Müzede Sergilenen Sadakat

/
4

   Ben bu yazıda son dönemlerde insanların kaybettiklerinden bahsetmek istiyorum. İstediği her şeyi elde etmeye başlayan insanoğlu, her şeyi fiyatına göre değerlendirmeye başladı. Bir şeyin fiyatı ne kadar yüksekse o kadar değerli oldu bizim için. E bunun sonucunda da bedava olan bir çok değerimizi hatta duygularımızı kaybettik. Şöyle çevremize baktığımızda üzülmeyen, sevmeyen, kırılmayan insanlarla dolu her yer. Ama benim asıl üzerinde durmak istediğim konu: sadakat. Sadakatini kaybetti insanlık. Bunu da nerden çıkardın diyebilirsiniz. Hani yaşlı bir amcaya sormuşlar ya nasıl 65 yıl evli kaldınız diye, onun da cevabı şöyle olmuş: “Bizim zamanımızda bir şeyler kırıldığında çöpe atılmaz, tamir edilirdi. Bu yüzden…”

sadakat yaşlı çift    Artık böyle değil, bunun farkındayız bence. Yenisini bulabilmek bu kadar kolaylaşınca verilen değer azaldı doğal olarak. Bunu sadece bir insana karşı düşünmeyin. Bir eşyaya, duyguya ya da her şeye karşı olabilir. İnsanlar kendilerine verdikleri sözlere bile sadık kalamıyorlar artık.
    Dersin sadece okulda anlatılanlar olmadığının farkına varmalıyız. Çevremizde ders alabileceğimiz bir sürü şey var aslında. Mesela hayvanlardan, bitkilerden ya da herhangi bir binadan bile öğrenebileceğimiz çok şey var (tabi egomuz buna izin verirse…). Hayvanları evcilleştirdiğimiz kadar biz de onlardan bir şeyler öğrenmeye çalışsak şuan her şey çok farklı olabilirdi. Kaybettiğimiz değerleri onlardan bulabiliriz. Mesela temizliği kargalardan öğrenebiliriz. 
   Ama benim asıl bahsetmek istediğim konuya gelirsek yani sadakat konusuna, bu konuda bir çok hayvandan ders alabiliriz. Kimileri köpeklerin daha sadık olduğunu savunurken kimileri develerin ya da atların daha sadık olduğunu savunuyor. Bu durumda hangisinin daha sadık olduğu çok önemli değil bence ama öyle hikayeler var ki sanırım köpekler sadakat konusunda fark atmış durumdalar.
   Köpekler kendi türlerine karşı değil belki ama insanlara karşı sadıklıklarıyla bilinirler. Nerdeyse herkesin köpeklerle ilgili anısı olmuştur. Bu konuda Japonya’da efsaneleşmiş bir köpeğin hikayesi gerçekten tüyleri diken diken ediyor diyebilirim.

Hachiko

    Tokyo Üniversitesinde bir profesör beyaz yavru bir köpek edinir. Köpeğine Hachiko adını verir. Her sabah üniversiteye giderken belli bir yere kadar beraber Sadık köpek hachikogiderler ve öğleden sonra saat üçte köpek sahibini karşılamaya gelir. Bu belli bir zaman sonra alışkanlık haline gelir. Fakat bir gün profesör üniversitede kalp krizi geçirir ve hayatını kaybeder. Hachiko onu her gün aynı yerde aynı saatte bekler. Bekler ama ne gelen vardır ne giden. Hachiko’yu tanıyan esnaf onu besler hatta bu hikayeyi duyan herkes bu sadık köpeği sevmeye beslemeye gelir. Yaklaşık 10 yıl sonra Hachiko aynı yerde profesörü beklerken hayatını kaybeder. Japonya’da çok ünlenen bu olaydan sonra her gün beklediği yere Hachiko’nun heykeli dikilir. 

Daha sonra bedeninin içi doldurulup Tokyo Ulusal Bilimler Müzesinde sergilenmeye başlanmış. Zaten bu bahsettiğimiz şeyden o kadar yok ki müzede saklanılmaya değer…

Kendi Canı Pahasına…

  Bu hikayeyse ABD’de gerçekleşmiş. Terör olayları sırasında Dünya Ticaret Merkezinde çalışan birinin hikayesi. 71. katta çalışıyormuş ve görme engelli olduğu için aşağı inemeyeceğini düşünüp köpeğin tasmasını çözmüş ve kaçmasını söylemiş. Ama köpeği onu bırakmamış ve hayatını kurtarmış. 
  Bu ve bunun gibi bir çok hikaye var. Bizim de köpeklerden öğreneceğimiz çok şey var. Sadakat gibi, değer bilmek gibi. Ancak bu şekilde insan olmanın hakkını verebiliriz…

4 Comments

    • Sadece bu hikayeler de değil. Bunların dışında sahibi ölünce mezarının başında nöbet tutan köpeğin hikayesi de beni çok etkilemişti. Sanırım bazı hayvanlar onları örnek almamız için varlar.

    • Fotoğraftaki dede ve anneannemiz 73. senelerindeler. Ve dedenin söylediğine göre ilk günkü gibi seviyormuş 🙂

Yorum bırakın

Your email address will not be published.

Deneme Kategorisinde Son Yazılar

Uzun bir aradan sonra

Parlak Jurnal serüveni birkaç dost bir araya gelerek kurduğumuz bir internet sitesiyle başlamıştı. Üniversite öğrenicisi olmanın

Bir Palamut Meselesi

Bak! Şişman bir tekiri andıran yaramaz beyaz bulut, küçük bir sincap bulutunun peşinden gidiyor. Hava, ne