Ve Fransız ihtilali, insanlığa özgürlüklerin kapısını açan devrim!? Öyle mi gerçekten yoksa şeytanın da mı gözü açıldı bizimle birlikte.
Şöyle ki monarşi, oligarşi vb yönetim anlayışlarında insanlar özgür olmadıklarının bilincine varabiliyorlardı fakat bunun değişmesi ile soyluların aklına yeni bir şey geldi. Onların istedikleri özgür olmak mı yoksa olduklarını sanmak mı? Sanırsam sanmaları onları tatmin etmek için onlar adına yeterli. Öyleyse bunu yapmaktan geri durmayalım. Eskiden tahtalardan yönettiğimiz ama akıllarına yön vermediğimiz insanların şimdi de zihinlerindeki tahtlarımıza oturalım. Onlar biz istedik, biz düşündük, biz hissettik, biz istedik ve yaptık sansınlar ama herşeyin aslında bizim dileyip, isteklerimizden öteye geçtiğini anlamasınlar. Bizim de işimize gelir. Bir sorun olduğunda artık kellesi alınacaklar biz olmayacağız.
Hayali bir konuşma ama düşünülmemiş olması imkansız.
Bize özgürlük fikrini kazandıran ne kadar çok şey varsa yanında büyük bir tehlike ile geldi. Algılarımızın yönlendirilmesi ve hayali bir özgürlük içinde bize sunulan tatlı matrixlerde mahkumiyet. Ve artık kimse özgürlüğü sorgulamıyor, kazanan kim o zaman?
Mefisto hep bir adım ötesini görüyor. Zavallı Faust ise anlık duygularının cazibesine kapılmış ve geleceğini kaybetmek üzere. Yeni dünyada özgürlük için…
Ne pahasına vazgeçtik her şeyden. Bir rüyada yaşamak için, niye çünkü tatlıydı ve kolaydı. Ama varlığımız için direnmek ise bir o kadar zor ve acı.
-Uyanmak vaktidir artık tatlı rüyalardan
Kucak açmak asıl kendimize herşeyimiz ile
Acıtsa da gözlerimizi ışığa açmak yeniden
Gerçeğe duyulan hasret yoksa dinmeyecek yüreğimizden
Konuk Yazar: Enes Çelikmakas