İçindekiler:
İçindekiler
Kanlı Noel
Katliam, vahşet ya da her ne demek isterseniz onu söyleyebilirsiniz. Kıbrıs'ta yaşayan Türklere karşı başlatılan baskı ve etnik temizlikti bunların hepsi. Tarihe kanlı noel olarak geçti bu olaylar. Toplamda 364 Kıbrıs Türkü şehit oldu. Halbuki adadaki Türkler barış ortamında, Rumlar ile beraber yaşamaya sıcak bakıyordu ve 16 Ağustos 1960 tarihinde de Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu. Adadaki İngiliz yönetimini devre dışı bırakan Rumların ikinci planı devreye girmeye başlamıştı. Akritas Planı, Türkleri tamamen etkisiz hale getirip adada söz sahibi sadece Rumlar olacaktı. Devamında ise Enosis'i yani Yunanistan ile birleşmeyi sağlayacaklardı.
Emekli Tabip Tuğgeneral Nihat İlhan
Planları istediği gibi giden Rumlar daha sonradan Kanlı Noel olarak anılacak bir dizi katliama başladı. O dönemde Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı baştabipliğine getirilen Nihat İlhan ailesini de 2 ay sonra yanına alarak Kumsal Mahallesinde bir ev tutup yerleştirdi. Görevini yapmak için evden ayrılan İlhan gelecek günlerde ailesinin başına ne geleceğinden habersiz bir şekilde alaya döner. Bundan sonrasını onun ağzından dökülen kelimeler ile dinleyelim.
“Ailemin katledildiği 24 Aralık 1963 tarihinde askeri hastaneye yaralı Türkler gelmiş onlarla ilgileniyordum. Katliam olduğu zaman birkaç gündür eve uğramamış ve ailemden haber alamamıştım. Evimizin yakınında kalan bir Türk çoban geldi ve alay komutanının da bulunduğu bir ortamda Rumların Türk subaylarının ailelerine saldırdığını söyledi. Ne olduğunu anlamadık. Hemen eve gitmek istedim ama alay komutanı izin vermedi. Alay komutanı benden o gün yaşayacaklarımla ilgili asker sözü vererek soğukkanlı olmamı istedi. Ben hala ailemin katledildiğini fark etmiyordum. Zırhlı bir araçla Türkiye elçiliğine gittik. Subay eşleri ve elçilik görevlileri doluydu. Kadınlar ağlıyorlardı. Hala ailemin öldürüldüğünü anlamadım. Üzerim çok kirliydi ’sıcak suyla banyo yapabileceğim bir yer var mı’ diye sordum. Banyo yaptım. Ardından Türkiye büyükelçisi beni çağırdı. Bana "başın sağolsun, eşin ve çocuklarını Rumlar katletmiş" dedi. Katliamın üzerinden 3 gün geçmiş ve benim haberim yeni oluyordu. Ne yapacağımı şaşırdım. İlk sözüm "Vatan sağolsun" oldu."
Telefon bağlantısı kuruldu ve daha sonra Cumhurbaşkanı olan o dönemin Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay beni aradı. Kumsal katliamında ailemin katledilmesinin yanı sıra 35 kişi de yaralanmıştı. Katliam, “Kanlı Noel” diye tarihe geçti. Cevdet Sunay önce geçmiş olsun dedi ardından "Biliyorsun Türkiye’de 6-7 Eylül olayları yaşandı. Bir çok Rum ve yabancının evleri yağmalandı, bu olaylar durdurulamadı. Şimdi sen doğrudan Ankara’ya gelirsen, burada halk ayaklanmış durumda. Kara Eylül’ün bir benzeri yaşanabilir" dedi. Bu nedenle Ankara’ya gelmememi istedi.
Eşimi kalbime gömdüm. O günlerde Türkiye ile telefon haberleşmesi kesikti. Ailemin cenazelerini Erzincan’da doğduğum yerde toprağa vermek istedim. Büyükelçi bana Türkiye ile telefon bağlantısı olmadığını söyledi. Dolayısıyla uçak gelemiyordu. Haber veremiyorduk.
Sonunda Türkiye’den iki uçak geldi ve yaralılar ile cenazeleri aldı. Ardından cenazeleri Erzincan’a götürdük. Çocuklarım hala kanlar içindeydi. Ellerimle yıkadım. Aile kabristanına çocuklarımı ve eşimi gömdüm. Küçük bir anıt mezar da yaptım. Daha sonra Kıbrıs’a adım atmadım. Değişik rütbelerde görevler yaptım. Tuğgeneral rütbesiyle emekli olduktan sonra Çocuk Esirgeme Kurumu Başkanlığı gibi bir çok görevde yer aldım. Yeniden evlendim ve iki çocuğum oldu.
Barbarlık Müzesi
Eşinin ve 3 çocuğunun katledildiği ev daha sonra Barbarlık Müzesi olarak o katliamı göstermek için açılmıştır. Bize yıllarca barbar diyen ve hatta bu görüşünü hala sürdüren Avrupa'nın at gözlüğünü çıkarması gerekiyor. İsminin ne kadar manidar olduğunun siz de farkındasınızdır umarım.
44 sene sonra…
Bütün bu olayları yaşayan ve ülkesi için çalışırken ailesini kaybeden Nihat İlhan geçtiğimiz günlerde hayata gözlerini yumdu. Bizim için hayatını ve ailesini riske atan insanlara layık olmak için çabalamak bize düşen yegane görevdir.