Demokrat Parti dönemi Cumhuriyet Halk Partisi

1

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ardından yönetimde olan CHP 1950’de iktidarı kaybetti.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren iktidar olan Cumhuriyet Halk Partisi 1950 seçimlerinde iktidarı devretti. 1946’da kurulan Demokrat Parti, 14 Mayıs 1950’de gerçekleşen seçimlerde Meclis’te çoğunluk sandalyeyi ele geçirerek iktidar oldu. 1950 seçimlerinde Demokrat Parti yüzde 53, CHP ise yüzde 39 oy almasına rağmen aradaki sandalye farkı çok fazlaydı. DP Meclis’te 408 sandalye kazanırken CHP sadece 69 sandalye kazanabildi.

22 Mayıs’ta açılan mecliste DP kurucularından Refik Koraltan Meclis Başkanlığı’na, Celal Bayar Cumhurbaşkanlığı’na seçildi. Bayar’ın hükümet kurma yetkisi verdiği Adnan Menderes ise Başbakan oldu. Cumhuriyet Halk Partisi için farklı geçecek bu dönemde hükümetin ilk icraati 1932’den beri Türkçe okunan ezanı Arapça’ya çevirmek oldu.

CHP’nin malvarlığı hazineye devredildi

Seçimin ardından 29 Haziran’da düzenlenen 8. CHP Kurultayı’nda genel sekreter seçimi yetkisi tekrar kurultay delegelerine verildi. Parti Meclisi üye sayısının 30’a indirildiği kurultayda İsmet İnönü Genel Başkan, Kasım Gülek ise Genel Sekreterliğe seçildi. 1951 yılının Kasım ayında gerçekleşen 9. Kurultay’da da her iki isim yine aynı görevlere seçildi.

1952 yılında Türkiye’nin NATO’ya girişi onaylanırken 1953’te CHP’nin malları Demokrat Parti tarafından çıkarılan yasayla hazineye devredildi. Bu kararın ardından Demokrat Parti’ye seslenen İnönü; “Işıktan korkuyorsunuz” dedi.

22 Haziran 1953’te gerçekleşen CHP’nin 10. Kurultayı’nda parti programına ilk defa “Hukuk Devleti” kavramı sokuldu. Bu kurultayda programa ayrıca seçim güvenliği, yargıç bağımsızlığı, sendika ve meslek örgütü kurma özgürlüğü, işçilere grev hakkı gibi kavramlar da dahil edildi. İnönü tekrar Genel Başkanlığa, Gülek ise yeniden Genel Sekreterliğe seçildi.

CHP’nin milletvekili sayısı düşüyor

1954 seçimlerinde de bir önceki seçimlerde olan durum yaşandı. Yüzde 35 oy alan Cumhuriyet Halk Partisi Meclis’te sadece 31 sandalye kazanabilirken, yüzde 57.5 alan Demokrat Parti 502 milletvekilini Meclis’e sokabildi. 2. seçimini kazanan DP’de Cumhurbaşkanlığı’nı Celal Bayar, Başbakanlığı tekrar Adnan Menderes üstlendi.

1954’te CHP’nin Meclis’te tarihindeki en az vekili görmesi parti içi tartışmalara yol açtı. İnönü ve Gülek tekrar göreve seçilirken Parti Meclisi’nin kurultay tarafından seçilmesi, Parti Meclisi’nin seçeceği 5 kişi ile Genel Sekreter tarafından atanacak 2 kişinin Merkez Yürütme Kurulu’nu (MYK) oluşturması kararı alındı.

Demokrat Parti’nin 1954 seçiminin ardından beklentileri karşılayamaması CHP’nin lehine gelişti. Dış borçlanmanın arttığı bu dönemde ülkede kriz patlak verdi. 1956 yılında düzenlenen 12. Kurultay’da İnönü ve Gülek tekrar Genel Başkan ve Genel Sekreter seçildi.

1957 seçimlerinde CHP’nin vekil sayısı arttı

CHP’nin 1957’de düzenlenen 13. Kurultayı’nda muhalefet ile işbirliği yapılması kararı verildi. Kongreye Cumhuriyetçi Millet Partisi ve Hürriyet Partileri temsilcileri de katıldı. Ancak durumu önceden sezen Demokrat Parti iktidarı seçim öncesi bir kanun çıkararak iş birliği yapılmasının önüne geçti. DP’nin tüm bu çabalarına rağmen CHP yüzde 41.1 oy alarak 178 milletvekilini Meclis’e göndermeyi başardı. Demokrat Parti yüzde 10’a yakın oy kaybıyla 47.9 bandında kalarak 424 sandalye kazandı.

CHP yakaladığı bu başarıyla beraber örgütlenme çalışmalarını hızlandırarak parti politikalarında değişiklik yapmaya başladı. Bu doğrultuda 1959’da gerçekleştirilen 14. Kurultay iktidara yürüyen parti havasında geçti. Büyük değişikliklerin yapıldığı kurultayda hukuk devletine atıfta bulunuldu. İşçi haklarından da bahsedilen kurultayda, Parti Meclis’i üye sayısı 30’dan 40’a yükseltildi.

CHP ve DP arasındaki gerginlik artıyor

Her iki parti arasında yükselen gerginlik 17 Ocak 1959’da Başbakan Adnan Menderes’in uçağının Gatwick Havalimanı yakınında düşmesiyle yumuşadı. 1959 yılında CHP’nin Batı Anadolu şehirlerini kapsayacak şekilde “Büyük Taarruz” isimli seçim çalışmasını başlattı. Bu çalışma dahilinde geziler düzenleyen İnönü’ye Uşak’ta taşlı saldırı gerçekleştirildi. Kolluk kuvvetleri olaya müdahale gerçekleştirmedi. 1960 yılına gelindiğinde hükümet tarafından uygulanan sansür arttı. CHP’nin yayın organı Ulus gazetesi kapatıldı. Nisan ayında Kayseri’ye giden CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’nün treni kurulan barikat yüzünden durmak zorunda kaldı. İsmet İnönü ve beraberindekiler barikatları elleriyle yıkarak şehre girmek zorunda kaldı. İnönü’yü şehirde 50 bin kişi karşıladı.

Bu yazımızı da tavsiye ederiz:  Bugüne kadar kullanılan Meclis binaları

DP’nin talebiyle Meclis’te Tahkikat Encümeni kuruldu. İnönü bu komisyona dair bir konuşma yaptı. İnönü şu ifadeleri kullandı; “Biz demokratik rejim dedik, bu rejim kurulmuştur. Bu demokratik rejim istikametinden ayrılıp, baskı rejimi haline götürmek tehlikeli bir şeydir. Bu yolda devam ederseniz, ben de sizi kurtaramam. Şartlar tamam olduğunda milletler için ihtilal, meşru bir haktır.” CHP Genel Başkanı İnönü’nün yaptığı bu konuşma 12 oturum boyunca TBMM’den uzaklaştırmayla sonuçlandı. Bu karara tepki gösteren CHP Grubu Meclis’ten polis zoruyla uzaklaştırıldı. Bu olayların akabinde İstanbul ve Ankara’da hükümete karşı öğrenci gösterileri başladı, polis tarafından gerçekleştirilen müdahalelerde hayatını kaybeden öğrenciler oldu. Her iki şehirde sıkı yönetim ilan edilirken Adnan Menderes olaylarla ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi ve İsmet İnönü’yü sorumlu tutan açıklamalar yaptı.

1960 darbesi gerçekleşti

Bu gelişmelerin ardından 3 Mayıs 1960 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanı Cemal Gürsel hükümete ihtar çekti. 27 Mayıs 1960’ta Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yer alan 37 kişilik darbeci bir grup yönetime el koyduğunu açıkladı. Celal Bayar, Adnan Menderes, birçok DP’li bürokrat hatta DP’ye yakın olduğu düşünülen generaller tutuklandı.

1 Comment

  1. Ben anlamıyorum. Tamamen rant kavgası var ya kimsenin görüşü düşüncesi önemli değil. Tamam halktan 2 kişi isen senin için görüş kavgası olabilir ama onlar için değil o kadar çok eminim ki.

    İki insan sırf görüşleri farklı diye birbirlerini vatan haini olarak görüyor. Halbuki ikisi de vatanın ilerlemesini istiyor ve ülkenin ileriye gitmesi için çalıştığını sanıyor. Gerçekten yazık. Dökülen kana ölen insanlara yazık başka hiç bir şeye değil.

Yorum bırakın

Your email address will not be published.

Tarih Kategorisinde Son Yazılar