yazılar