Yönetmenliğini Terry Gillia’ın yaptığı, başrollerinde Brad Pitt, Bruce Willes ve Madeleine Stowe’un yer aldığı 1995 yapımı bilim kurgu filmi. Film 1995 yılında bir grup bilim insanı tarafından geliştirilmiş bir virüsün insanlığın çok büyük bir kısmını yok etmesinin ardından geriye kalmış az miktardaki insanın zamanda yolculukla olayı ve virüsün yayılımını engelleme çabalarını anlatmakta. Film özellikle çekildiği dönem ve o dönemin teknolojisi düşünüldüğünde iyi kurgulanmış ayrıca filmin son sahnesini en başında ve film içerisinde yer yer görsek de bana göre filmin sonu biraz açıkta bırakılmış özellikle sondaki kadının “Ben sigortacıyım” ifadesi insanda büyük merak uyandırıyor.
Filmimiz, insanlığı yok etme çabasına girmiş bir grup psikopatın (Bu yönüyle Kingsman’a ilham kaynağı olmuş olabilir) bunu kısmen başarmasını ve yaşayan az sayıdaki insanı da yer altına itmesini konu almakta. Filmde bir ses kaydı söz konusu ve bilim insanları yer altında hapishane tarzında bir yerde kalan insanları yer üstüne incelemeye ve orda başarılı olanları da ses kaydının yapıldığı zamana göndermeye çalışmaktadırlar. İlk birkaç denemede başarılı olamasalar da sonunda başarılı olurlar ve kahramanımız James’i(Bruce Willis) 1996 yılına göndermeyi başarırlar.
Kahramanımız geçmişe ve yeryüzüne uyum sağlamakta oldukça zorlanıyor. Pek çok zamanda yolculuk temalı filmde gördüğümüz, yolculuğu gerçekleştiren insanın yaşadığı psikolojik travmaları kahramanımız da yaşıyor. Zamansal ve boyutsal değişikler kahramanın algısındaki gerçekliği değiştiriyor ve dönem dönem kendisini deli olduğuna ve yaşadıklarının bir hayal ürünü olduğuna inandırıyor.
Film boyunca filmin herhangi bir anında yaşanmış olay ilerleyen zamanlarda başka bir olayla bütünlük sağlıyor ayrıca film boyunca olaylar genelde tahmin ettiğimizin aksi yönünde gerçekleşiyor. Filmin sonuna geldiğimizde ise yaşanmış birçok olayın aslında neden yaşandığını kavrıyoruz ve kafamızda tam bir bütünlük oluşmuş oluyor.
Filmin sonunda yaşanılan olayların zamanda yolculuk yapan kişi ya da nesnelerle tam bir bütünlük sağlaması ve olayların tam bir döngüye girmesi (ki bence burada Predestination’a ilham kaynağı olmuş olabilir) insanda büyük bir merak uyandırmakta bu yönüyle filmin bende oluşturduğu en büyük soru işareti eğer zamanda yolculuk olmasaydı olaylar böyle gelişmeyecekti ve olaylar böyle gelişmeseydi zamanda yolculuğa ihtiyaç duyulmayacaktı düşüncesi oldu.
Film genel hatlarıyla ve çekildiği dönemin şartlarıyla düşünüldüğünde bence tam bir baş yapıt niteliği taşımakta özellikle zamanda yolculuk temalı film severler için mutlaka izlenilmesi gereken bir film olduğunu düşünmekteyim.
Siz de film hakkında düşüncelerinizi yorumlar kısmında bizimle paylaşabilirsiniz..
Fikir olarak zamanda yolculuk, işlenmesi zor ve iyi bir kurgu gerektiren bir konudur. Aslında bu dizide bunu gayet iyi işlemişler. Ayrıca, Timeless da bu fikri güzel işleyen alternatif bir dizi olarak gösterilebilir. Yazı için teşekkürler.
Değerli yorumlarınız ve öneriniz için teşekkür ederiz değerli okur.
“filmin son sahnesini en başında ve film içerisinde yer yer görsek de bana göre filmin sonu biraz açıkta bırakılmış”
Filmin konusu var elbet ama ana fikri yok gibi geldi bana. Filmin konusuna göre olayların akışını seyrediyoruz ama sonuç ne? Vermek istediği mesaj ne? Seyretmesi ilgi çekici ama boşlukta bırakıyor.