Dünya’yı bizimle paylaşan milyonlarca canlı türlerinden biri de hepimizin yakından tanıdığı karıncalardır. Küçüklüğümüzde oyun oynarken sıklıkla karşılaşmışızdır karıncalarla. Hatta bazılarımız oyununu bu hayvanlar üzerinden kurar. Peki bizim minik dostlarımız, bizim bile keşfetmek için o kadar zaman harcayıp çalışma yaptığımız bu büyük dünyada birbirlerinden nasıl haberdar oluyorlar? Dilerseniz bugün biraz bu konu üzerine kafa yoralım.
Aslında minik arkadaşlarımız iletişim konusundaki teknolojileriyle bizim çok ilerimizde. Karıncalar iletişim kurmak için önkollarını, ağızlarını ve antenlerini kendilerine özel bir şekilde bir araya getirirler. Tabi ki iletişimleri dokunma ile sınırlı değil bu arkadaşlarımızın. Karıncalar ayrıca sinyalizasyon yöntemi ile de birbirleriyle haberleşirler. Karıncalar bu iletişim sistemleri sayesinde kışın gerekli yiyecekler için diğer karıncalara gerek sinyallerle gerekse kimyasallar salgılayarak haber verirler. Karıncaların yaydığı kimyasal maddelere “feromon” adı verilir. Feromonlar karıncaların anüslerindeki, göğüslerindeki ve çenelerindeki salgı bezlerinden üretilir. Bu feromonlari karıncaların iletişimleri sırasında belli bir miktar havaya salgılaması gerekir. Bu sayede diğer karıncalar hangi bölgede yiyecek bulunduğunu öğrenmiş olur. Karıncalar yiyecek olmadığı durumlarda feromen salgılamayı keserek diğer karıncaların yiyecek olmayan bölgeye gitmemesine de yardım ederler.
Peki saldırı durumunda minik dostlarımız ne yapar ? Dilerseniz şimdi de bu soru üzerine yoğunlaşalım. Karıncalar etraflarında yabancı bir canlı olduğunda dört bacaklarının üzerinde durup karınlarının alt kısımlarını yükseltirler. Bu duruşları karıncaların heyecan sinyali olarak tanımlanır. Saldırı durumu algıladıklarında o canlıya karşı koyacak salgıları bu durumda hazırdır. Bu karıncalar kendilerini savunmak için doğru zamanı beklerler ve zamanı gelince o canlıya salgıları ile saldırırlar. Bunun yanında bazı karıncalar da burun deliklerine karşı formik asit adlı kimyasalı salgılarlar. Aynı zamanda karınlarının arka bölümlerinden diğer karıncaları olay olan bölgeye çağıracak feromen salgılarlar. Bu sayede binlerce karınca olay yerine gelir.
Bu minik dostlarımızın yuvalarını nasıl yaptıklarına da bir göz atmak gerekirse karıncalar inşaat malzemelerini ayakları ve çeneleriyle taşırlar. Bunun için bazen bir karınca yeterken bazense bir kaç karınca gerekebilir. Bu malzemeleri karıncalar, yüzlerce yuvadan oluşan büyük bir yuva yapmak için kullanırlar. Bu yuvalar arasında yollar yapmayı da ihmal etmezler.
Halen daha yeni türleri keşfedilen karıncalar hakkında daha fazla çalışma gerekiyor. Bakalım zaman bize karıncalar ile ilgili daha ne gibi bilgiler gösterecek.
Unutmayın bu dünyada yalnız değiliz. Bu dünyayı paylaştığımız arkadaşlarımızdan çok şey öğrendik ve daha öğrenecek çok şeyimiz var. Bu yüzden etrafımıza daha anlamlı bakmaya çalışmalıyız.
Konuk Yazar: Kılıçkalkan