“Mutluluk;
Elin erişebileceği papatyalardan bir demet yapma sanatıdır.” -Bob Goddard
Papatya demeti… Baharın geldiğinden haberinin olmadığı bir gün karşılaşmıştı onlarla. Havanın da kendisi kadar karışık olduğu bir gün… Kafasındaki düşünceler sanki daha önce hiç bu kadar gürültülü olmamıştı. Kalbi hiç bu kadar kararmamıştı sanki. Birkaç dakikalığına hava almaya çıkmıştı susturmak için düşüncelerini. Yağmur yeni yeni yağmaya başlamıştı. İşte her şey o kara bulutların altındaki papatyaları görmesiyle değişti. Bir mucize oldu. O çok özlem duyduğu geçmişine, belki çocukluğuna gitti bir an. Huzurun ne demek olduğunu hatırladı sanki uzun süre sonra. Değişti; günün geri kalanı değişti, yarını değişti, ertesi günü çok değişti. Özüne döndü sanki…
“Yüreğin bir volkansa eğer, avuçlarında papatyalar açmasını nasıl umabilirsin?” demiş Halil Cibran. Açmıyorsa bile açıyormuş gibi yaparız biz de. En azından bir süreliğine… Belki gün gelir, sadece bir papatyanın hayali yeter yüreğimizin volkanını dindirmeye. Volkanlar utanır bu güzelliğe engel olduğu için. Belli mi olur, gün gelir papatya hayaliyle yanıp tutuşan avcumuz, bir demet papatyayla dolar.
Papatyalara kim ne anlam yüklerse yüklesin, papatya hep saflığını, temizliğini korudu. Şiir misali, her okuyan farklı bir şey anladı, herkes farklı bir anlam gördü onda. Sadece bazen biz değişiyoruz, kafamız bulanıyor gönlümüz sessizleşiyor belki, daha gösterişli şeyler peşinde koşmaya başlıyoruz. Bu hiçbir beklentisi olmadan, yeryüzüne umut saçan küçük ayrıntıları göremiyoruz. Fazla olan her şeyden başımızın döndüğü anlarda ise yine çiçeklerin en mütevazisi koşuyor yardımımıza. Kendimize getiriyor bizi.
“Papatyalarla hoş geçin, dalı incitme gönül.
Bir küçük meyve için, dalı incitme gönül.
Başın olsa da yüksek, gözün enginde gerek.
Kibirle yürüyerek; Yolu incitme gönül.” -Yunus Emre
Papatyalarla hoş geçinmek… Belki bunu yapabilsek gerek kalmayacak başka söze. Asıl güzelliğin küçük olmak olduğunu unutmasak, aslında hiçbir dal incinmeyecek. Hiçbir yol da incinmeyecek, asıl güzelliğin kendi özünde olduğunu fark edip çıkarıp atsa şu kibrini insanoğlu. Özüne ulaşmanın, küçük olmanın en güzel ipucunu Yunus Emre söylemiş: volkanları utandıran papatyalarla hoş geçinmek… Bir avuç dolusu papatyayla hoş geçinmek…
Bir demet papatya toplamak… Sanat mıdır bilmiyorum ama mutluluğa ulaştıran mucize gibi bir şey.