Çocukların COVID19 aşısı olup olmamasıyla ilgili ebeveynlerin hala kaygısı var. Aşağıda ebeveynlerin bu konuyla ilgili en önemli 8 sorusu yanıtlanmıştır. (Ekim 2021)
5-11 yaşındaki çocuklar için Kasım 2021’den itibaren acil kullanım amacıyla bir COVID-19 aşısına izin verilecek. Aşı, 3 hafta arayla alınan 2 dozluk bir seri şeklinde uygulanacak. Her doz, ergen/yetişkin aşı dozajının 1/3’ü olan 10 mikrogram olacak.
12-17 yaşındaki çocuklar için ise bir aşı halihazırda ruhsatlandırıldı ve 11,1 milyondan fazla ergen aşılandı. Bu aşı, 3 hafta arayla alınan 2 dozluk bir seri şeklinde ve her doz da30 mikrogram.
İçindekiler
COVID19 aşısı etkili mi?
Evet. Klinik çalışmalarda %90-100 etkinlik tespit edildi ve araştırmalar sırasında ciddi bir COVID-19 vakası ortaya çıkmadı. Aşılar Delta varyantına ve tahmin edilen diğer COVID türlerine karşı etkili durumda.
Çocuğunuz yan etkiler yaşayabilir ama bunlar geçici
Çoğunlukla hafif ila orta dereceli yan etkiler bildirildi: ateş, yorgunluk, baş ağrısı, titreme, ishal, kas ve eklem ağrısı. Çocuklar genelde 1. doza kıyasla 2. dozdan sonra daha çok yan etki bildiriyor. Nadir yan etkiler arasında ise lenf bezlerinin şişmesi ve cilt hassasiyeti var.
Kalp iltihabı gerçekten nadir
Miyokardit (kalp iltihabı), MRNA aşılarına bağlanmıştır ve çok nadirdir. Uygulanan 1 milyon doz başına 26 miyokardit vakası bekliyoruz. Genç erkeklerde daha sık ve 2. dozdan sonra daha yaygın görülüyor.
Semptomlar tipik olarak aşı olduktan sonraki 7 gün içinde ortaya çıkıyor. Şu ana kadar olan vakaların çoğu hastaneye kaldırıldı ama hiçbir çocuk ölmedi. Çocukların hepsi 34 gün içinde tamamen iyileşti.
Şu ana kadar yapılan çalışmaların ve toplana verilerin sonucuna göre aşıya bağlı miyokardit, COVID19‘un neden olduğu miyokardite kıyasla çok daha hafif.
Aşıya ihtiyaç var mı?
Tabi ki. Çocuklarda COVID-19 hastalığı, “belirti vermeyecek” düzeyden “şiddetli” bir hastalığa kadar değişebiliyor. 21 Ekim itibariyle 6,3 milyonun üzerinde çocukta COVID19 rapor edildi. 12 yaşından küçük çocukların da sadece %43’ü doğal bağışıklığa sahip.
23 şehirde 24073 çocuğun tedavi amacıyla hastaneye yattığı bildirildi. Hastaneye yatan çocuklardan %30’unun altta yatan bir hastalığı/tıbbi durumu yoktu. COVID19 için hastaneye yatış oranlarının gripten daha yüksek olduğu görüldü. Ekim 2021 itibariyle 5217 MIS-C (organlardan birden fazlasının tutulduğu covid sonrası hastalık) vakasının COVID-19 ile bağlantılı olduğu görüldü.
Yetişkinlere göre az görünse de şu ana kadar aşı olmayan 600’den fazla çocuk ölümü rapor edildi. COVID-19, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki çocuklar için ilk 10 ölüm nedeninden biri haline geldi. Uzun süren COVID-19 ise çocukların %7-8’inde bildirildi.
COVID19 aşısı bize çok çabuk ulaştı
Hızlı olmak, acele etmek anlamına gelmiyor. 9 ay içinde aşıyı bulmak için bir sürü insan, para ve onlarca yıllık çalışmadan/emekten yararlanıldı. Bakalım bunlar arasında neler var:
1. Daha önce yapılan araştırmalardan yararlanıldı (mRNA araştırmaları 1961’de başladı; ilk klinik deneme 2001’de yapıldı)
2. Dünyanın her yerinde bilim insanlarının aşıyı bulması için çok fazla para ve kaynak harcandı.
3. Aşının üretimi, klinik denemeler tamamlanmadan başladı çünkü hükümetler bu çabayı finansal olarak destekledi ve izin verdi.
4. Aşılar Faz 1, 2 ve 3’ten geçmesine rağmen, bilinmeyenleri bulmak için fazlar üst üste bindirildi, yani fazların sınırları keskinleştirilmedi. Bu zaten standart uygulanan bir durum.
5. Toplumdaki yüksek hastalık oranları (maalesef) klinik deneyler sırasında, minimum sayıda COVID19 vakasını beklemek zorunda olmadığımız anlamına geliyordu.
6. 150.000’den fazla insan ABD denemelerine katılmak için akın etti. Bu çalışma onlar olmadan yapılamazdı.
mRNA aşıları DNA’yı değiştirmiyor
Haberci RNA’nın (mRNA) DNA’yı değiştirmesi biyolojik olarak imkansızdır. Bir mRNA aşısının insanın DNA’sını değiştirebilmesi için birkaç olayın gerçekleşmesi gerekir:
1. mRNA, DNA’nın bulunduğu hücre çekirdeğine giremez. mRNA’da, çekirdeğe girmesine izin verecek “gizli kapı kodu” (yani çekirdeğe erişim sinyali) yoktur.
2. mRNA, DNA’ya dönüşemez. Bunun olması için, aşılarda bulunmayan “ters transkriptaz” adlı bir enzim gerekiyor.
3. mRNA kendisini DNA’ya ekleyemez/entegre edemez/bağlayamaz. mRNA’nın bunu yapması için aşılarda bulunmayan “integraz” adı verilen bir enzime ihtiyacı vardır.
Kısırlık gibi uzun dönemde açığa çıkacak yan etkiler pek olası değil
“mRNA COVID19 aşıları”nın uzun vadeli etkilerini maalesef bilmiyoruz. Ancak, mRNA ve insan vücudu hakkındaki bilgilerimize dayanarak, uzun vadeli yan etkiler beklemiyoruz:
Aşı bileşenleri çok hızlı bir şekilde vücuttan temizleniyor, mRNA ise çok kırılgan ve enjeksiyondan/vücuda girdikten 72 saat sonra bozulur ve içindekiler vücutta kalmaz. mRNA aşıları gerçek virüsten yapılmaz. Bu bir virüsün “zayıflamış, ölü veya bulaşıcı olmayan” kısımlarını içermedikleri anlamına geliyor. Şu ana kadarki aşıların geçmişinde, ciddi/olumsuz yan etkiler yalnızca kullanıma sunulduktan sonraki ilk 2 ay içinde ortaya çıkar. Şu anda elimizde 12 aydan daha fazla “aşı takip verisi” var.
Binlerce kadın da aşıdan sonra hamile kaldı. Bir COVID19 aşısından sonra adet döngülerinin değiştiğine dair raporlar var ama bu durum şöyle açıklanabilir: Vücut bir bağışıklık tepkisi oluşturuyor ve bu ateş gibi geçici bir yan etki.
Önceden iyileşen kişilerin hala COVID19 aşısına ihtiyacı var
“Doğal” bağışıklığın etkinliği yüksektir ancak bazı hastalıklar için koruma maalesef azalıyor. 1 doz aşı olmak, COVID19’dan iyileşmiş kişiler için bile bağışıklık yanıtını güçlendirir (antikor ve T hücresi koruması). Bağışıklık tepkisi, doğal etkileşimden daha karmaşık. Aşı bağışıklığı kadar yaygın değil. Bu nedenle kanıtlar, aşının endişe verici varyantlara karşı daha iyi koruduğunu göstermektedir.