Paul Cezanne, sanat dünyasında çok önemli bir yere sahiptir. Eserleri ile resim sanatında bir dönüşüm gerçekleştiren Cezanne, aynı zamanda çok ünlü eserlere de sahiptir.
18. yüzyılın ortaları ve 19. yüzyılın başları resim sanatı için bir dönüm noktasıdır. Bu durumun en temel sebebi, 1826 yılında Fransız bir mucit olan Nicephore Niepce’in yeni buluşudur. Niepce, icadının bugün ulaştığı konumu göremese de insanın yaşamını son derece derinden etkileyecek yeni bir buluşa imza attığının farkındaydı.
Fransız mucit, anlık olarak basit bir şekilde kumanda edilebilen ve kadrajında bulunan her şeyi tek bir kareye sığdırmayı başaran oldukça enteresan bir şey keşfetmişti. Bu icadına fotoğraf makinesi adını verdi. İlk kez 1826 yılında çekilen fotoğraftan günümüze dek fotoğraf makineleri tahmin edilmesi güç bir dönüşüme uğrasa da ilk fotoğraf, özelikle 18. yüzyılın henüz ilk yarısında resim sanatıyla ilgilenenleri derinden sarsmıştı.
Fotoğraf makinesi, sadece geleceği inşa etmekle kalmamış aynı zamanda resim sanatının da dönüşüme uğramasına sebep olmuştu. Bu dönüşümün babası ise Fransız ressam Paul Cezanne oldu. Cezanne’nin sanat üzerinde gösterdiği etkinin büyüklüğü öylesine ihtişamlıydı ki o, “Modern sanatın babası” olarak anıldı. Paul Cezanne’nin hayatı, eserleri ve sanattaki yerine dair merak edilenleri derledik!
İçindekiler
Fransız Ressam Paul Cezanne’nin Hayatı
Fransa’nın Aix-en-Provence şehrinde 1839 yılında doğan Cezanne, eşsiz bir tabiatın gölgesi altında büyümüştür. Marsilya gibi önemli bir liman şehrine oldukça yakın bir konumda büyüyen Cezanne, Marsilya’nın tüm doğal güzelliklerini yakından keşfetmiştir. Sanatçının sanatı yaşamından bağımsız düşünülemediği gibi Marsilya’nın doğal güzellikleri de Cezanne’nin sanat anlayışında önemli bir yer kaplar.
Sanat yaşamının büyük bir bölümü dönüm noktalarından ve kırılmalardan oluşan Cezanne, Avrupa’da dönemin önemli sanatçılarıyla hep iç içe olmuştur. Babası her ne kadar avukat olmasını isteyerek onu hukuk fakültesine göndermiş olsa da genç Cezanne resim sanatına duyduğu büyüleyici hayranlıkla hukuk eğitimini tamamlamamayı tercih etmiştir. Eğitimini yarıda bırakarak Paris’e çocukluk arkadaşı Emilie Zola’nın yanına taşınan Cezanne, burada ünlü empresyonist ressam Pisarro ile tanışmıştır.
Pisarro, Cezanne’nin sanat anlayışı ve perspektifine önemli katkılar sunmakla kalmamış, sanatının dönüşüme uğramasında oldukça etkili olmuştur. Modern sanatın babası olarak anılan Cezanne’nin sanat anlayışı ve resim sanatıyla kurduğu etkileşim büyük oranda üç farklı döneme tekabül eder. Cezanne empresyonist olarak başladığı sanat yolculuğunu kübist olarak sürdürmüş ve en nihayetinde kübizmle empresyonizm arasında köprü olma özelliğini göstermiştir.
İsviçre Akademisi ve Louvre Günleri
Doğup büyüdüğü şehirden ayrılarak önce Paris’e oradan da İsviçre’ye taşınan Cezanne, burada yeni ilişkiler kurmayı başarmıştır. Dünyanın en büyük sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapan Louvre Müzesi’nde ve İsviçre Akademisi’nde görev almıştır. Yaşamının büyük bir bölümünü inzivada göz önünde olmadan geçirse de sanatının son döneminde dünyaca ünlü bir sanatçı haline dönüşmüştür.
Birçok modern ve yeni ressamı etkilemiş, resim sanatında gerçekleştirdiği yeniliklerle modern sanatın gelişiminde öncü olmuştur. Cezanne’nin resim sanatındaki gelişiminde İsviçre Akademisi ve Louvre günlerinin etkisi yüksektir. Burada tanıştığı dünyaca ünlü ressamlar, onun sanata bakış açısının günden güne değişmesine sebep olmuştur.
Sanat Perspektifi
Paul Cezanne’nin resim sanatındaki ilk eserleri çoğunlukla doğa tasvirleri ve ünlü İtalyan ressamların ünlü tablolarının kopyasını yapmak şeklinde gelişmiştir. Onun sanatındaki bu süreç, daha çok erken dönem olarak tanımlanmıştır. Cezanne’nin sanat anlayışının gelişim evresi ise Pisarro ve beraberinde tanıştığı empresyonist ressamların etkisiyle şekillenmiştir.
Sanatının gelişim sürecinde daha çok manzara resimleri ve natürmortlar yapan Cezanne, kalın fırçalar kullanmıştır. Daha koyu renkleri kullandığı bu dönemde resimlerinde önemli ölçüde duygusallık ön plandadır. Cezanne’yi modern sanatın babası olarak anmamızı sağlayan şey ise onun olgunluk döneminde yaptığı ve başyapıta dönüşen eserleridir.
Dünyanın En Pahalı Natürmort Tablosu: 65 Milyon Dolar
Cezanne’nin olgunluk dönemi eserleri kusursuz bir niteliğe sahiptir. Sanatının en verimli dönemi de yine olgunluk sürecine tekabül eder. Bu dönemde yaptığı tablolar, o gün bile oldukça yüksek düzeyde ilgi görmüştür. Buna karşın Cezanne tablolarını sergilemeyi reddetmiş ve sadece resim yaparak geçirdiği yaşamına son eserini tamamlayamadan veda etmiştir.
Cezanne’nin dünyaca ünlü “Rideu, Cruchon et Compotier”, Türkçe; “Perde, Sürahi ve Meyve Tabağı” isimli tablosu dünyanın en pahalı natürmort tablosu unvanını elde etmiştir. 10 Mayıs 1999 tarihinde satışa sunulan bu tablo için ABD’li bir sanat koleksiyoncusu tam 60 milyon dolar ödemiştir. Bu rakam aynı zamanda o tarihe dek bir tabloya ödenmiş en yüksek dördüncü bedeldir.
“Perde, Sürahi ve Meyve Tabağı” tablosu modern resim sanatının ilk örneği olarak kabul edilir. Tablo, o dönem yaygın olarak kullanılmaya başlanan fotoğraf makinesinin etkilerini anlatan imgelerle doludur. Hareketli ve asimetrik detaylara ev sahipliği yapan bu tabloda tam merkeze yerleştirilen masanın iki ucu aynı düzlemde değildir. Masa üzerinde konumlanan perde hareket dolu ve meyveler ortalığa dağılmış vaziyettedir.
Bu tablonun böylesine değerli olmasının en temel sebebi, natürmort ögeler üzerinden insana dair birçok şey anlatıyor olmasıdır. İnsan düşüncelerini ve düşüncelerin anlam dünyasını meyve imgesi üzerinden anlayan Cezanne, karmakarışıklığı ve kaosu gözler önüne serer.
The Card Players: 250 Milyon Dolar
Cezanne’nin başyapıtı olarak kabul edilen “The Card Players” yani, “Kart Oyuncuları”, aynı konseptte oluşturulan birden fazla tabloyu ifade eder. Onun olgunluk dönemindeki sanat perspektifine ilişkin önemli düzeyde bilgi veren bu tablo, 2011 yılında satışa sunulmuştur. Tablo için Katarlı bir sanat koleksiyoncusu tam 250 milyon dolar ödeme yapmıştır.
The Card Players tablosu, Paul Cezanne eserleri arasında önemli bir yere sahiptir. Bir masada kâğıt oynayan adamlar ve kadının yer aldığı oldukça basit içeriklerden son derece komplike sonuçların nasıl çıkarılabileceğini göstermiştir. Oldukça basit figürlerin ve imgelerin yer aldığı tablo, kâğıt oynayan insanların tek bir oyun etrafında nasıl ve ne şekilde ortaklık kurarak aynı duyguyu paylaşabileceklerini gösterir.