Bir Feministin Çığlığı

Seninle eşit olduğumu hiçbir zaman iddia etmedim. Bunu söylemem hem kendime hem de hem cinslerime söyleyeceğim en büyük yalanlardan biri olur zaten. Tanım itibariyle “birbirinin aynısı” demek olan bir sembolü kendimle senin arana nasıl koyabilirim ki? Çünkü hem fiziki hem de ruhi yönden senin kadar güçlü, kuvvetliyim ne de senin sesin kadar tok ve gür çıkar sesim.

               Yanlış anlaşılmasın sözlerim. Ben bir feministim. Feministim dediğim için hemen saçma sapan düşünceler doluşmasın aklına. Ne o senin algıladığın gibi erkek düşmanıyım ne de kadınların üstün ırk olduğuna inananlardanım. Zaten bu inanışta olan biri feminizmin kendi mantığıyla ters düşer; kadınları savunayım, onları koruyayım derken karşı olduğu cinsiyet ayrımcılığını kendisi yapmış olur.

               Dedim ya hani eşit değiliz diye. Evet değiliz ama en temele indiğimizde; sana, bana, ona sadece tek bir şeyi idrak etmek için baktığımızda hepimiz insanız. Sen ne kadar insansan ben de o kadar insanım. Senin yaşama hakkın senin ayrıcalığın olmadığı gibi bana verilen yaşama hakkı da bir lütuf değil. Hele de senin elinden gelen hiç değil. Eşit değiliz. Eşit diyemeyiz birbirimize. Kaç haberde gördün ya da duydun kocasına şiddet uygulayan ya da ona tecavüz eden ve hatta onu öldüren bir kadın. Ben sana daha gücümü yettiremezken nasıl derim biz eşitiz diye? Değiliz işte.

               Feministim çünkü ben Özgecan, Sarai Sierra, Münevver, Hande Kader ya da bu listeye girebilecek birçok kadın olabilirdim. Olabilirim.  Onların çektiği acıları çekip hayata tutunmak için verdiğim mücadele önemsizleşip tecavüze uğramış olsam bile toplumun sadece kadına dayattığı o yegane “Namus” anlayışıyla namussuz olabilir ve akabinde namus cinayetine kurban gidebilir veyahut tecavüzcüm o çok sevgili namus bekçisi akrabalarıma işi bırakmadan beni oracıkta öldürebilir ve “Kızın namusunu kirlettim ama onu öldürerek de temizlemiş oldum.” Gibi bir ifadeden sonra en azından hakimin gözünde iyi hali ve düşünceli oluşu nedeniyle ceza indirimi alır hatta belki de serbest bırakılabilirdi. Bunları yaşayabilirdim ki hala yaşayabilirim.

               Ben feministim çünkü hayattaki 9. Ayımı, 3.5 ya da 6 ya da 13, 15 yaşımı geçeli bir hayli oldu. Yani ben, o sapkın düşünceli pedofilik insanların hayalini süslemeyi bırakalı; daha ne olduğunu normalde hatırlamayacağı o yaşlarda büyük bir travmayla tecavüze uğrayan o çocukların ve hatta bebeklerin yaşını geçeli bir hayli çok oldu. O küçücük bedenlerin taşıyamayacağı yüklerin omuzlarına yüklenmesinin ne demek olduğunu anlayamam, ben onların yaşadığı acıyı, işkenceyi ve ızdırabı artık yaşayamam.

               Kadına yönelik şiddet, cinsel istismar ve cinayet… yine mi bu konular. Evet, yine bu konular. Bu konu kapanana, eşitlik değil adalet sağlanana, kadına yapılan tüm o haksızlıklar, şiddet ve cinayetler durdurulana kadar bu konu tekrar tekrar ısıtılıp önünüze konmaya devam edecek. Çünkü ben bir feministim. Senin anlayacağın tabirle erkek düşmanı pisliğin tekiyim. Ama söyle bana tüm bunlar yaşanırken yalnızca bir saniyeni ayırıp kendini benim yerime koyduğunda, tüm bu yaşananlardan, tüm kadınlar olarak hissettiğimiz korku ve güvensizliklerden sonra sen kendi hemcinslerine nasıl güvenirsin?

Sonbaharın başında doğmuş ve Laz kızı olmamın getirisidir belki; aslında hafif bulutlu, yeri geldiğinde fırtınalar koparan atmosferim. Yazılarıma oranla içim umut dolu, daha mutluyum. Mavi ve tonlarını ne kadar özgürse o kadar severim. Kendi hikayesini yazmaya çalışan o herkesten biri de benim.

Yorum bırakın

Your email address will not be published.

Eleştiri Kategorisinde Son Yazılar