galileo

Kopernik’ten Newton’a Uzanan İki Yüzyıllık Bilim Devrimi: “Bilim Galileo ile Koşmaya Hazır”

Kopernik, “Güneş Merkezli Evren Modeli” ile insanlık tarihinde çok büyük bir dönüşümün kapılarını araladı. Kopernik’in düşünceleri, hakikat arayışında olan insanlığın geride bırakamayacağı çok büyük bir yenilikti. İleri gitmeyi öğrenen ve daha fazlasını hedefleyen insan için yaşam; karşısındaki güçlükler ne olursa olsun bedeller ödemeye hazır olarak vuku bulur. Kopernik’le başlayan kıvılcım, yeni kıvılcımlarla devasa bir yangın haline dönüşebilecek boyuttadır. Rönesans dünyasının temellerini oluşturacak bilimsel devrimin Kopernik sonrası savunucuları bu büyük bilim ateşinin doğuşunda eşsiz bir rol oynadı. Kopernik ile emeklemeye başlayan bilim; Johannes Kepler ile emeklemekten bir adım öteye, Giardano Bruno ile ayağa kalkmaya ve Galileo Galilei  ile de koşmaya hazır hale geldi. “Kopernik’ten Newton’a Uzanan İki Yüzyıllık Bilim Devrimi” serimizin ikinci içeriğinde bilimi koşmaya hazır hale getiriyoruz.

Newton’ı Doğuran Süreç: “Kepler’in Gezegensel Hareket Yasaları”

Kopernik’le başlayan ve iki yüzyıl boyunca sürerek Newton’la son bulan bilimsel devrim, birçok uğrak noktasından geçmiştir. Bu uğrak noktaları arasında şüphesiz en önemlilerinden biri Kepler ve Tycho Brahe’nin katkılarıyla oluşmuştur. Alman gök bilimci Johannes Kepler, Kopernik astronomisinin insanlık tarihini değiştirecek nitelikte bulgular içerdiğini açık biçimde gözlemlemişti. O, astronomiyi Kopernik’in akıl yürütmelerinden daha öteye taşıma, bilimsel ve matematiksel olarak kanıtlama hedefindeydi.

Kepler’in ilk çalışmaları başta çağdaşı olan Galileo ve Descartes tarafından önemsenmemişti. Almanya’da görev yapan bir matematik öğrenmeni olan Kepler, bütün gezegenlerin güneşin çevresinde oluşan eliptik bir yörüngede dairesel hareket halinde olduğunu Kopernik’in gözlemlerinden çıkarsadı. Bununla yetinemeyecek olan Kepler, üç temel yasa ile güneş ve gezegenler arasındaki hareket ilişkisini açıkladı.

Üstelik söz konusu açıklamayla Kepler’in ortaya koyduğu gerçekler, onun bile tahmin ettiklerinin ötesindeydi. Günümüzde dünyadan uzaktaki gezegenlerin ve hatta minimal asteroitlerin yörüngelerinin hesaplanmasında hala Kepler’in ortaya koyduğu yasalar kullanılmaktadır. Bu yasalar, tüm gezegenlerin güneşin odak noktasında bulunduğu bir yörüngeye sahip olduğunu kanıtlamaya dayanır.

Birbiriyle eşit ya da farklı kütlede bulunan iki dairesel cisim, Kepler’in yasalarına göre daima aynı hareket sistemine tabidir. Bu sistem, belli matematiksel hesaplamalarla ifade edilebilir boyuttadır. Newton’un “Evrensel Yer Çekimi Kuvveti” teorisinin temellerini oluşturan bu düşünce, bilimsel devrimin kırılma noktası olarak kabul edilir. Aynı zamanda Kepler, günümüzde daha gelişmiş modelleri kullanılan kırıcı teleskopların mucididir. Bu teleskoplar, “Kepler Tipi Teleskop” olarak anılır.

Bilim Tarihinin En Büyük Bedeli: “Giardano Bruno”

Giardano Bruno, hakkında birçok tartışma bulunmaktadır. Söz konusu tartışmalar onun bilimsel statüsü üzerine olmakla birlikte bu konudaki en su götürmez gerçek; Bruno’nun bilimsel devrim içerisindeki rolüdür. Rönesans düşüncesinin felsefi temellerini oluşturan en önemli bilim insanlarından olan Bruno, savunduğu düşünceler nedeniyle Engizisyon Mahkemesinde yargılanarak Roma meydanında yakılmıştır.

Bruno, bilimin dogmatik düşünce karşısında ödediği ilk en büyük bedeldir. Kopernik’in düşüncelerini açık biçimde ifade ettiği ve bu düşüncelerinden kurtulmayı asla kabul etmediği için Bruno bilimsel devrimin ilk büyük kahramanı oldu. Onun düşüncesi; antik dünyadan uzanan yer ve gök ayrımı tezinin doğru olmadığı yönündeydi. Panteizme yakın bir pozisyona sahip olan Bruno, gök ve yerin birbiriyle tözsel olarak aynı nitelikte olduğunu savundu.

Ona göre yer ve gök; her anlamda tanrısallığın bir çeşit tezahürü olmaktan başka bir şey değildi. Tanrı skolastik düşüncenin kabul ettiği gibi göklerde, melakut alemi içerisinde Batlamyuscu teoride olduğu gibi göğün yedinci katmanın ötesinde değildi. Tanrı bizzat her yerde ve hatta doğa ya da evrenin bizzat kendisiydi. Bu düşünceleri nedeniyle Bruno, kilise tarafından bir sapkın olarak kabul edildi ve idam cezasına çarptırıldı.

Modern Fiziğin Babası: Galileo Galilei

Galileo Galilei; “Astronominin Babası”, “Modern Bilimin Babası” ve “Modern Fiziğin Babası” olmak üzere birçok farklı sıfatla anılır. Onu bu denli değerli kılan şey ise sadece yaptığı icatlar ve elde ettiği gözlemlerden ürettiği bilimsel paradigmalar değildir. Galileo’yu değerli kılan, bilimin sığ yaygın kanaatlerle gerçekleştirdiği iki yüzyıl süren mücadelesinde, korkusuzca adım atma cesaretini göstermiş olmasıdır.

Galileo, Kopernik tarafından geliştirilen evren modeline sadık kalmayı tercih etmiş ve iki yüzyıl sürecek bilimsel devrimin en önemli mihenk taşı olmuştur. Galileo’yu modern fiziğin babası kılan özelliği, matematik ve deneyi aynı anda kullanmasıdır. Günümüzde olduğu gibi bilimin teorik ve pratik yanlarını uyumla kullanan Galileo, doğa kanunlarının matematiksel temeller içerdiğini ortaya koyan düşünceleriyle dikkat çekmiştir.

Bu yazımızı da tavsiye ederiz:  Onu yeme bunu yeme, ne yiyelim kardeşim?

Bu düşünceler, Antik Yunan dünyası içerisinde Pisagor’un klasik teorisiyle oldukça paralel02 niteliktedir. Bir çeşit tarikat olarak da tasvir edilebilecek Pisagorculuk, evrenin tüm düzenini matematiksel ve harmonik içeriklerle açıklar. Galileo’nun matematik ve deneyi birleştirmesindeki en temel öncül de tam olarak Pisagor’un bu kabulüdür. İtalya’da birçok fiziki deney gerçekleştiren Galileo, aynı zamanda astronomi alanında elde ettiği bulgularla güneş merkezli evren anlayışının önemli bir destekçisi olmuştur.

Özellikle Venüs, Satürn ve Neptün gibi gezegenlerin kaotik hareketlerinin açıklanmasında ve bu gezegenlerin güneş merkezli evren tasarımıyla uyumluluğunu kanıtlamada Galileo oldukça kritik bir sıçrayışa imza atmıştır. İki yüzyıl sürecek devrimin en dikkat çeken gelişimlerinden biri olan bu sıçrayış; güneş lekelerinin gözlemlenmesinden harekete yönelik bazı fiziksel yasaların keşfine, modern teleskobun keşfinden samanyolu ve diğer yıldızların gözlemlenmesine kadar oldukça geniş bir alanı içermiştir.

Galileo’nun bilimsel devrim içerisinde yaptığı katkılar sadece; astronomi, fizik, felsefe ve matematikle sınırlı değildir. Aynı zamanda o, mühendislik alanında yaptığı çalışmalarla da bilimsel gelişimde önemli bir rol oynamıştır. Savaşlarda kullanılan topun çok daha verimli çalışması için matematiksel hesaplamalar yapan Galileo gelişmiş bir top modeli oluşturmuştur. Aynı zamanda pusulalara yönelik yaptığı çalışmalarla önemli coğrafi keşiflerin yapılmasında katkı sağlamıştır.

Yorum bırakın

Your email address will not be published.

Bilim & Sağlık Kategorisinde Son Yazılar

Baştan çıkarıcı kokular

Mmm… Nasıl da kokuyor! Kokuların ve güzel rayihaların biz insanlar üzerinde etkisi vardır. Kokular, anılarımızı canlandırdığı

Anksiyete Nedir?

Anksiyete, genellikle gündelik hayatta karşılaşılan stres faktörleriyle başa çıkamama durumunda ortaya çıkan yoğun kaygı ve korku