İçindekiler
Vasıf Öngören ve Kitapları
Sanki dünyamızın şimdiki halini anlatan bu masal kitabını, Vasıf Öngören 1977 yılında kızı için yazmıştır. “Masalın Aslı” isimli iki kitaplık serinin ilk kitabıdır. 10 bölüm şeklinde yazdığı masalların ilk altısı bu kitapta, son dördü ise ikinci kitap olan “Karanlıktan Aydınlığa”dadır.
Çok önceden bir kere okumuştum bu kitapları. Nedense aklımın bir köşesinde kalmış bu kitaplar. Özellikle ilk kitap olan Aydınlıktan Karanlığa; arkadaşlıkların, birlikte çalışmanın hırs uğruna nasıl küle dönüştüğünü çocuksu bir dille anlatıyor. Tabi yazarımız çocuklar kitabı okuduğunda anlasın, ders alsın diye böyle yazmış. Ama sakın gençlere ve yetişkinlere hitap etmiyor sanmayın. Böyle içinizi ağrıtıyor, göğsünüzde bir yumru oluşturuyor bu kitap. Çünkü çevremizde bulunan birçok insanlık sorununa değiniyor, incir çekirdeğini doldurmayacak şeyler için biten arkadaşlıklardan, bir daha başlamayacak dostluklardan söz ediyor yazarımız.
Çocuğa yaşamı boyunca hayatını küçük şeylerle doldurup önemli meseleleri sonraya bıraktığında başına ne gelecekleri güzel bir dille anlatıyor. Yarışmanın kötü bir şey olduğunu, birlikte çalışmanın ise ne kadar yüce bir kavram olduğunu dile getiriyor. İşte insanların birlikte ama aslında yalnız yaşadığı dünyamızda, hırsın insanı körelttiğini, bir çocuk için de olsa makam sevdasının hem insanın kendisine hem de daha büyük ölçüde çevresine verdiği zararı anlatıyor.
Masalın Aslına Geçelim
10 çocuk var en başta masalımızda. Hiç kimsenin olmadığı güzel bir diyara geliyor bu 10 çocuk. Biz burada kendi ülkemizi kuracağız, hep birlikte sonsuza dek mutlu yaşayacağız diyorlar. Sonra bir ışık görüyor ve onun peşinde gittiklerinde istedikleri her şeye dönüşebilen bir “cevher” ile karşılaşıyorlar. Acıkıyorlar tabi, cevher yiyeceğe dönüşüyor; üşüyorlar, cevherden ev yapıyorlar. Biz güzel bir ülke kurduk, burada sonsuzu dek mutlu yaşayacağız diyorlar.
Bir gün, 10 küçük çocuk geliyor ülkelerine. Onlar da cevher dönüştürmek istiyor ama yapamıyorlar. Sonra yeni gelenler eskilere “siz farklısınız” diyor. Onlar da “Evet biz farklıyız, biz güçlüyüz” diyorlar. Eskilerden biri kendilerinden sonra gelen 10 küçük çocuğu alarak cevher çıkartıyor. Diğer 9 çocuk bir daha cevher çıkartamıyor ve küçük çocuklarla cevher çıkarana “sen farklısın” diyorlar. O da “Evet ben farklıyım, ben sizden üstünüm” diyor. Böylece başkan oluyor.
Sonra 10’ar kişilik başka çocuklar geliyor ve ilk gelenler evlerinde yokken aç oldukları için her yeri dağıtıyorlar ve bozuyorlar. Sonra başkan suçlu oldukları için zincirletiyor ve onları çalıştırıyor, cevheri onlara çıkarttırıyor. Başkan bir daha cevher çıkartamıyor ve diğer 9 arkadaşı artık farklı değilsin deyip isyan ediyor. Başkan da onları cevher çıkartabilenlerle taşa dönüştürüyor. Böyle böyle devam ediyor olaylar ama ne ders alınıyor olanlardan, ne de akıllanıyor baştaki çocuklar. Hep kendilerine mantıklı gelene inanıyorlar ve olan yine kendilerine oluyor. Ve bazı kötüler de cezasını buluyor. Düzen bir oluyor gibi oluyor, sonra tekrar bozuluyor.
Ayrıca bu kitapta yazar bize;
-Alın teri ile kazanmak,
-Bu çocukta cevher var,
-İnsanların kendilerini başkalarından ayrı görmesi,
-Bazı insanların bazı insanları eğlendirmesi
gibi sözlerin nasıl açığa çıktığını da anlatıyor. Tabi kitap biraz daha çocuk kitabı olduğu için bu gibi ders verici sözleri çocukların öğrenmesi önemli, öğrenmeyen büyüklerin de. Yani bu kitap sadece çocuklar için değil, aynı zamanda çevremizde çocuklar olan biz yetişkinlere de göre.
İşte böyle… İlk kitap bitiyor, yani düzenden düzensizliğe, aydınlıktan karanlığa. Düzen bozuluyor, çocuklar da bunu düzeltmeye çalışacak elbette. Gördüğünüz gibi kitap güzel ama tabii ki devamı var: Karanlıktan Aydınlığa. O da bir dahakine…
Peki güneş batar mı?
Hayır güneş batmaz…
…dünya döner.
Masallar gibi güzel bir sözle bitirelim:
“Var olmak, hissetmek ve görebilmektir. Ancak yaşamak için düşlemek de gereklidir.” -William Shakespeare
İkinci kitabın incelemesi için: https://parlakjurnal.com/karanliktan-aydinliga/