Bulgar adı, Türkçedeki bulamak fiiliyle aynı kökten geliyormuş. Bulgar=Bular. Bul(g)amak yani karıştırmak, düzen bozmak. Orhun yazıtlarında bul(g)amak fiilinden benzer örnekler var. (Prof. Dr. Talat Tekin, Tuna Bulgarları ve Dilleri, TTK, s. 62-63)
Orta Asyalı toplulukların isimleri genelde egzonim yani komşularının taktığı isimler oluyor: döver, yıkar, karıştırır vs… Hazarların adı da muhtemelen “kasıp kavurmak”ın kas’ından geliyor: yıkmak.
“Ne yani Bulgarlar Türkçe mi konuşuyordu?” sorusunun cevabı çok uzun. Şu söylenebilir: 9. yüzyıla kadar konuşulan Tuna Bulgarcası bir Türk dili değil ama günümüzdeki Türk dilleriyle aynı kökten gelen bir dil. Çuvaşça da öyle. Muhtemelen Hazarca da öyleydi. Çuvaşça hala yaşıyor.
Bulgarlar tarih sahnesine Hunların dağılmasıyla çıkmış. Bulgarların ortaya çıkışıyla özdeşleştirilen Kubrat Han için çağının kaynakları Hun da diyor, Onogur da diyor Bulgar da diyor. O zamanki toprakları şimdikinden çok farklı bir yerde ve henüz Volga-Tuna Bulgarı ayrımı yok.
Hazarların gelip Karadeniz’in kuzeyine yerleşmesiyle Bulgarların bir kısmı 8. yüzyıl civarı Balkanlar’a göç etmişler. Volga Bulgarlarından kopup Balkanlar’a yerleşenlerine Tuna Bulgarları deniyor. Resimler Sofya Ulusal Tarih Müzesinden. Bulgarların arasında girenler Hazarlar.
Volga (İdil) Bulgarları şimdiki Kazan Tatarlarının atası sayılıyor. Müslümanlığı Karahanlılardan önce benimseyen bir topluluk. Tuna Bulgarları ise yerli Slav halkıyla birlikte Hıristiyanlığı kabul etmiş hatta halkı Slav olan ilk Hıristiyan devlet denebilir.
Tuna Bulgarları öz kültürlerinden günümüze, adları dışında çok az eser bırakmışlardır. Kullandıkları 12 hayvanlı Türk takvim bunlardan biri. Ejderha anlamında kullandıkları Vereni kelimesinin Oğuz Türkçesinde Evren diye karşılığı var. Ahi Evren, Ademî Evren (=İnsan Azmanı)
Sayıların adları da kısmen benzeşiyor ama Çuvaşça gibi geçişleri iyi bilmeden o benzerliği anlamak çok zor. Bu kelimeleri Yunan ve Kiril harfli pek çok yazıda kullandıkları gibi Orhun harflerine çok benzer Rünik harflerle yazdıkları da olmuş.
Aynı Rünik yazının birkaç eşyanın birden üzerinde olması araştırmacıların dikkatini çekmiş. Orhun harflerinden daha eski olduğu tahmin edilen bu yazı, Talat Tekin’e göre “Asparuk içu ayak” diye okunmaktadır. Yani Asparuk’un içki kadehi.
Asparuk/İsperik, Slavlaşmadan önceki adlardan biri. Günümüz Anadolu Türkçesinde bile İsperi, şahin demek. İsperik=Şahincik Omurtak (Han) da Çuvaşça Imırt kelimesine kıyasen muhtemelen Kartalcık demek. Bagatur Han’ın adı bagatur da Türkçedeki Bahadır/Bağatur’un Tuna Bulgarcası.
Tangra tanrı alamına geliyor. Şamanist dönemlerinden kalma bir ad. Daha ilginci Boris. Hıristiyanlığı kabul eden ilk “Slav” kralı olduğu için Slav dünyasında sıkça kullanılan bu adın Tuna Bulgarcası olduğuna ve Türkçedeki Pars kelimesiyle kökteş olduğuna dair ciddi tespitler var
907 yılında rahip Tudor Doksov’un, bir yazının altına Boris’in Bulgarları Yeth (it yılı) Behti’de (beşinci ay) Hıristiyan yaptığına dair düştüğü not, Tuna Bulgarcasına ait son kayıt. Ondan sonraki Bulgar kayıtlarının hepsi yerel halkın ve kilisenin dili olan Güney Slavcadır.
Denir ki Bulgar kralı (tıpkı Hazarlar gibi) bir semavi din seçmeye karar verip her din ve mezhebin merkezine adam göndermiş. En çok Ayasofya’dan etkilendikleri için Ortodoks olmuşlar. Hikayenin aslı var mı bilinmez ama başkent Sofya’nın adının Ayasofya’dan geldiği bilgisi kesin.
Konuk Yazar: Burçin Aydoğdu