Her şey aslında 1895’te başlamıştı. Hani hepimizin bildiği röntgen var ya işte o günümüzden yaklaşık 120 sene Wilhelm Conrad Röntgen tarafından keşfedilmişti. Bay Rontgen muhtemelen tıp tarihine yaptığı buluşuyla adını altın harflerle yazdıracağının ve bunun yanı sıra buluşunun çağın vebası olan kanser tedavisinde kullanılacağından bihaberdi. Bu mükemmel buluşu kanseri tedavisinde kullanmayı akıl eden genç bilim adamı, henüz 21 yaşındaki tıp öğrencisi Emil Grubbe idi. Genç Bay Grubbe daha o günkü muhteşem gözlemiyle iyi bir bilim adamı olacağını kanıtlamıştı. X ışınlarına maruz kalan fabrika işçilerinin derilerinde soyulma ve tırnaklarında dökülmeler olduğunu fark etmişti. Ve ardından X ışınlarının hücreleri öldürme özelliğini kanserli hücrelerde kullanmayı düşündü.
X ışınlarının ilk kez kullanıldığı kişi bir 55 yaşındaki meme kanserli Rose Lee’dir. İlk radyasyon onkologu ise tahmin edeceğiniz üzere Emil Grubbe’dır.
O günden bu yana ışınlama tedavisi(radyasyon tedavisi) yoğun bir şekilde kullanılmaya başladı. 20. asırdaki teknolojik gelişmeden payını da aldı. X ışınlarının yanında proton, elektron, nötron ve fotonlar kullanılmaya başladı. Bu tedavi yönteminde sağlıklı hücreler de zarar görüyordu. Görüntüleme yöntemlerinin gelişmesiyle daha da hedefe yönelik ışınlama yapılarak olası yan etkiler de en aza indirilmiş ve sağlıklı hücreler daha çok korunmuş oluyordu.
İçindekiler
Gamma Knife’ın ortaya çıkışı
1951’de İsveçli bir beyin ve sinir cerrahı olan Lars Leksell ise tedavi de hedefin daha sınırlı yani sadece kitlenin kendisi olacak şekilde gamma knife yöntemini tanımladı. Kafa içi tümörlerde kullanılmak üzere ve hiçbir sağlıklı dokuya hasar vermeyecek şekildeki düşüncesiyle Doktor Leksell gamma ışınlarını kullanarak hedefe yoğunlaşacaktı.
Günümüzde kullanılan X ışınları, α(alfa) ve β(beta) ışınları enerjileri yüksek fotonlar oldukları için hücrelerde hasar bırakma kabiliyetleri daha yüksektir. Gamma ışınlarının ise enerjileri daha düşüktür. Ve bu az enerjili ışınlar görüntüleme yöntemleriyle( BT, MR, Anjiyografi) desteklenerek hedefe farklı açılardan 3 boyutlu olarak yönlendirilip kanserli hücreleri öldürmek için gerekli olan enerjiyi sadece kanserli hacimde yoğunlaştırılır.
Şöyle düşünelim bir hedefe 100 farklı noktadan zayıf ateş ediyoruz. Bunlar tek başına anlamsız ama 100 tanesi bir hedefe vardığında inanılmaz bir güç ortaya çıkıyor ve hedef kül oluyor. İşte gamma knife’da da mantık bu şekilde.
Bu şekilde hiçbir cerrahi kesi yapmadan çok güzel bir tabirle radyocerrahiyle olayı çözmeye çalışıyoruz.
Gamma Knife Hangi Durumlarda Kullanılır?
Daha çok kafa içi tümörlerde kullanım alanına sahip. Beyne yayılan metastatik tümörlerde, beyin zarı tümörlerinde ve direkt beyinden kaynaklanan tümörlerde kullanılmasına rağmen esas olarak başarı sağladığı alan beyne sıçrayan yani metastatik tümörlerde. Başarı için önemli bir diğer durum da kitle boyutunun 3.5-4 cm’den daha küçük olmasıdır.
Gamma Knife ne açıdan yarar sağlar?
Gamma knife düşük enerjisi sayesinde geçtiği dokularda hasar bırakmaz. Beyne yönelik herhangi bir cerrahi girişim olmadığı için kanama, beyin dokusunda hasar ve enfeksiyon riski yoktur. Böyle bir durumun sonucu olarak da tedaviden hemen 1 gün gibi kısa bir süre sonra kişi normal hayatına dönebilir.