HAARP teknolojisi, özellikle 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından tekrardan gündeme geldi. Birçok komplo teorisyenine göre ülkemizde olan depremleri, ABD tarafından geliştirilen bir proje olan HAARP tetikliyor. Üzerinde hayli spekülasyon olan bu konu hakkında uzman görüşleri herhangi bir teknolojinin yapay deprem tetiklemesinin mümkün olmadığı yönünde olsa da birçokları için HAARP tehlike saçan bir proje konumunda. Peki ama HAARP deprem dalgaları yaratabilir mi? Yapay depremler mümkün mü?
İçindekiler
HAARP Teknolojisi Nedir?
HAARP teknolojisi, ABD tarafından askeri ve teknolojik gelişim amacıyla geliştirilen bir projedir. “High-Frequency Active Auroral Research Program” yani; Yüksek-Frekans Aktif Auroral Araştırma Programı olarak tanımlanan bu sistem, Alaska yakınlarında devasa bir alan üzerinde geliştirilmeye başlandı. İlk kez 1993 yılında temelleri atılan projenin faaliyetleri 2014 yılında sonlandırıldı.
Faaliyetlerin sonlandırılmasından bir yıl sonra 2015 yılında Alaska Üniversitesi’ne devredilen HAARP projesi, günümüzde bilim insanlarına açıktır. Bununla birlikte HAARP teknolojisi ile ilgili spekülasyonlar, sadece son dönemde yaşanan depremlere dayanmıyor. Çok uzun süredir ABD tarafından geliştirilen bu teknolojinin kitlesel ölümlere sebebiyet verebilecek etki gücüne sahip olduğu düşünülmektedir.
Bu durumun en temel sebebi ise komplo teorilerinin günümüzde yaygın olarak kabul edilme eğilimi ile hızla yayılmalarıdır. Birçok spekülasyona konu olan HAARP projesinin hedefi, atmosferin iyonosfer olarak adlandırılan bölümünü belli ve kısa bir süreliğine uyarmak ve uyarı sonucunda olası değişimleri tespit etmektir.
HAARP projesinin ilk hedefi, “IRI” adı verilen Ionospheric Reaserch Instrument (İyonosferik Araştırma Aygıtı) geliştirmektedir. Projenin ilk aşamasında bu hedefe ulaşılmıştır. Geliştirilen IRI cihazı, uzunluğu 22 metre olan 180 adet anteni ile iyonosfere uyarılar göndermeye başlamıştır. Projenin diğer hedeflerine de ulaşması ve buna bağlı olarak iyonosferden gelen değişimlerin yeteri kadar incelenmesi ile birlikte HAARP sistemi işlevini tamamlamıştır.
Fakat buna karşın günümüzde hala yapay depremlerin mümkün olacağına dair ciddi düzeyde düşünsel eğilimler bulunduğunu söylemek mümkündür. Peki ama HAARP teknolojisinden bağımsız olarak, günümüzdeki bilimsel gelişmelerle yapay depremler üretmek ya da doğal afetleri tetiklemek mümkün mü?
Yapay Depremler Mümkün mü?
HAARP teknolojisi ya da bu teknolojiden bağımsız olarak herhangi bir şekilde depremin tetiklenmesinin mümkünlüğünü anlamak için öncelikli olarak depremlerin nasıl meydana geldiğinin bilinmesi gerekir. Yer kabuğu, birçok farklı katmandan oluşur ve bu katmanların bazılarında çeşitli boyutlarda hareket ve faaliyetler devam etmektedir.
Yer kabuğunun en üst katmanı olarak bilinen katmanda fay hattı olarak tanımlanan ve faal durumda kütleler vardır. Fay hatları, yer kabuğunun üst bölümünü oluşturan devasa kayaların bindirdiği yükle birlikte sıkışması veya gerilmesi ile ürettiği yüksek basınçla meydana gelir. Bu basınç kırılma noktalarında enerjiye dönüşür ve deprem dediğimiz doğal afetler gerçekleşir.
Bununla birlikte depremler oluşum nedenlerine ve hareketlerine bağlı olarak genel anlamda 3 şekilde kategorize edilir. “Normal faylar”, “Ters fayalar” ve “Doğrultu atımlı fayalar” şeklinde depremlerin sınıflandırıldığını söylemek mümkündür. Bu deprem türlerinin her birinin etkileri ve yıkıcılık oranları farklıdır.
Tüm bu deprem türleri, çok yüksek düzeyde enerji ve stres birikimi sonucunda oluşur ve doğal deprem olarak adlandırılır. Yapay depremler ise çoğunlukla yıkıcı gücü oldukça düşük, fakat yerkabuğunu tetikleme potansiyeline sahip olan ve nedenleri insan müdahalesine dayanan sismolojik faaliyetlerdir.
Tektonik plakaların çeşitli şekillerde hareket etmesi sonucunda oluşan doğal depremlerin yanı sıra yerkabuğunun üst bölümünü etkileyecek yapay deprem dalgaları oluşturmak da mümkündür. Fakat bunun kontrollü ve belli bir noktayı hedef alacak şekilde planlanması, organize edilmesi ve yönetilmesi büyük oranda olası değildir.
Yapay depremler, inşa edilen devasa yapıların ya da toprağın alt kısmında yapılan çeşitli madencilik uygulamalarının sonucunda oluşur. Petrol arama faaliyetleri, kömür ya da maden çıkarma amacıyla toprağın derinden kazılması, inşa edilen devasa barajlar ya da devasa köprüler yapay depremleri tetikleyebilir.
Yapay Depremlere Örnekler
Yapay depremlere verilebilecek en güzel örnek 12 Mayıs 2008 tarihinde Çin’in Siçuan bölgesinde meydana gelen 7,9 şiddetindeki depremdir. Bu deprem yaklaşık olarak 3000 atom bombası gücünde etki yaratmıştır. Aynı zamanda depremin ortaya çıkardığı enerji 50.000 ton dinamite eşit düzeydedir. 2 dakika süren ve yerkürenin 19 km altında gerçekleşen bu depremden 12 devlet etkilenmiş, 69.227 kişi yaşamını yitirmiştir.
Şiçuan depremi olarak literatüre kaydedilen Çin’deki bu depremin temel sebebi ise bölgede yerküreye yoğun olarak yapılan müdahalelerdir. Bölgede inşa edilen devasa barajların depremi tetiklediği düşünülmektedir. 7,9 şiddetindeki ilk depremin ardından birçok artçı sarsıntı da hissedilmiştir.
Doğal Afetler Teknoloji Gücü ile Tetiklenebilir mi?
Çin’in Siçuan bölgesinde meydana gelen 7,9 şiddetindeki deprem yapay depremlere güzel bir örnektir. Fakat anlaşılacağı üzere bu yer hareketini tetikleyen durum, teknolojik bir gelişme ya da herhangi bir türden tetikleme mekanizması ile kontrollü bir şekilde deprem oluşturulması değildir. Siçuan depremi daha çok insanın yerkabuğuna yoğun biçimde müdahalesi ile meydana gelmiştir.
Dolayısıyla doğal afetlerin kontrollü bir şekilde herhangi bir teknoloji ile tetiklenebileceğini söylemek mümkün değildir. Günümüzde insanlığın sahip olduğu teknoloji, bu tarzdan bir yer faaliyetini tetiklemeyi sağlayacak nitelikte değildir. HAARP teknolojisi özelinde ise deprem gibi sismolojik faaliyetlerin tetiklenebilmesi belli bir düzeyde tartışılabilir.
HAARP, iyonosfere gönderdiği sinyaller ile yerküre üzerinde çeşitli boyutlarda deprem oluşumuna sebebiyet verebilir. Fakat depremler gönderilen sinyallerin etki alanlarının oldukça geniş büyüklükte olması nedeniyle, neredeyse hissedilemez düzeydedir. Yerküreden iyonosfere, oradan da tekrar yerküreye uzanan sinyaller, tüm bu yolculukları boyunca oldukça büyük ölçüde güç kaybeder. Dolayısıyla HAARP teknolojisi, komple teorilerine konu olduğu ölçüde büyük şiddette depremler üretemez.