Şiddet olayları bu aralar haberlerde hiç eksik olmuyor. Gündem sürekli kavga gürültünün çevresinde dönüyor. O kadar sık yaşanmaya başladı ki artık haberleri okurken iyi haberleri aramaya başladım. Asıl konuma geçmeden önce annemin küçükken bana anlattığı hikâyeyi paylaşmak istiyorum:
Bir güz sabahında adam işine gitmek için erkenden yola çıkar. Hafif serin günde üstüne montunu giyer. Vakit geçtikçe güneş gökyüzünde belirmeye başlar. Güneş ve bulutlar işe giden adamı izlemektedirler. Kara bulutlar içinden en kara, zift gibi olan büyükçe bir bulut güneşin yanına gelir ve seslenir:
-Güneş görüyor musun aşağıda montunu giymiş bir adam var. Senle iddiaya girelim. Bu adamın montunu kim çıkarırsa, mevsimin kalan günlerinde gökyüzüne o hâkim olsun. Ne de olsa ben çıkaracağım ama güçlü olan belli olsun.
Güneş kendini beğenen kara buluta der:
-Madem bu kadar kendine güveniyorsun göster kendini. İlk sen dene bakalım çıkarmayı ama insanlar senin gibi kalpsiz değildir. Zor kullanarak bir şey kabul ettiremezsin.
Kara bulut güneşi hiç aldırış etmeden başlar gökyüzünde gürlemeye. Adamın üstüne gelir. Yağmurlar yağdırır, şimşekler çaktırır. Ama montu çıkartamaz üstelik adam montuna daha sıkı sarılır. Bunu gören bulut daha da hiddetlenir. Dolular yağdırır, rüzgarlar estirir, şiddetini iyice artırır. Ama adamın montunu çıkaramaz. Kara bulut başarı olamadığını anlayınca kenara çekilir ve güneşe seslenir:
-Ben hiddetimi artıkça adam montuna daha çok sarıldı. Bakalım sen çıkartabilecek misin?
Güneş bulutların arasından sıyrılır, yeryüzünü ışıldatma başlar. Kasvetli hava yerine sıcak havaya bırakır. Adama da içine ısıtacak öpücük yollar. Adam da terlememek için montunu çıkarır. Ve iddiayı güneş kazanır.
Masal da anlatıldığı gibi zor kuvvetle bir yere varılmaz, ama gülümsemeyle sevgiyle bütün kapılar sonuna kadar açılır. Çocukların rahatlıkla anlayabildiği bu masalı nedense büyüklerimiz anlayamıyor. İsteklerini şiddetle kavgayla gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Bir fikri kabul ettirmek için tek çıkar yolu şiddet zannediyorlar. Ama zannettikleri gibi değil. İnsanlar aleminde yaşıyoruz. Gülümsememiz var, tatlı dilimiz var, kucaklaşmamız var. Güler yüzlü bir insanı kim reddeder.
Medeniyet aslında bu. Çocukken sahip olduğumuz ama büyünce unuttuğumuz değerlerde…
Hocam çok güzel olmuş .