Yazan: Lev Nikolayeviç Tolstoy
Çeviren: Cevat Çapan
Oyunlaştıran: Helen Edmundson
Yöneten: İpek Atagün Gezener
2 Kasım 2017 de prömiyerini yapan Anna Karenina; 2 perde ve 2 saat 20 dakika uzunluğunda.
Anna Karenina (roman):
Lev Tolstoy tarafından yazılmış, Rus Habercisi’nin 1873-1877 yılları arasındaki döneminde, bölümler halinde basılmış romandır.
Eser, 1870’lerin Rusya’sında, toplumun üst sınıfına mensup kimseler arasında yaşanan birbirinden bağımsız iki aşk macerasını anlatır. Olaylar Moskova’da, Petersburg’da ve asilzadelerin yazlık malikanelerinde geçer. Romanda dürüst bir evliliğin mutluluğu ile yasak bir ilişkinin düş kırıklıkları karşılaştırılır; sadakat, tutku, kıskançlık gibi temalar işlenir; bir yandan da o dönemde Rusya’da kadınların durumu, eğitim reformu gibi konular dile getirilir.
Anna Karenina (oyun):
Oyunumuzu bir özelliği ile öne çıkaracak olsaydık kesinlikle koreografi derdim. Çünkü prömiyerini daha dün yapan Anna Karenina gerek dans düzeni gerekse oyuncuların birbiri ile uyumu olsun her anlamda çalışıldığını seyirciye hissettiriyor.
Oyundaki küçük ayrıntıların bile üzerinde günlerce kafa yorulduğu, günlerce çalışıldığı; duygular ve olayların sembollerle anlatılması sırasında fark ediliyor. Oyuncular: İşte fikirlerimle Tolstoy’un kafasında, etimle kemiğimle de sizin karşınızdayım, diyor.
Dekor: Sade ve derinlikli bir dekor düşünülmüş. Aynı zamanda bir hayli de işlevsel olan dekor benim çok hoşuma gitti.
Kostüm tasarımı: Dönem kostümleri çok başarılıydı. Her şey ince ince çalışılmış. Kostüm tasarımı da çok hoşuma gitti.
Koreografi: Oyunun koreografını Mdt Frida adlı balede Frida’nın çocukluğunu oynayan Aslı Güneş Sümer yapıyor. Yapılan hiçbir hareket boşuna değil. Hepsinin altında bir sebep var. Dans düzeniyle, oyuncuların birbiriyle uyumuyla, arka fondaki sesle bütünleşmesi olsun bence her şeyiyle harikaydı. Bu oyun konuşulurken bence koreografiyle başlanmalı. Oyuncuların bu oyun için uzun süredir çalıştığı gözlerden kaçmıyor. Ayrıca oyunda, her hareketi özenle yapan, her ayrıntıya önem veren tüm oyuncuları tebrik ediyorum. Emeklerine sağlık.
-Anna Karenina’ ya sadece tiyatro oyunu dersek sanırım doğru olmaz. Dans tiyatrosu, bale hatta operaya değinen bölümleriyle bütünleşmiş ve daha farklı, renkli bir anlatımla sahnelenmiş.
-Kesinlikle bu sezon gittiğim en iyi oyunlar arasında. Bir kere gittikten sonra eminim birkez daha gitmek isteyeceksiniz. Tüm oyuncuları ayrı ayrı tebrik ediyorum, hepsi harikaydı.
*Ayrıca unuttuğum, atladığım tüm alanlardaki herkesin emeğine sağlık. Devlet tiyatrolarında bu tür derinlikli ve çalışılmış oyunları daha çok görmeyi canı gönülden isterim.
Lev Tolstoy:
Lev Nikolayeviç Tolstoy, 1828 yılında doğup 1910 yılında ölen Rus filozof, pasifist, eğitim reformcusu, kısa öykücü ve yazardır. Zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen yazar çocuk yaşlarda önce annesini ardından babasını kaybetmiş ve yetim büyümüştür. Kimi kaynaklarda “kont” unvanı taşıdığı ve ünlü eseri Savaş ve Barış’ta anlattığı köşk figüründe ailesinin köşkünden bahsettiği dile getirilmektedir. Eğitim için gittiği Moskova’da okuduğu Fransız yazarlardan (Voltaire ve Rousseau) oldukça etkilenen yazar, ilk eseri olan Çocukluk’ u bu sıralarda yazmış ve eğitimine çeşitli olaylar yüzünden ara vermek zorunda kalmıştır.
Edebi Yaşamı
Edebiyat dünyasındaki etkinliğinin başladığı yıl olarak, 1852 yılı kabul edilmektedir. Sonraları bir dönem orduya katılmaya karar veren yazar, bu isteğini gerçekleştirmiş ve Kafkasya’ya gitmiş orada yaşayan halkın çektiği yoksulları ve acıları yakından inceleme fırsatı bulmuş ve gördüklerini yazdıklarında dile getirmiştir. Belki de o dönemde gördükleri yazarı gerçekçi (realist) bir bakış açısıyla yazmaya iten en önemli sebeplerden birisi olmuştur. Ayrıca, 1860’lı yıllarda yaptığı Fransa gezisinde Victor Hugo’yla tanıştığı ve tarz konusunda tercih ettikleri edebi akımlar farklı olsa bile, ondan çok etkilendiği söylenmektedir. Dünya çapında ün kazanmasında etkili olan ve günümüzde bile en çok okunan eserler arasında yer alan, özgünlüğünü koruyan ‘Savaş ve Barış (1869)’ ile ‘Anna Karenina (1877) isimli iki romanı vardır. Bu iki ünlü eserin ortaya çıkmasında eşinden oldukça büyük yardımlar almıştır.
Hayatının çoğu döneminde gelgitler, ruhsal çöküntü ve buhranlar yaşayan yazar, mutlu bir şekilde devam eden evliliği süresince ortaya çıkardığı bu iki dev eserden sonra tekrar depresif bir yapıya bürünmüştür. Öyle ki çoğu edebiyat tarihçisinin söylemlerine göre Savaş ve Barış’ın popülerliği ve kazandığı başarı arttıkça Tolstoy bir o kadar üzülüp, ağır depresyonlar geçirmiştir. Özel mülkiyet ve din konularında radikal fikirleri öne süren yazar din konusunda yazdıkları yüzünden Ortodoks kilisesi tarafında aforoz edilmiş, mülkiyet konusundaki kararları nedeniyle de ailesiyle arası açılmıştır.
Ayrıca halkı eğitme amacıyla yazılar yazmış olan bir yazarın din, siyaset, devlet ve sosyo kültürel durumlar üzerine de oldukça yazısı bulunmaktadır. Hayatını yaşamı anlamaya ve insanoğlunun acılarını elinden geldiği kadar en aza indirmeye çalışarak geçiren yazar, özellikle Rus köylüsünün yoksulluğuna çok üzülmüş ve hayatının ilerleyen dönemlerinde bütün servetini köylülere dağıtıp onlar gibi yaşamaya başlamıştır. Değiştirdiği hayat şartlarına veya hayatı boyunca değişen tüm duygu ve düşüncelerine karşın değişmeyen tek tutkusu yazmaya karşı olan tutkusudur.
Hayatının son dönemlerinde torunlarıyla zaman geçirmeyi tercih eden yazarın hayatı, bir kış aile içindeki sorunlara kızıp evi terk etmesi ve zatürre olup Astapovo tren istasyonunda ölmesiyle son bulur. Ölümünün üzerinden geçen yüz yılı aşkın süreye rağmen eserleri hala onlarca dilde, binlerce insanla buluşmaktadır. 2009 yılında uygarlık ve sanat tarihine oldukça büyük katkılar yapmış yazarın hayatını anlatan ‘Son İstasyon’ isimli bir film çekilmiştir. Yazar düşündükleri ve yazdıklarıyla insanlık ve sanat tarihinde önemli yer tutan kişilerden bir tanesidir.
Sanırım son olarak oyunumuzun yönetmeni İpek Atagün Gezener’in cümleleriyle sonlandırırsam, oyun incelemesinde pek isabetli bir karar olur.
‘’Anna Karenina’nın uzunca çalışma sürecine başlarken büyükçe yutkundum; heyecanlıydım. Hala heyecanlıyım. Siz bu yazıyı ne zaman okuyorsunuz bilemiyorum ama ben yine bir yerlerde Anna Karenina için heyecanlanmaya devam ediyorum. Çünkü yalnızca sayfa sayısı olarak değil anlamı, ayrıntısı ve gerçekliği ile de ‘’tuğla gibi’’ bir eser Anna Karenina.
Çok çalıştık. Kalabalıktık. Yorulduk. Ama sizden aldığımız güç, hissettirdiğiniz güven, paylaştığınız heyecan bizi hep daha az uyumaya, daha fazla çalışmaya teşvik etti. Dinlenmedik. Dinlenseydik, nerdeyse 1500 sayfa yazan Tolstoy’a haksızlık ederdik. Umarım ki etmedik.’’
OYUN EKİBİ
KOREOGRAF-EĞİTMEN
ASLI GÜNEŞ SÜMER
DEKOR – IŞIK TASARIMI
KEREM ÇETİNEL
KOSTÜM TASARIMI
ESRA SELAH
MÜZİK
EKİN ETİ
DRAMATURG
ONUR ERBİLEN
YÖNETMEN YARDIMCISI
ÖZDEN GÖKÖZ
MAKYAJ TASARIMI VE UYGULAMASI
YEŞİM ARSOY BALTACIOĞLU
ASİSTAN
GÖKHAN KUTUM
KOREOGRAF ASİSTANI
MERT AKSU
SAHNE AMİRİ
KENAN KARA
KONDÜVİT
S. SAFA YETİŞEN
BÜLENT ÜNVER
IŞIK KUMANDA
ONUR ÜNER
SERKAN ÖZDEMİR
SUFLÖZ
ESİN EBERLİKÖSE
DEKOR SORUMLUSU
İRFAN TAMÖZ
AKSESUAR SORUMLUSU
İSA SOYALP
KADIN TERZİ
DUYGU KARADOĞAN
ERKEK TERZİ
CELAL DURSUN
PERUKACI
AYTEKİN KANTAROĞLU
OYUNCULAR
ASLI ARTUK
CENGİZ UZUN
ÖZDEN GÖKÖZ
ŞEVKİ ÇEPA
CANER KADİR GEZENER
MİHRİBAN REZZAN SEYHAN
BARBAROS EFE TÜRKAY
MERT AKSU
İREM ULUSAN
YILDIZ VENEDİK
TUBA ERKAN TAZEBAŞ
B.TAYGA KONAK
BERK BAYKUT
M.ONUR KOCABAŞ
NAZLI ZEREN KUTLUYIL
CANSU ARSLAN
BERKAN GÖRGÜN
BAŞAK GÜLEÇ GÖKALP
PELİN GÜLTEN
ÖZKAN GÜLTEKİN
MİNA ESİN
MELİS KIZILASLAN
GÖKHAN KUTUM
BEGÜMHAN CANBULATOĞLU
R. ORHUN ÖZARAS
BAYRAMCAN TAŞKIRDI
EZGİ ÖZER
KEZİBAN BÖLEK
ALPER AYDOĞAN
BESTE ERDEM
N. DOĞA AMİKLİOĞLU
MERVE NUR ÖNEY
SES
HALİL SEZAİ PARACIKOĞLU
Kaynakça:
https://tr.wikipedia.org/wiki/Anna_Karenina
http://www.bilgiustam.com/lev-nikolayevic-tolstoy-kimdir/
Not: Umarım faydalı olmuştur. Ayrıca eksik gördüğünüz kısımları ya da oyun hakkında başka fikirlerinizi ve bakış açılarınızı yoruma yazarsanız çok memnun olurum.
Tiyatro kardeşliktir. 🙂
Joe Wright ın yönettiği 2012 tarihli filmin aynısı olmuş… vronski ve annanın dansı bile aynıydı
Bahsettiğiniz filmi daha önce duymamıştım. Filme en yakın zamanda bakmayı düşünüyorum. Katkınız, yorumunuz için teşekkürler.
Dekor ve kostümler cok zayıftı. Eseri bilmesek yazarını bilemezdik. Isimler disinda Rusya da gectigine dair hicbir iz yoktu. Cok uğraştım ama oyuna konsantre olamadim. E sırasında olmama rağmen diyaloglar bazen duyulmuyordu. 4/10 verdim.
hiçbir boktan anlamıyorsun belli ki. bu oyununun hakkı 4 puan olamaz. “E” güzel bir sıra, umarım bir daha boşuna meşgul etmezsin. nitekim ne kadar uğraşsan da daha iyisini bulamayacaksın, anna kareninaya muhtaç kalacaksın ki merak etme bu lehine sayılır. ama belki altındağ sahnesindeki oyunlar sana göredir, biraz orada takılmalısın. rusyada geçtiğine dair bir iz olup olmaması bir değerlendirme kriteri değildir, sen bile biliyorsun işte, hem tiyatrodan beklentin neydi ki, şato falan görmeyi mi umuyordun? drama dahilinde bazen farklı ses düzeylerinde konuşmak gerekebiliyor malum, oyuncular her zaman bağıramaz ama oradan duymaman eminim ki kendi hatandır. arkamda salak salak gülen sen miydin yoksa?
Sanat kimin için yapılır ? nasıl yapılır ? Devlet tiyatrolarımız bir eğitim yeri olmalıdır, tiyatroyu sevdirme yoluyla insanlar ve dünya hakkında halkımızın bilinç düzeyini arttırmayı amaçlayan bir uygulama.Bizde çok yaygın olmayan bu sanat dalında insanları derinden etkileyerek oraya bağlı hale getirmek hedef olmalı.Bu da anlaşılır eserler,anlaşılır sahneleme,anlaşılır oyun ile daha olası hale gelir.Salondaki izleyicinin büyük çoğunluğunun bu üç unsuru hissedip özümsemesi ile eser başarılı olur.Biz Tolstoyun eserindeki Rusya yaşamını algıladık mı ? insan ilişkilerini anladık mı ? Anna çocuğuna ,kocasına,varolan yaşamına ne ölçüde bağlıydı ? hangi şiddetteki aşkı için bunları terketti ?YAŞADIĞI İKİLEMLER ?vs vs sorular çoğaltılabilir . Sahnelenen oyunun ; zihnindeki buna benzer soruların tümüne açık ve net cevaplar vermesini bekler seyirci.Elbette bir tiyatro oyunu,kitap,sinema,üslup olarak farklı sunumlardır ama özünde yukarıda belirtmeye çalıştığım esasa uygun olmalıdır.Dünkü oyuna bakınca :Tolstoy ve Anna Karenina’da anlatmak istediği bir tarafa,Tiyatro başka tarafa,Bale beri tarafa karmaşası yaşadım.Son derece olumlu çabalar, muhteşem kostümler,muhteşem danslar hepsi ve hepsi yukarıda yazmaya çalıştığım ana unsur dikkatten kaçınca değersizleşiyor.Üzülerek ifade ettiğim bu düşünceler elbette sadece bir seyirci tepkisi.Keşke batıda olduğu gibi yapımcılar kadar yetkin ve sayıca çok eleştirmenler bizde de olsa da biz de bilir bilmez zırvalamasak.
Gördüğüm kadarıyla 2017’de oynanmış. Tekrar sahne almaları bekleniyor mu? Çok ilgimi çekti mutlaka izlemem gerek.
Can Bey ilerleyen günlerde de gösterimler devam ediyor. http://www.devtiyatro.gov.tr/programlar.html buradan takip edebilirsiniz.