Bir Kelam Bin Dert Nedir?

/

Geçenlerde canım sıkılmış ve internette komik videolar izlemeye, boş boş eğlenmeye, öylesine kahkahalar atmaya koyulmuşken kendimi odamın bir köşesinde sorgulayıcı cümleler içerisinde 'Acaba bu adam dosdoğru mu?' diye dalmış gitmişken buldum.

 Peki, kim o adam?

Öncelikle anlatacağım olay hakkında bir dipnot geçmem gerekir ki: Yaşanan olay dinimiz dahilinde değil; şahsa münhasırdır.

Zaten bunu gerekli yerlerde tekrar vurgularım da.

   BUYRUN KARGAŞAYA

 Güzel Türkiye'min inci kenti İzmir'de günlerden bir gün. Kesilir gözler sarığı başında, cübbeli kardeşime gözler.

Bilirim sarığını başına bağlamış, cübbesini giymiş dostun bilirim dinini ne çok sevdiğini.

Bilirim yolunu kaybetmiş zihinlerin gönlünü gül sularıyla yıkadığını ve feraha erdiğini. Böylesi Yunuslardan zarar gelmez bilirim!

  Ancak vay haline gönlünü zakkumun zehirleriyle gül niyetine yıkayanların!

Hele yıkatanların vay haline!

  Böylesi bir insan, halk otobüsüne biniyor ve gözünü dikkatliyle bir yere kitliyor. Ne var orada peki? Birbirini seven iki genç.

Herhalde ki yakın durmuşlar, bu adamın pek hoşuna gitmiyor ve daha da dayanamıyor da zaten dökülüyor hemencecik cümleler dillerden:

 'Siz burada sarılamazsınız, ben Osmanlı torunuyum!'

Buyur 😃

 Uyarı 1- Videonun bir de diğer yanından bahsetmek istiyorum. Adam bu cümleleri sarf ederken dahi sakinliğini korumuş ve onunla aynı fikirde olmayanlar ona şiddetle karşılık vermişlerdir. Bu yazının amacı bir fikri savunmak değil; doğrusu ne olmalıysa onu yapmaya teşvik etmektir.

  Böyle ciddi yazınca etkileyici oluyor 😃 Neyse devam edelim.

 Tabi, adam öyle deyince ben bir durdum ve sordum kendime: ' Yahu adama bakıyorum sakin sakin cevap veriyor. Birileri bağır çağır yapıyor. Adam sakince 'Ben Osmanlı torunuyum, sarılamazsınız.' diyor. Yanlış bir şey var ama ne?' dedim.

 Yanlış bir şey var, evet. Peki, doğrusunu nerede buldum dersiniz?

FATİH SULTAN MEHMET HAN HAZRETLERİ!

 Cahilin sefasına çare bulmak ne kadarsa hak

 Cefası olan Müslümanadır saygı muhakkak!

Der ki haşmetli padişah 'İnsanlara 'dinin ne, namazın var mı, oruç tutuyor musun?' gibi Allah'ın soracağı sorular sormayacaksınız! İnsanlara ' Aç mısın, ne ihtiyacın var, bir soracağın var mı?' gibi kulun kula soracağı sorular soracaksınız.''

 Ey benim dedesinin bir lahza sözünden bihaber ancak saygısında ise kusursuz olan kardeşim!

Sana acziyetin hiç iyi bir hava katmıyor olacak ki insanlara karşı olan saygını gölgelemiş.

 Benim 'Osmanlı torunuyum' deyip de dedesinin yaptıklarına kanaat eden ama bir sözüne itimat edemeyen kardeşim!

İnsanları ne yaptıklarına, nasıl davrandıklarına, hangi takımı tuttuklarına göre yargılamak bizim haddimize değil. Bunu deden demiş.

 'Sen Beşiktaşlısın yanacaksın! Fenerliler ise istisna.' demek ne kadar haddimize olmadığı gibi onların yaptıklarını kendi dinince yargılamak da haddimize değildir.

Hatta görmüyor olacaksın ki bu tavırlar sana da diğer kardeşlerine de hatta o çok sevdiğin, canını yoluna koyacağın dinine de zarar veriyor.

 Vermedi mi?

Uyarı 2- Bilirim güzel kalplerinizdeki sevgi ne kadardır, hesap edilemezdir. Ancak sorarım: 'Savaşın bittiği yerde yaralı düşmanına yardım etmeyi emreden din sana nasıl da Müslüman kardeşine kötü söz söylemeyi emretsin?'

 Üzülüyorum.

Şu güzel Ramazan ayında oruç tutmayanların, tutamayanların bir yudum su içmeye çekindiği yerde oruç tutanların gözlerindeki 'Oruç tutmuyorlar!' bakışına üzülüyorum.

 Vallahi çok üzülüyorum.

Az iş çok verimle çıkılan yolda tarihini, bilimini, sanatını, fazlasını bilmeyip de ilmini bilmeyip de bir alim edasıyla kendi dillerince akıl veren başlara yanıyorum.

 ‘Bir işi o işin hakkını veren yapsın.’ derler ya. Bugün otobüste dilinden o cümleleri sarf eden güzel insana o zihniyeti nakşettirenlere üzülüyorum!

Ben dinini kestirip atılmış gibi öğretenlere hakkımı helal etmiyorum!

Dedesinin yolunu saptıranlara etmiyorum!

Af diliyorum, af diliyorum…

Yorum bırakın

Your email address will not be published.

Eleştiri Kategorisinde Son Yazılar