Dünya ekonomisinin dönüm noktaları, farklı ülkelerde farklı sonuçlar oluştursa da temel olarak ortaya çıkan iktisadi trendlerin global ölçekteki etkilerini anlamak açısından son derece değerlidir. Çok büyük oranda ülkemizde de ekonomik krizler, dalgalanmalar ya da bozulmalar yerel bazda düşünülür. Oysa ülkemizde yaşanan ekonomik sorunların sadece küçük bir bölümü lokal etkiye sahiptir. Birçok ekonomik sorun, temel olarak dünya ekonomisinde yaşanan çalkantıların Türkiye özelinde hissedilmesidir.
Bazı dönemlerde bu tarz krizlere karşı alınan önlemler, ekonomik sorunların etkisinin halk ve devlet nezdinde hissedilmesini engellemiştir. Bazı dönemler ise alınmayan tedbirler ve ekonominin hazırlıksız yakalanması gibi olumsuzluklar, ülkemizde de global ölçekte trend haline dönüşen ekonomik krizlerin oldukça güçlü bir şekilde hissedilmesine sebep olmuştur. Tüm bunlara ek olarak dünya ekonomisinin dönüm noktaları, sadece ekonomik çalkantı ve krizlerden ibaret değildir. Birçok özel dönemeç, yeni ekonomik alanların açılmasına ve dünya ticaretinin genişleyerek büyümesine sebep olmuştur.
İçindekiler
Kadim Ticaretin Omurgası: İpek Yolu
Dünya ekonomisinin dönüm noktaları denildiğinde şüphesiz kadim dünya özelinde ilk akla gelen İpek Yolunun bir ticaret güzergahı olarak kullanılmasıdır. Tarihi İpek Yolu, M.Ö. 130 ile 1453 yılları arasında tam 15 yüzyıl boyunca aktif şekilde dünya ticaretinin en önemli güzergahı olmuştur. Doğu Asya’da Çin’den başlayan bu kadim yolun güzergahında Anadolu’da bulunmaktadır.
Anadolu üzerinden Avrupa ile buluşan İpek Yolu, sadece ticaretle uğraşanların değil gezginlerin ve hatta ozanların da güzergahları arasında yer almıştır. İpek Yolu’nun bir kolu da Mezopotamya sınırları üzerinden Arap coğrafyasına kadar uzanır. Bilinin dünyayı enlemesine kesen bu yol daha çok, dönemin en önemli ticaret ürünlerinden olan ipeğin ve baharatın taşınmasında kullanılmıştır.
Amerika Kıtasının Keşfi
Amerika kıtasının keşfi, dünya ticareti ve ekonomisi açısından bir başka dönüm noktasıdır. Etkiler günümüzde dahi global ölçekte hissedilen bu keşif. 15. yüzyılın son çeyreğinde başlamıştır. Christopher Columbus tarafından 1492 yılında Uzakdoğu’nun keşfi amacıyla başlatılan çalışmalar sonucunda Amerika kıtası keşfedilmiş ve bu tarihten itibaren kıtada Avrupa kolonizasyonu baş göstermiştir.
Özellikle Avrupalı bazı devletlerin kıtada hüküm süren Aztek ve Maya İmparatorlukları üzerine gerçekleştirdiği istilalar, beraberinde devasa bir ekonomik zenginliği de getirmiştir. Hatta öyle ki kadim Amerika ırklarının elde ettiği altın ve gümüş rezervlerinin Avrupa’ya taşınması sonucunda yerel bazlı devasa hiperenflasyonlar ortaya çıkmış, altın fiyatları düşerken değerlerin fiyatları ciddi boyutlarda artmıştır. Amerika kıtasının keşfi, Avrupa ekonomisinin bir düzleme girerek büyümesi açısından da hayati bir önem arz eder.
Sanayi Devrimi
Dünya ekonomisinin dönüm noktaları; sadece yeni ticaret yollarının çizilmesi, kültürlerin birbirleriyle kurduğu etkileşim ya da yeni coğrafi keşiflerin yapılması ile ilişkili değildir. Özellikle Sanayi Devrimi gibi örnekler incelendiğinde teknolojik ve bilimsel gelişmelerin dünya ekonomisi üzerindeki etkileri de açık bir şekilde gözlemlenebilir. Sanayi Devrimi, ekonomik etkileri açısından düşünüldüğünde tüm dünya genelinde çok ciddi bir hareketliliğin başlatıcısı olmuştur.
Öyle ki bu devrime ayak uyduramayan büyük imparatorluk çöküş dönemine girmiş, Sanayi Devriminin başladığı Avrupa ise yüksek standartta refaha ulaşmak için zemin hazırlamıştır. Ayrıca Sanayi Devrimi, teknolojik ilerlemelerin ve bilim tarafından üretilen bilginin önemini de büyük ölçüde artırmıştır. Özellikle buhar motorlu trenlerin icat edilmesi ile birlikte devrimin etkileri iyiden iyiye tüm dünya genelinde hissedilmeye başlanmıştır.
Büyük Buhran
Tüm dünya I. Dünya Savaşından kalan izleri atmaya çalışırken ortaya çıkan devasa bir ekonomik kriz, sonuçları bakımından global ölçekte felaketlere neden oldu. Büyük Buhran olarak adlandırılan ve 1929 yılında başlayarak tüm Avrupa’yı, Amerika’yı etkisi altına alan bu ekonomik kriz, 1930’lu yıllar boyunca devam etmiştir. Her ne kadar Kuzey Amerika merkezli olarak başlasa da bu devasa ekonomik çöküntü, tüm dünyada ilerleyen yıllarda ders alınacak ciddi olumsuzlukların yaşanmasına neden olmuştur.
Büyük Buhrandan özellikle kırsal bölgelerde yaşayan çiftçiler yıkıcı bir şekilde etkilenmiş, tarım mahsullerinin fiyatlarında yaşanan %40’ları bulan düşüşler, kırsal kesimde yaşayanların hayatlarını ciddi düzeyde etkilemiştir. Büyük Buhranın patlak vermesine ilişkin ekonomist görüşlerinin bir bölümü bu krizin Amerikan Borasısın çöküşü ile ilişkili olduğu yönündedir. Fakat tüm dünyada bu tarz bir krizin ortaya çıkmasına uygun bir ortamın bulunması, devletlerin herhangi bir önlem almaması ve henüz yeni atlatılan dünya savaşı nedeniyle Büyük Buhranın etkileri oldukça acı sonuçlar doğurmuştur.
II. Dünya Savaşı ve Sonrasında Ekonomik Gelişmeler
Dünya ekonomisinin dönüm noktaları, 20. yüzyılda birçok duraktan geçti. Modern ekonominin inşa sürecinde önemli mihenk taşlarından olan II. Dünya Savaşı, sonuçları itibariyle dünya devletlerinin tek bir çatı altında birleşme konusunda irade göstermesini de getirdi. Ülkelerin savaşın acı etkisi nedeniyle yaptıkları iş birlikleri, zamanla dünya ekonomisinin temellerini oluşturdu. Ayrıca bu dönemde başlayan Rusya ve ABD arasındaki Soğuk Savaş, bilimsel ve teknolojik gelişmeleri de tetikledi.
1973 Petrol Krizi
Günümüzde ABD, sahip olduğu petrol ve diğer enerji kaynaklarıyla dış dünyaya fazlasıyla bağımlı değildir. Bununla birlikte 1970’li yıllarda da dünyanın ekonomik anlamda süper gücü olarak kabul edilen ABD, enerji açısından bağımlı durumdaydı. 1973 yılında dünya enerji ihtiyacının çok büyük bir bölümünü karşılayan petrol üreticisi Arap ülkeleri, petrol satışlarını durdurdu. Enerjinin kesilmesi ise çok büyük ekonomik krizlerin ortaya çıkmasına neden oldu.
2008-2012 Küresel Ekonomik Kriz
2000’li yılların başından itibaren dünyada ticaretin hızlı hareket etmesini ve küreselleşmenin öngörülen hedefler doğrultusunda devam etmesini isteyen ABD, FED aracılığıyla tüm dünyada Dolar fiyatlarını düşürdü. Doların fazla değerli olmasının ABD ekonomisi açısından iyi bir gelişme olmadığını düşünen FED, ABD Dolarının tüm dünyada dolaşıma girmesini istedi. Küreselleşme ve FED’in aldığı bu kararlar, eş zamanlı olarak ABD’deki taşınmaz mal fiyatlarının artmasıyla birlikte büyük bir ekonomik krize neden oldu.
2008 ile 2012 yılları arasında devam ettiği düşünülen bu kriz, dünya ekonomisinin dönüm noktaları arasına girdi. Bu kriz sonucunda; ABD’de ekonomik büyüme iki çeyrek boyunca negatif göründü, İzlanda’da 3 büyük banka battı, Avrupa’nın bazı ülkelerinde enflasyon %15 seviyelerine kadar yükseldi ve İngiltere’de taşınmaz mal fiyatları, tıpkı ABD’de olduğu gibi oldukça yüksek seviyelere ulaştı.