Günümüzde maalesef inanılmaz düzeylere ulaşan, ülkemizde de belirgin bir düzeyde bulunan, düşünemeyen kişilerin başvurduğu aptalca bir eylemdir şiddet. Kendimi tanımaya başladığımdan beri hep bir yerlerden şiddet haberleri duymuşumdur. Ama bir türlü anlamlandıramamışımdır. Bir insan neden bir başka insana şiddet uygular ? Üstelik bazı durumlarda karşısındaki insan ondan kat be kat zayıf ve korunmasız olduğu halde. İnsanın sosyal bir varlık olmasından dolayı bu tip şiddete meyilli insanlarla maalesef hayatımızın her döneminde karşılaşacağız. Peki bu durumda biz de onun gibi mi yapmalıyız ? Hemen karşımızdaki kişiye şiddetle saldırmalı mıyız ? Tabi ki hayır. Bence bu tip insanların öncelikle şiddete neden meyilli olduklarına dair çözümler üretilmeli. Yani sorunu kökten hallemeliyiz.
Ben bu düşüncelerle zaman zaman beynimi meşgul ederken geçen günlerde bir yerde tam da bu konu üzerine bir yazı okudum. Bu yazıyı sizinle de paylaşmak isterim. Okuduğum yazıda erkeklerin bulundukları ortamda kadınlardan sayıca az olması durumundaki şiddete eğilimleri ile kadınlardan sayıca fazla olduklarında şiddete eğilimlerinin karşılaştırılmasıyla ilgiliydi. Şimdi biraz da bu çalışmanın içeriğine göz atalım dilerseniz.
İngiltere’de yapılan bir analizde erkeklerin kadınlardan sayıca fazla olduğu yerlerde cinayet ve saldırı oranları, cinsel suçlar kadar düşük oranda tespit edildi. Bunu aksine kadınların sayıca fazla olduğu yerlerde ise erkekler tarafından gerçekleştirilen bu suçların daha fazla görüldüğü tespit edildi. Bunun üzerine Salt Lake, Utah Üniversitesi’nden Ryan Schacht ve arkadaşları, 2010 yılında İngiltere’nin 3.082 ilçesinin tamamından elde ettikleri cinsiyet verilerini analiz ettiler. Bununla birlikte İngiltere Federal Araştırma Ofisi tarafından yayınlanmış o yıla ait suç kayıtlarını karşılaştırdılar. Kayıtlarına yalnızca üretim çağındaki erkek ve kadınları dahil ettiler. Değerlendirilen beş suç tipi (cinayet, saldırı, tecavüz, cinsel taciz ve fuhuş) bir ilçedeki erkek sayısıyla daha az ilişkili bulundu. Sonuçlar, erkeğin baskın olduğu yerlerdeki erkek sayısını azaltarak şiddeti ve suçu etkisiz hale getirmeyi amaçlayan güncel politikaların geri tepebileceğine işaret ediyor.
Bunun üzerine “Kadınlar sayıca az olduğunda onlar değerli bir kaynak haline gelmekte ve bu onlara tek bir ilişki yerine daha fazla beklenti içine girme gücü vermektedir; ancak kadınlar sayıca çok olduğunda erkekler tek bir partner edinmeye daha az yatkın, çoklu ilişki peşinde olmaya daha ilgi duyar geliyorlar” diyor Schacht. Bu durum çekişme içindeki erkeklere daha kararsız, seçici olmayan eşleşme yönelimi vermektedir.
Son olarak Schacht şöyle diyor: “Erkekler “git ve iste” koşuluna göre davranırlar. Bundan dolayı da bazı durumlarda daha iyi, bazı durumlarda da daha kötü davranışlara meyilli olacaklardır.”
Bu sonuçlara bakarak açıkcası şaşırdığımı söylemek isterim. Ben hep dişi sayısı az olduğunda insaların veya hayvanların daha saldırgan bir tutum içinde olabileceğini düşünmüşümdür. Bu yazı şiddete ve insanlara bakış açımda değişikliklere yol açtı diyebilirim. İnsan yine elindekinin kıymetini bilmiyor ve bitmek tükenmek bilmeyen “daha fazlasını isteme” arzusunun kölesi oluyor. Bunun sonucunda da insan istediğini elde etmek için şiddete başvuruyor. Şiddet de -insan sosyal bir varlık olduğu için- insanın yaşadığı topluma zarar veriyor.
Konuk Yazar: Kılıçkalkan
Kadınların az olduğu yerlerde cinsel suçların da az görülmesinin sebebi, erkeklerin birbirini ekarte edecek yöntemlerle meşgul olması olabilir mi?
Olaya evrimsel açıdan bakarsak kadın her zaman seçici olmalıdır. Tek bir çocuğu 9 ay taşıyacak ve onu zahmetle doğuracaktır. Öyleyse bu çocuğun genlerini belirleyecek babanın mükemmel erkek formunda olması doğal seçilimin insan türü lehine olması açısından daha iyi bir tercihtir. Yarışması gerekenler dişiye ulaşmaya çalışan erkeklerdir. Bu erkekler dişiye türlü gösteriler yapar, rakiplerini elemeye çalışır ve bir şekilde çocuğun babası olmak isterler. Bu durumun canlılar aleminde de pek çok örneğini görmekteyiz. En basitinden tavus kuşu erkeği ve dişisini incelememiz yeterli olacaktır.
Şiddet meselesi ise bence komplex düşünülmesi gereken bir olay.
Şiddet her canlının genlerinde yazılıdır. Ama bir gen var ki o geni taşıyan insanların %882 daha fazla şiddete daha fazla meyilli oldukları görülmüş. İnsan popülasyonunun yarısı bu genlere sahipken diğer yarısının sahip olmaması, ilk grubu, diğerleriyle kıyaslanmayacak ölçüde tehlikeli kılar. Mahkûmların endişe verici ölçüde büyük bir çoğunluğu, ölüm cezası alanlarınsa yüzde 98’i bu genleri taşımaktadır.
Bu tehlikeli gen grubuna yeniden dönecek olursak, siz de olasılıkla adını duymuşsunuzdur. Topluca “Y kromozomu” olarak anılırlar. Ve eğer siz de bir taşıyıcıysanız, “erkek” olarak isimlendirilirsiniz.” [Son iki paragraf İncognito Kitabından…]