‘Psikobiyotik‘ler yeni keşfedilmiş şeyler değildir. Aslında 1908’de Rus bilim insanı Elie Metchnikoff ilk olarak fermente edilmiş sütleri sürekli tüketen Avrupalıların daha uzun yaşadığına dikkat çekti. Çoğu insan reklamlarda yoğurt, diyet destekleyiciler ve organik yemek kelimeleriyle sıkça karşılaşmıştır. Kozmetik vitrinlerinde bile Probiyotik içeren ürünler sıralanır. Şu an probiyotikler depresyon ve duygu durum bozukluklarında olası doğal tedavi olması için araştırılıyor.
HOŞGELDİN PSİKOBİYOTİK!
Probiyotikler normal sindirim sürecine yardımcı, yaşayan bakterilerdir. Dost bakterilerin sindirim sistemine faydası, özellikle de faydalı ve zararlı bakteri türlerini ortadan kaldıran antibiyotiklerin etkilerine karşı koymak için kullanıldığında çok fazladır.
‘Psikobiyotik’ler duygu durum ve davranışları pozitif bir şekilde etkileyebilir mi?
Son çift yıllar üzerinde tamamlanan çalışmalar probiyotiklerin duygularımız üzerinde iyileştirme etkileri olabileceğini gösteriyor. Bu da probiyotiklerin nasıl psikobiyotik olarak anıldığını açıklar. Timothy Dinan ve İrlanda Cork Kolej Üniversitesindeki meslektaşlarının Biological Psychiatry’deki son derleme makalesinde psikobiyotikleri yeterli miktarlarda alındığında psikiyatrik hastalıklardan muzdarip hastaların sağlığına fayda sağlayan canlı organizmalar olarak tanımlar.
Yaşamın erken dönemlerindeki stres, ebeveynlerin ayrılması gibi, uzun vadede bağırsak bakterilerini değiştirdiği uzun zamandır biliniyor. Dinan’ın makalesinde psikobiyotik verilişiyle stresle uyarılan reaksiyonlardan ayrılmasıyla, ratlarda anksiyetenin iyileştiğini öne sürüyor.
Psikobiyotik tedavisi onların davranış ve zayıflamış bağışıklık sisteminin her ikisini birlikte normalleştirir. Bu ve diğer çalışmalar psikobiyotiklerin davranışsal ve bağışıksal sağlığın iyileşmesine yol açacak kapasiteye sahip olabileceklerini ortaya koyuyor. Bazı psikobiyotikler ayrıca antiinflamatuar olarak fayda gösterir. Bu, inflamasyonla korele stres ilişkili duygu durum bozuklukları gibi hallerde dikkate değerdir.
Dinan’a binaen ‘’intestinal mikrobiyal denge inflamatuar yanıtların düzenlenmesini değiştirebilir ve böylece duygu durum ve davranışların modülasyonunu sağlayabilir.
Kendi görüşlerim…
Biz mi onlara misafiriz yoksa onlar mı bize misafir? Vücudumuzda yaşayan mikroorganizmaların sayısı bizim hücre sayımıza eş değer ya da fazla olması onların gerçektende önemini ve araştırılması gerektiğini ortaya koyuyor. Özellikle çağımızda sağlıklı beslenmeye dikkat edilmezken anksiyete, depresyon gibi ruh hali bozukluklarının da artışı bunların arasındaki korelasyona bir kanıt olarak gösterilebilir. Yani kafamızdaki bozukluğu sadece etrafımızda değil de karnımızda da aramanın faydalı olacağını düşünüyorum.
ÇEVİRİ
Yazar: Mike Bundrant
Çeviren: Nurullah
Orijinal metin(25 Kasım 2013)