Herkesten Biriyim (Hafif Hafif Esen Rüzgar)

1

Kıyıdaki banktayım. Hafif hafif esen rüzgârın uğultusu, dalgaların hafif hafif karaya çarpış sesiyle kendimi tüm o insan karmaşasından soyutlamış, korkularımdan kaçmış ve korkularımla yüzleşmek için kendimi görünmez bir fanusun içine hapsetmiş durumdayım.

Bir yalanı yaşıyorum. En başından beri yalanlarla bezeli o hayatlardan birinin tam ortasında duruyorum. Dilime dolanmadan yalan söylemenin, güvenden dem vurup ikinci, üçüncü, beşinci ya da belki onuncu yüzümü gösterebilmenin haklı(!) gururunu yaşıyorum.

Kimim ben? Hangi insanın gördüğü hangi insanım? Tüm o yanlışların içinde kendi doğrularımı kaybetmişken başkalarının doğrularını isteyecek kadar ne zaman bencil oldum? Ya da belki hep bencildim…

Rüzgâr kulaklarımda usul usul uğulduyor. Dalgalar benim için biraz daha sert çarpıyor. Doğa da içimdeki hesaplaşmanın farkında. Sadece bana değil herkese kızgın aslında. Genel olarak insan olmamızdan şikâyetçi belki. Güçsüzü acımadan ezişimizden, dili olmayan canlıları katledişimizden, aslında fıtratımıza verilen insan olamayışımızdan, doğadan kopuşumuzdan ve her kopuşla beraber sanki yetmezmiş gibi farklı kopuşlara, kayboluş ve hatta yok oluşlara şikâyetçi…

İnsanoğlunun çiğ süt emişindendir belki de kendini en gelişmiş zannedip tam gelişmemesi… Yarım yamalak, düzeni yıkmaktan başka bir algısı olmayan, zihni daha derinlere basmayan, sığ bir canlı olmak… Peki ya gurur dediğimiz kavram insan kendine aynada baktıkça kaç kez kırılıyor? Ya da asıl soru birçok konuda yozlaşma sağladığımız için bu konuyu da –mış gibi yapıp aslında gurursuz yaşayışımızdan kaynaklanan bir sorun haline mi getirdik? Belki de en başından beri gurur diye uydurduğumuz saçma bir kelime vardır? Onun için yaşadığını söyleyen pek çok insan da yaşa-mış gibi yapıyordur aslında.

Deniz iyice köpürdü. Dalgalar tüm ikiyüzlüleri içine aldı alacak. Birazdan belki de mavi denizi akan tüm masum “canlıların” adına kırmızıya boyayacak. Döktüğünüz kanlara yeter deyip tüm sessizliğini bozacak.

Korkuyorum yavaş yavaş. Usulca… Bazen denizin karaya çarpış sesinden, bazen de tanışacağım yeni yüzlerden. Denizin kin kusmasında… “Sessizliğinizi siz bozmuyorsanız biz bozarız” demesinden…

Cam fanusumun içindeyim. İçeriden gördüklerim korkunç, dışarı çıkınca ben de onlardan biriyim. Denizin tüm kinini hak etmiş birçok kişiden sadece biriyim…

Sonbaharın başında doğmuş ve Laz kızı olmamın getirisidir belki; aslında hafif bulutlu, yeri geldiğinde fırtınalar koparan atmosferim. Yazılarıma oranla içim umut dolu, daha mutluyum. Mavi ve tonlarını ne kadar özgürse o kadar severim. Kendi hikayesini yazmaya çalışan o herkesten biri de benim.

1 Comment

Yorum bırakın

Your email address will not be published.

Edebiyat Kategorisinde Son Yazılar

Sevgi Eken Sevgi Biçe

Saçıma ak düştü bu sene, İlk tanenin havaya düşmesi gibi; Hiç olacak olanın üstüne. Hissettim o

Şapșik

En beklenmedik anda, nameler getirdi güvercinler. Bilmiyorum nasıl vardım yanına, başım kollarımın arasında. Bakışınca gözlerinle, düşüncelerim

Kardan Adam

Güneşin ilk ışıkları henüz yeni yeni karların üzerine vuruyordu. Sabah koşusunu yapmak için evinden hızlı adımlarla

Aynaya Bakınca -1

Saat hayli geç olmuştu ama aksi gibi canı çay çekiyordu. Çayı içtikten sonra gece uyuyamamak vardı