İspanya’nın önemli filozoflarından Ortega y Gasset’in derslerinden derlenen ve eleştiriyle başlayan felsefe kitabı “İnsan ve Herkes”. Eleştiriyle başlayan derken şunu demek istiyorum: Descartes, Sokrates, Husserl gibi tanıdık filozofların toplumun temeliyle yeteri kadar ilgilenmediklerini düşünüyor. Ve bu konuyu her yönüyle bu kitabında açıklıyor. Ben de elimden geldiği kadar kitaptan cümlelerle anlatmaya çalışacağım.
“Toplumbilim kitapları toplumsal diye neye dendiği, toplumun ne olduğu konusunda insana hiçbir şey söylemiyorlar.” Toplumun ne olduğunu açıklamaya çalıştığı bu kitapta konuya insanla başlıyor. İnsanın düşünme yeteneğinden yola çıkıyor. Ve tam bu noktada Descartes’ın iddia ettiği üzere insanın “düşünen şey” anlamına gelmesine karşı çıkıyor: “İnsanın yazgısı her şeyden önce eylemdir. Düşünmek için yaşıyor değiliz, düşünmemiz yaşamayı başarabilmek içindir. İnsan düşünceyi eyleme sokabileceğinden asla emin değildir. İnsan olmak demek, insan olmamak tehlikesine açık bulunmak demektir.” Ve bu konuda şu paragrafı da paylaşmadan geçemeyeceğim:
“Kültür sofuluğunun getirdiği zihinci saptırmanın en vahim yanı bu da değil; insana kültürü, iç dünyasına dalmayı, düşünceyi yaşamına eklemesi gereken bir şirinlik ya da değerli bir süs gibi sunması; sanki şimdi bunlar yaşamın dışından şeylermiş gibi, sanki kültürsüz ve düşünmeden yaşamak diye bir şey varmış gibi, sanki insan benliğine dalmadan yaşayabilirmiş gibi.”
Ben’in kökten yalnızlığını kanıtlayacak şekilde açıkladıktan sonra öteki’ni anlatmaya başlıyor. “Öteki’nin buradası benimkiyle aynı değildir. Bizim buradalarımız birbirlerini dışlar, birbirlerinden ayrıdırlar, bu yüzden dünya onun gözüne benimkinden her zaman farklı bir perspektiften görünür. Alın bir kökten yalnızlık nedeni daha.”
Zamanla bazı ötekiler’i tanımaya başlarız. Ve diğer ötekilerden daha yakın olur ben için. İşte o zaman o öteki, “sen” olur. “Sen öyle nedensizce bir insan değildir, eşsiz, başkalarıyla karıştırılamayan bir insandır… Senler dünyasında, senler sayesinde, benim olduğum şey, kendi ben’im gözümde biçimlenir.”
Ben’den, sen’den, öteki’nden, gelenek ve görenek’ten çeşitli şekillerde ve defalarca bahsedilen bu kitabın felsefeyle ilgilenenler için felsefenin temelini oluşturmak adına önemli olduğunu düşünüyorum. Ancak felsefeyle ilgilenmeyenler için zorlayıcı olabilir. Şahsen ben bir sayfayı okuyup farkında olmadan birkaç dakika boş duvara baktığımı biliyorum.
Herkesin aslında hiç kimse olduğunu kanıtlayan Ortega y Gasset şu soruyu soruyor kendine: “En ileri aristokrasi durumunda bile, bir insan hiçbir zaman devlet olmamıştır. Olsa olsa devletin belli bir işlevini yürüten adam olur. İyi de, öyleyse buyruk veren ve kaldırımdan kaldırıma geçmemi engelleyen o devlet kimdir?” Sorunun cevabını kitabı okumak isteyenlere bırakalım. İyi okumalar 🙂