Kuşlara Emanet Bir Denklem

/
4
Bir nefes alın ve bir nefes daha! 
 
 Aslında her daim bilinçsiz yaptığınız bir işi bilinçli yapmayı deneyin bir süre. Şimdi de sanki son nefesinizmiş gibi bir nefes alın… 
 
 Nefesin kıymeti nefes alamadığımız anlarda, aydınlığın anlamı ise karanlıktadır. Aslında zıtlıklarla kurulu bir hayat yaşadığımız. 
"Sevincimiz maskesinden sıyrılmış kederimiz, yaşadığımız acılar ise içimizdeki hekimin hasta nefesimizi sağıltmak için kullandığı bir ilaçtır." -Halil Cibran Ermiş
 Esaretimiz özgürlüğümüzden ve özgürlüğümüzde bittabi esaretimizden doğurur kendini. 
 
 Öz-gür, gür sesli bir öz; özgür-lük ise insanın özünü anlayabilmesi, anlatabilmesi ve yaşayabilmesi değil mi? Küçük bir çocuğun, hayatın sıkıcı ve duygusuz renklerini bir yana bırakıp, güneşi mora, bulutları yeşile, ağaçları maviye boyaması değil mi özgürlük? 
 
 Bunlar bir yana, özgür olan nedir peki? Akıl mı; ruh mu; beden mi; yürek mi? Peki bir insanın ruhu özgür olabilir mi bedeni esir ise; ya da yüreği nasıl tutsak olur bedeni özgür iken? Yada bu saydıklarımın, hepsi birden mi esir; hepsi birden mi özgür olur? 
 
 Aslında sevmenin esaretini seçebilen değil midir özgür olan? Diğer bir deyişle; Şem'in etrafında dönen pervane esir midir Şem'e, yoksa gerçek özgürlüğe mi kavuşur Şem'in etrafında dönerken ateşiyle yanıp en sonunda kül olduğunda? Mesela yüreğin özgürlüğünü -divan edebiyatının yardımıyla-  düşündüğümüzde; maşuk, aşığa esir midir yoksa özgür mü; sevebildiği için? 
 
 Sizce;
Beden, dört duvar arasında esir iken; yürek, güneşi mora, bulutları yeşile boyayamaz mı? Susmak mıdır esaret susturulmak mı? Hayal kuramamak mıdır esaret, hayallerini üç kuruşa satmak mı? İntihar etmek özgürlük müdür yoksa ruhu dünyaya esir birinin kurtulma çabası mı?
 
 Bence; 
Aklımız da yüreğimiz de düş gücümüz kadar özgürdür.
"Ve biz kuşlara emanet ettik yüreğimizi; kendi vicdanında özgür, kendi gökyüzünde göçebe" – Nazım Hikmet

Düşler ülkesinden bir kaza sonucu sevgisiz insanlarla dolu dünyanıza düstüm. Kim oldugumu sorarsanız "Biraz rüzgarım biraz dalga" şairin dediği gibi. Aslında belki kendimi arıyorum ben de burda. Yaşım konusunda da farklı düşünceler var ama ben hepinizle akranım. Burdan çoğu zaman düşler ülkesine olan özlemini paylaşıyorum sizlerle. Herşeyin yeterince gerçek olduğu bu dünyada biraz da olsa hayallerimize sahip çıkalım ne dersiniz ? Unutmayın insan kardeşlerim: "İnsan Sevgi İle Yaşar "

4 Comments

  1. Beden ve ruh arasındaki gelgitlerle yaşıyoruz aslında. Baskın olanla yaşıyoruz. Bedeniyle yaşayan insan en çok ruhunu hapsederek özgür oluyorsa, ruhuyla yaşayan insanın bedenini hapsetmek belki de ona en büyük hediyedir. Kim bilir…

  2. “Kuşlara emanet yüreğimiz”
    Ve “kuşlara takılıp gidiyor aklımız”
    Ne mutlu bizlere ki aklımız ve yüreğimiz kuşlarda

    Yüreğinize sağlık 🙂

  3. Yazıyı okurken zihnimde beliren söz : “İnsan özgürlüğe mahkumdur” (Sartre). Kaleminize sağlık.

  4. Öyle bir esarete mahkum olmalı ki içinde meşru her şeyin özgürlüğü olsun. İyi olan her şeyin özgürlüğü…Belki bazı şeyler görünüşte esaret olup aslını yaşayan için çok büyük bir kurtuluş..

Yorum bırakın

Your email address will not be published.

Deneme Kategorisinde Son Yazılar

Uzun bir aradan sonra

Parlak Jurnal serüveni birkaç dost bir araya gelerek kurduğumuz bir internet sitesiyle başlamıştı. Üniversite öğrenicisi olmanın

Bir Palamut Meselesi

Bak! Şişman bir tekiri andıran yaramaz beyaz bulut, küçük bir sincap bulutunun peşinden gidiyor. Hava, ne