Hasan Ali Yücel klasikler dizisinde bulunan ve içerdiği Üç Ölüm adlı hikayenin adını alan bu kitap, aslında beş hikaye içeriyor. Kısa sürede biten bu küçük hikayeler çok akıcı bir biçimde, sıkmadan ve ilgi çekici konularıyla kendine bağlıyor diyebilirim. Tolstoy okumak isteyip cesaret edemeyenler veya uzun kitap okumayı sevmeyenler için kesinlikle önerebileceğim bir kitap. Kitaptaki en sevdiğim kısım şuydu: “Tüm eşyaya bir yenilik, görkem ve az bulunurluk kokusu sinmişti. Her şey çok güzeldi, ama aşırılığın, zenginliğin ve zihni fukaralığın o kendine has damgası her yerde seçilmekteydi.”
İçerisinde olan beş hikaye şu şekilde: Holstomer, Çömlek Alyoşa, Balodan Sonra, Köyde Şarkılar ve (kitaba adını veren ve belki de en ilgi çekici olan) Üç Ölüm. Şimdi bunlardan kısaca bahsediyorum.
Holstomer
Kitaptaki en güzel hikaye buydu bence. Bu hikayede adı Holstomer olan ama kitapta daha çok alacalı iğdiş olarak bahsedilen bir atın hayatı anlatılıyor. Hikaye, iğdişin içinde olduğu çiftlikteki atların ve sahiplerinin tanıtımıyla başlıyor. Ve genç atların ana karakter olan alacalı iğdişi küçük düşürmesiyle Holstomer hayat hikayesini anlatmaya başlıyor. Aslında çok değerli bir at olduğu anlıyor hepsi. Ne kadar değerli bir at olsa da hayatı sadece alacalı olduğu için çeşitli dönemlerden geçiyor. Sevip sevilmediği dönemle başlayan küçük düşmesi alacalı iğdişin iyice içine kapanmasına neden oluyor. Hayatı boyunca insanları, hayatı sorguluyor alacalı iğdiş. Ve en çok aklına takılansa “İnsanoğlu hiçbir şey yapmadan, her şeye benim deme hakkını nereden buluyor?” oluyor.
Çömlek Alyoşa
Çömleği kırdığı için annesinden dayak yiyen ve bu yüzden onunla Çömlek Alyoşa diyerek dalga geçilen bir çocuğun hikayesi anlatılıyor. Hayatı boyunca babasının ya da efendisinin sözünden çıkmayarak her şeye koşan Alyoşanın hikayesi çok düz ama bir o kadar ders verici bir hikaye. Alyoşa belki de hayatında farklı olarak sadece aşık oluyor ve evlenmek istiyor. Ama babası istemediği için vazgeçiyor. Bir gün iş kazası düşüp yaralandığında bile efendi kızacak diye düşünüyor. Ve ölmeden önce aşık olduğu kıza şunları söylüyor: “Bak evliliğe razı gelmemeleri daha iyi olmuş, yoksa boşa gidecekti. Şimdi her şey yoluna girdi.”
Balodan Sonra
Herkesçe saygı duyulan İvan Vasilyeviç adlı kişinin, hayatını değiştiren olayı anlatmasıyla başlıyor. Baloda birine aşık oluyor. Kitapta bu aşkı, neler hissettiğini, uyuyamadığını sayfalarca anlatıyor. Ve sonunda hayatını değiştiren o olaya şahit oluyor. Birçok insanın hayatını değiştiren insanın hayat hikayesi ortaya çıkmış oluyor.
Köyde Şarkılar
Sabahtan itibaren köydeki asker uğurlamasını izleyen bir adamın düşüncelerini anlatıyor. Belki biraz hüzne ve coşkuya şahit oluyor ve sadece gözlemliyor. Fakat sonra bir arkadaşına denk geliyor ve askere gidenlerden birinin onun oğlu olduğunu öğreniyor. İşte o zaman onun için işler değişiyor: “o unutulmaz, puslu sabah vakti gözümün önünde cereyan eden şeyin dehşetini sadece aklıma değil, tüm varlığımla duyabildim.”
Üç Ölüm
Kitaba adını veren ve hayatta her zaman var olan ama farkında olmadığımız zıtlıkları anlatıyor. Ölüme yaklaşan iki insan… Tek farkları biri fakir biri zengin. Biri seyahat edip iyileşme umutları kurarken diğeri daha yaşarken botlarını mezar taşı karşılığında satıyor. Birinin sevdikleri yanındayken diğeri yer kaplayan bir fazlalık olarak görülüyor. Hayattaki bu gerçekliği gözler önüne seren bu hikayedeki sonuna kadar bahsedilmeyen, sonunda bile sadece merak edenlerin fark edebileceği üçüncü ölümün kime ait olduğunu da okumak isteyenlere bırakalım. İyi okumalar 🙂