Bilim, genel anlamıyla nedensellik ilişkileri, deney veya gözlem yardımıyla bilgi üretmeyi hedefleyen bir üst insani uğraşıdır. Bilimin asıl amacı; olgu, varsayım, iddia ya da tez gibi bileşenler üzerinden gerçek bilginin sistematik, olabildiğince basit ve pekin biçimde ifade edilmesidir. Bununla birlikte günümüzde bilimle ilgili birçok spekülasyon vardır. Bunlardan ilki bilimin ürettiği bilgiye olan güvenle ilgilidir. Bilimle ilgili en önemli ikinci spekülasyon ise teknoloji ile sıklıkla karıştırılıyor olmasıdır. Her iki tartışma kanadında gerçek bir cevap bulabilmek için bilimin, bilimsel ilerlemenin, bilimsel metodolojinin ve bilim tarihinin doğru şekilde öğrenilmesi gerekir.
İçindekiler
Bilim Nedir?
Bilim sözlük anlamı olarak; evrenin tüm bileşenlerini ya da evren içerisinde gerçekleşen tikel olayları sistematik olarak inceleyen, deneyle gözlemleyen, çeşitli metotlarla gerçek bilgiye ulaşmayı hedefleyen sistematik bilgi üretme aracıdır. Bilimin tarihi ise bundan çok daha fazlasını ifade eder ve birçok kez farklı şekillerde tanımlanmıştır.
Bilimin babası ve ilk kez bilimlerin sınıflandırılmasını sağlayan kişi olarak Aristoteles; bilimi, herhangi bir somut varlığın var olmasındaki nedenselliği bilme olarak tanımlar. Felsefi düzlemde gerçekleşen bu tanım, modern bilim kavrayışından kısmen uzak gibi görünse de temel anlamda benzerlik gösterir.
Keza aradan geçen 20 asırdan sonra modern bilimin en önemli figürlerinden biri olan Russel; bilimi, deney ya da deneyden elde edilen verilerle uslamlama gerçekleştirerek dünyaya ilişkin bilgi bulma çabası olarak tanımlar. Einstein içinse bilim, kaotik nitelikteki tüm ampirik (deneysel) verilerin mantıksal düşünme ile uygunluğunu test etme biçimidir.
Bilim Ne Değildir?
Günümüzde birçok insani uğraşıyla karıştırılan bilim, diğer üst uğraşılardan ve inanç temelli varsayımlardan oldukça farklıdır. Bilim bir sanat değildir. Sanat duygulara ve sembollere odaklanarak yaratıcılık ortaya koyar. Bilimin ise böyle bir hedefi yoktur ve çoğunlukla deneye tabii olarak ilerler. Bilim; felsefe, inanç sistemi, ideoloji ya da teknoloji de değildir.
Son dönemde bilim ve teknolojinin sıklıkla birlikte anılıyor olması, bu iki uğraşının birbirleri arasında kurduğu sebep-sonuç ilişkisinden kaynaklanır. Teknoloji, var olan bilimsel ilerleme doğrultusunda elde edilen sonuçların insan yaşamına fayda sağlaması amacıyla gerçekleştirilen çalışmalar bütününü ifade eder.
Bilim ise tamamen deneyler ve gözlemler üzerinden bilgi üretmeyi hedefler. Örneklendirmek gerekirse yapay zeka üzerinde yapılan çalışmalar bilimsel niteliktedir. Yapay zekanın akıllı telefonlarda ya da diğer akıllı cihazlarda kullanılması ise teknoloji olarak tanımlanabilir. Aynı durum otomobiller için de geçerlidir. Otomobilin çalışmasını sağlayan motoru geliştirmek, bilimin işidir. Bunun bir araca dönüşmesi ise teknolojik ilerleme ile ilintilidir.
Kime Bilim İnsanı Denir?
Bilimle ilgili ortaya atılan en önemli spekülasyonlardan biri de kime bilim insanı denilmesi gerektiğine yöneliktir. Genel anlamıyla bilim insanı, bilimin etik prensiplerini gözeterek gerçek ve deneye tabii olan bilgiyi üretmeyi hedefleyen kişilerdir. Bilim insanları, objektif ve her türden gelişmeye karşı açık fikirli olmalıdır.
Bununla birlikte bilimin ne olduğu konusu da yine bilim insanının kimliğiyle ilgilidir. Astroloji bir bilim değildir. Dolayısıyla astrolojiyle ilgilenenlerin bilim insanı olduğunu varsaymak, doğru bir hipotez olmayacaktır. Aynı durum, diğer sahte bilim olarak adlandırılan ve bilim gibi görünmesine karşın bilimsel bilgi üretmeyen uğraşılar için de geçerlidir.
Bilim Nasıl Bilgi Üretir?
Bilimsel bilgi; deneye, gözleme ya da mantıksal uslamlamalarla gerçekleştirilen akıl yürütmelere dayanmalıdır. Aksi durumda üretilen bilgi, gerçeklikten uzak veya deneyle örtüşmeyen türden veri olarak kabul edilir. İnançtan farklı olarak bilim, kesin ve deneyle test edilebilen bilginin peşinden koşar. Burada inanç, sadece dini ya da yaratılışla ilgili varsayımları içermez.
Bir bilgi spekülasyonu olarak inanç, bilimsel bilginin elde edilme yöntemlerinden farklı olarak ortaya konulan her türden veriyi ifade eder. Bilimsel bilginin üretimi sürecinde teorik ya da deneye tabii veriler kullanılabilir. Dolayısıyla bilim yapma edimini genel anlamıyla teorik bilim ve pratik bilim olarak iki farklı şemsiye altında ifade etmek mümkündür.
Teorik bilim; teoriler, varsayımlar, iddialara ya da paradigma üzerinden gerçek ve deneysel olarak test edilebilir bilgiye ulaşma biçimidir. Pratik bilim ise temel olarak deneyden yola çıkarak gerçekliğe ulaşmayı hedefler. Teorik ya da pratik fark etmeksizin bilim, daima gerçek olan ve fiziksel dünyada test edilerek onaylanabilen bilgileri üretmeyi merkeze alır.
Bilime Güvenilmeli midir?
Modern insanın en temel problemi, şüphesiz ki güvendir. Teknoloji ve bilimsel ilerlemeyle birlikte yaşamı şekillenen modern insanın neye ve nasıl güveneceği daima merak konusu olmuştur. Bununla birlikte bilim, her zaman doğru ve gerçek olanı hedefler. Bu hedef, farklı yöntemler ya da metodolojiler kullanılarak desteklenir. Aynı zamanda bilimler, çeşitli amaçlar doğrultusunda binlerce sınıfa ayrılarak ilerler.
Aradığımız bir çeşit güven ilişkisiyse, neye güveneceğimizi bilmek için alternatifler arasından tercihte bulunmamız gerekir. Bilim, bugün ürettiği bilgiyle insan yaşamına değer katan ve dünyayı anlama konusunda en önemli verileri sunan bir çeşit bilgi kaynağıdır. Dolayısıyla bilimsel bilgiye güvenmek, yaşama ve dünyaya ilişkin birçok sorumuzun cevabına ulaşma konusunda tetikleyici olacaktır.
Bilimsel Bilginin Gerçekliği Üzerine
Tüm bunlara karşı bilimsel bilginin gerçekliği, tam olarak kesinlik içermez. Yani bilimsel bilgi, gerçek anlamıyla kesin ya da pekin bilgi olarak tanımlanamaz. Pratik yaşamda bilimsel bilginin ürettiği paradigmaların karşılık buluyor olması, bu verilerin her zaman ve aynı şart altında aynı sonuçla vuku bulacağını göstermez.
Yerçekimi kuvveti, bir kâğıdın yanması gibi her türden pratik bilimsel bilgi insan yaşamı için her gün yeniden ortaya atılan bir varsayımdan ibarettir. Çoğunlukla ateşe temas eden kâğıdın yanmadığı bir durumu gözlemleyemeyiz. Bununla birlikte oksijenin bulunmadığı bir ortamda kâğıt, ateşle temas kurmasına karşın yanmayacaktır.
Biz insan olarak bilimsel bilginin gerçekliği kavrayışıyla her günü, tüm deneyimlerden elde ettiğimiz bilgiler aynı şekilde sonuç verecekmiş gibi yaşarız. Oysa bilimsel bilgi, belli şartlar ve kanunlarla ifade edilen varsayımları da içerir. Bu durum, bilimsel bilgiye güvenilmemesi gerektiği sonucunu çıkarmaz. Her şart altında insani ilerlemenin anahtarı, bilimin işaret ettikleriyle ilişkilidir.