Kalimba Güney Afrika coğrafyasında doğmuş eski bir enstrümandır. Bir çok farklı isimle de anılmıştır (Baş Parmak piyanosu, Mbira, Mbila, Nyunga vb). Ancak dünya çapında kabul gören isim “kalimba” olmuştur. Bu enstrüman sınıflandırılırken tuşlu müzik aletleri arasında yerini almıştır.
Bu küçük enstrüman ehil bir elde olduğunda ses ile terapi seanslarında dahi yerini alıyor. Anksiyete, panik bozukluk, depresyon, uyku patolojileri gibi hastalıkların tedavisinde yararlı olduğu yüzyıllar süren tecrübeler ile gösterilmiş.
Yapısından da detaylar vermek gerekirse, oldukça özel ağaç cinslerinden elde edilen ana gövde parçasına sahip bu enstrümanda metal ve benzeri levhalar bulunur. Bu levhalar ses üreten parçalardır ve kalimbanın baş kısmına özel araçlar ile sabitlenmektedir. Farklı ölçü ve ayarlarda sabitlenen bu metal levhalar ile farklı tını ve nota özelliklerine kavuşmaktadır. Kalimba akort edilirken de bu levhalar sabitlendiği yerden akort çekici ile hareket ettirilir. Yerel bir enstrüman olduğu için levhaların hammaddesi başta olmak üzere levhaların sayıları ve türleri değişkenlik gösterebilmektedir.
Kalimbanın sesi duyulduğu ilk andan itibaren rahatlatıcı bir his uyandırıyor. Kalimba ile kompleks klasik eserler icra etmek tabiki mümkün değil ancak basit seviyedeki parçaların icrası için gayet güzel bir enstrüman.
Kalimbanın en ilginç yönlerinden biri, tüm notaların soldan sağa doğru yükseldiği bir piyano, standart bir müzik aleti gibi olmamasıdır. Kalimba, enstrümanın merkezinden sahaya alternatif olarak artıyor.
Bir kullanıcı basitçe sağ veya sol başparmak yardımıyla metal dişlere basarak bir nota çalabilir. Her metal çatalın notaları gösteren belirli bir numarası vardır. Ahşap kutu rezonans prensibiyle ses üretir.
Kalimba’nın maddi olarak da yüksek bir fiyatının olmaması bu enstrümanı bizler için denenebilir kılıyor. Ben yine de daha önceden bir enstruman deneyimi olmadan kalimba ile kendi kendine uğraşmayı doğru bulmuyorum. Çünkü bu durum müzikten keyif almamızın önüne geçip bizi ezberci bir yaklaşıma sürükleyebilir. Bu yüzden en azından temel bir müzik eğitiminin ardından çok daha keyifli olabilir.
Biraz da kalimbanın ses terapisindeki yerinden söz edelim ama önce ses terapisinin ne olduğundan kısaca bahsedelim. Ses terapisinin binlerce yıl öncesine, mistik enstrümanların tedavi amaçlı kullanıldığı zamanlara kadar uzanır. Ses titreşimlerden ibarettir ve bildiğimiz gibi titreyen atomlar yaşamın merkezidir. Enstrümanına göre, yayılan titreşimler ile hücre seviyesinde etkilenebiliriz. Belli başlı enstrümanlarsa “Beta Beyin Dalgası Kalıpları” (bu beyin dalgaları konsantrasyon, endişe, “kaç ya da savaş” tepkisi ilke ilişkilidir) diye bildiğimiz durumdan “Alfa”,”Teta” ve hatta “Delta” beyin dalgalarına getirir. “Alfa” rahatlama, “Teta” meditasyon ve “Delta” da trans hali durumlar ile ilişkilidir. Yapılan araştırmalarda ses terapisinin faydaları şu şekilde sıralanmıştır;
Akıl – duygu dengesi sağlanır.
* Stres ve kaygı azalır.
* Konsantrasyon ve hafızayı iyileştirir.
* Uyku kaliteniz artar.
* Bağışıklığınız güçlenir.
* Daha fazla yaratıcılık sağlar.
* Yükselmiş maneviyat verir.
Özellikle Güney Afrika ve Çevresinde Ses Terapisi’nde kullanılan diğer enstrümanlar;
- Santur
- Gong
- Rüzgar Çanı
- Pan Fülüt
- Şarkı Söyleyen Kase
- Hang
- Diyapozon
- Didgeridoo
- Djembe
- Yağmur Çubuğu
- Kızılderili Flütü
- Monokord
- Arp
Kalimba ve santur beni mest eden seslere sahipler bir de istiklal caddesinde kazan dibi gibi bir çalgı aleti vardı üzerinde yamukluklar vardı adını bilmiyorum onun da sesinden etkilenmiştim bir sokak sanatçısı çalıyordu. teşekkürler kalimba hakkında bilgilendirici yazı için