Yorgun olduğunu biliyorum. Kırgın, biraz üzgün, belki biraz da yıpranmış. En çok da ümitsiz belki… Ama buradayım. Yanında. Normal zamanda kalbimle beraber bedenim de yanındayken şu an sadece kalben yanındayım. Ben kim miyim? İstersen anne de, istersen baba, kardeş, eş ya da çocuğum de. İstersen ilkokuldaki ya da üniversitedeki en yakın arkadaşın olarak canlandır beni zihninde. Ama yeterki seni sevdiğinden emin olduğun bir kişi olsun hayalindeki. Çünkü o zaman inanabilirsin ancak sözlerimdeki samimiyete; ancak o zaman görebilirsin sözlerimin arasına gizlenmiş özlem ve yaşları.
Gözden ırak olan gönülden de ırak olur der insanlar ama bunu söylerken yalan söylediklerini bilmezler. Bunun yalan olduğunu seni yanımda göremememe rağmen sevgimin bir gram bile eksilmeyişinden anladım. Çünkü hislerimin karşılığının belki de kat kat fazlasının senin yüreğinde olduğunun farkındayım. Ve biliyorum her ne kadar uzak olsak da, o uzaklar ne senin ne de benim isteğimle ve bilincimizle açılan uçurumlardı. Sen de biliyorsun senin yerinin benim yanım olduğunu; aynı benim yerimin senin yanın olduğu gibi. Ama ne olursa olsun seninle gurur duyuyorum.
Uzaksın. Her ne kadar, yol olarak yakın olsa da gözün göremeyeceği kadar uzak.
Doğru bildiklerin, dediklerin, inandıkların uğruna benden ve sevdiğin herkesten ayrı olduğunu biliyorum. Bu yüzden gurur duyuyorum. O doğrular uğruna vazgeçtiğin hayatın için, elinin tersiyle ittiğin rahatlık için gururluyum. Ve içim rahat. Çünkü biliyorum en azından inanıyorum ki doğru bildiklerin gerçekten doğruydu. Benim için, bizim için, o aklından geçirdiğin herkes için sen doğruydun. Gittiğin yol gibi. O yol doğruydu ancak sonradan tabelalar değişti. Doğrular görünüşte yanlışlara açıldı. O her açılan kapı da daha sonra bir süreliğine de olsa gözlerimizin birleşmemesi için yüzümüze kapandı. Ancak hangi kapı kapanırsa kapansın kimsenin gücü de yetmez gönül bağıyla bağlı olan o kalpleri ayıramaya.
Ben, biz, hepimiz iyiyiz. Hem de çok. Daha kenetliyiz bir kere. Öldürmeyen her yara güçlendirir misali daha güçlü… Dimdik ayaktayız. Çünkü senden eminiz. Ama yine de göz görmek istiyor işte. Gönül özlüyor sevdiğini. Görmedikçe emin olamıyor acaba iyi mi? Sağlığı yerinde mi? Endişeleniyor işte. Ve istemsiz olarak o endişe ve özlem yüreğini yakıyor. O yürek yangınını söndürmek uğruna da göz tek tek akıtıyor damlalarını. Zaten hangi hikâyede görülmüş ki sevgilinin gözünden yaşın eksik olduğunu.
Ben ne kadar yazsam da anlatamam sana olan sevgimi, verdiğim değeri. O yüzden seni gerçekten tüm kalbiyle seven biri olarak düşün beni, belki o zaman anlarsın sana olan tüm hislerimi.
Dinmiyor işte o sızı ve yangınlar sımsıkı sarılmadıkça. Belki herkesi olmak her şekilde ne olursa olsun onunla olmayı yana yakıla istemek yüzündendi. Bir toz bile olsa onu görebiliyor olmaktı şans bazen, bir kuş olup uçmaktı bazı akşamlar penceresine, yavaşça tıktıklamaktı belki kısacık bir şarkıyı mırıldar gibi eski zamanlardan kalan. Gönül işte bir karar veremiyor kendiyle onun mutluluğu arasında. Gidip gidip geliyor aklının ücra köşeleri arasında tükeneceği güne dek. Harika bir yazı olmuş, yüreğimize biraz da gözlerimize dokundunuz biraz yağmur yüzü gördü bu çorak topraklar. Ellerinize sağlık.