Yılmaz Özdilin yeni kitabı MUSTAFA KEMAL raflarda yerini alalı neredeyse 2 ay oldu ve şimdiden rekor bir şatış rakamına ulaştı. Mustafa Kemal kitabı, aynı zamanda Kırmızı Kedi Yayınevi’nin de 1000. kitabı. Normalde Yılmaz Özdil’in kitaplarında farklı konularda köşe yazıları olur ve bu köşe yazılarının en can alıcısı kitaba adını verirdi. Ama Mustafa Kemal diğer Yılmaz Özdil kitaplarından farklı olarak tüm yazıların merkezinde M. Kemal Atatürk var.
Kitabın tasarımı gerçekten çok hoş. Gerek dış kapağının sade ve şıklığı gerek ilk ve son sayfalarında ki kırmızı fona bastırılan Atatürk portresi kitaba ayrı bir hava katıyor. Kitaba uzaktan baktığınızda bile gerçekten uzun uğraşlar sonucu ortaya çıkmış bir emek ürünü olduğu anlıyorsunuz.
Yılmaz Özdil Mustafa Kemal’i, boğmayan, sıkmayan ve köşe yazısı yazar gibi bir üslüpla yazmış. Mustafa Kemal’i okurken tek sayfasında dahi sıkılmadım ve bitmesin diye daha çok okuyayım istedim. Çoğu Atatürk’ü anlatan kitabın aksine Yılmaz Özdil kitapta Atatürk’ü kusursuz ve hatasız olarak değil, hatalarıyla kusurlarıyla beraber yazmış. Kitabı alırken içimden açıkçası Atatürk hakkında bilmediğimiz ne yazabilir diye düşünüyordum ama kitabı okudukça ne kadar yanıldığımı anladım. Mustafa Kemal’de bilmediğim Atatürk’ü okudum ve yine Atatürk’e hayran kaldım. Açıkçası Turgut Özakman’ın Şu Çılgın Türkler kitabından sonra beni bu kadar heyecanlandıran ve kendine bağlayan bir kitap olmamıştı.
Yılmaz Özdil kitapta; Atatürk’ün çocukluğunu, harp okulu zamanlarını, 1. Dünya Savaşı’nı, milli mücadele yıllarını ve özellikle cumhuriyet kurulması ile ölümü arasındaki süreçte başından geçen ve birçoğumuzun daha önce duymadığı anıları birinci ağızdan bize anlatıyor. Mustafa Kemal’i okurken farkında olmadan olayların içine giriyoruz. Atatürk ile birlikte sobalar yanmıyor, üşüyoruz diye Harp Okulu komutanının odasına gidiyoruz ve odasında sobanın yandığı komutan tarafından “Daha bu devlet size ne yapsın” deyip azar yiyoruz. Yahut beraber Trablusgarp’a gidip başka bir gün beraberce suikast girişimine uğruyoruz. Mustafa Kemal son derece somut ve kısa bilgiler ile sadece Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatını değil Türk Devrimi’ne ve Cumhuriyet detaylarına ışık tutuyor.
Kitapta beğendiğim yerlerden biri de Atatürk’ün doğduğunda, 20’li yaşlarında, milli mücadele sırasında, cumhuriyeti kurduğunda dünyada neler olduğu yazılan son bölümdü. Misal M. Kemal 38 yaşında Samsun’a çıkarken Ekim Devrimi yaşanmış, Sovyetler Birliği kurulmuş ve ilk Pulitzer Ödülleri o sene verilmişti. M. Kemal 42 yaşında cumhuriyeti ilan ederken Amerikalı astronom Edwin Hubble Andromeda Galaksisi’ni keşfetmiş, Kanadalı hekim Fredirick Banting insülini keşfetmiş, Gucci kurulmuş, Wembley Stadı açılmış, Graham Bell ölmüş ve İtalya’da Mussolini başbakan olmuştu.
Bence kitabın en büyük eksikliği 2500 üzerinde kitap ve tez okuyarak 10 sene gibi bir süreçte bu kitabı yazdığını söyleyen Yılmaz Özdil’in tek bir kaynak bile sunmaması. Bu yüzden kitapta anlatılan bazı anılar birtakım kesimler tarafından eleştirilip, kitabın güvenirliğine gölge düşürüyor. Her ne kadar Yılmaz Özdil bir tarihçi değil bir gazeteci-yazar olsa da kitapta bunun eksikliği hissediliyor. Bunun dışında benim gözüme çarpan bir başka şey ise kitaptaki anılar arasında zamansal olarak bir kopukluk olması. Ayrıca kitap Atatürk’ün hayatını anlatmasına rağmen bir biyografi olmaktan çok uzak.
Her ne olursa olsun M. Kemal’e hakaret etmekte yarışanların olduğu(!) ve onun unutturulmaya çalışıldığı günümüzde bu kitap tüm bünyelere adeta bir ilaç olarak geldi.
Yazımı Yılmaz Özdil’in kitap hakkında sözleriyle bitirmek istiyorum:
Mustafa Kemale her zamankinden çok ihtiyacımız var. Çocuklarımıza Mustafa Kemal ile tanıştırma yükümlülüğümüz var. Çocuklarımıza Mustafa Kemal’i öğretmeye, anlatmaya her zamankinden fazla mecburuz. Mustafa Kemal aydınlanmasını bizden sonraki jenerasyonlara aktarma sorumluluğumuz var. İstedikleri kadar silmek istesinler, her yurtsever ailenin kütüphanesine, okuma yazmayı söken her öğrencinin çantasına, her bebeğin kundağına MUSTAFA KEMAL’i bırakacağız.
Bu vesileyle herkesin 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI’NI kutluyorum.
İyi okumalar.
Yılmaz Özdil’in son kitabını alıp okumak istiyordum. Kitabı olmadan önce bu denli güzel yazılmış bir kitap incelemesi sayesinde kitabı alıp okumak için can atıyorum.
Teşekkür ederim umarım kitabıda beğenirsiniz
Güzel bir inceleme yazısı olmuş.Sarmısak kafayı tebrik ediyorum
Teşekkür ederim Yusuf bey
İlgi çekici ve akıcı bir metin olmuş,elinize sağlık.
Teşekkür ederim
Yazı için teşekkürler. Atatürk hakkında piyasada dolaşan pek çok yalan bilgi olduğundan, kaynak belirtilmemesi kitabın hak ettiği değeri görmesinin önüne geçebilir.
Kitapta eksiklikler olsada kitabın artı yönleride var bunları dikkata alarak kitabı okumanızı öneririm .TEŞEKKÜRLER
Bu tarz kitaplardan piyasada çok fazla olduğu için almayı düşünmüyordum ama inceleme yazısı fikrimi değiştirdi.
Teşekkür ederim umarım kitap sizin için yararlı olur
Kitabı henüz okumadım fakat Youtube’da bulduğum bir söyleşide Yılmaz Özdil’in kitabından okuduğu bölümü dinledim. Orada II. Abdülhamit’in Atatürk hakkındaki fikirlerinden bahsediyordu. Yalnız zannediyorum II. Abdülhamit’in piyasada gezinen tüm hatıratları sahtedir. O yüzden Yılmaz Özdil -ironik bir şekilde- kaynakça da belirtmediği için bu düşünceleri nereden almış bilemiyorum. Lakin dediğim gibi hatıratlar sahtedir. Kitabı okumazdan evvel buna şahit olmam kitap hakkında bir önyargı oluşturmuş oldu. Her ne kadar tarihçi değil bir gazeteci de olsa böyle bir kitap yazdığına göre tarihsel hatalar olmaması gerekir. Bu olumsuzluğu okumadan fark ettiğimi düşünsem de kitabı okuyup kendim de incelemek istiyorum. Güzel yazı için teşekkürler.
Öncelikle teşekkür ederim.
Yılmaz Özdil daha önce adam kitabında da Abdülhamit hatıratlarının olduğunu ve bu hatıratlarında M.Kemal Atatürke dua ettiğini övdüğünü vs belirtmişti.Murat Bardakçı ve İlber Ortaylı bu hatıratların sahte olduğunu açıkça bildiriyor buna rağmen Yılmaz Özdil neden bunu güvenilir bir kaynak görerek kitabında paylaşıyor bilmiyorum açıkcası.Ama bu hatırat meselesi çok garip çünkü 20 sene önce bu hatıratlarda söylenenlerle bugün söylenenler arasında dağlar kadar fark var.En iyisi bunu iyice araştırıp önümüzdeki zamanlarda bir yazı yazarak Abdülhamit hatıratlarını ayrıntılı irdeleyebiliriz.
Kitapta kaynak belirtilmemesi gerçekten büyük bir eksiklik ancak incelemeniz sayesinde ilgimi çekmeyi başardı. Bu güzel inceleme için sizi tebrik ederim, elinize sağlık.
Teşekkür ederim umarım kitabı beğenirsiniz
Bu kitabı gerçekten çok merak ediyordum. Sosyal medya da kitabın kapak resimlerini görmüştüm ama kimse kitapla ilgili düşüncelerini yazmıyor. Oysa sırf görüntü olsun diye kitabın resimlerini paylaşmak yerine kitapla ilgili düşüncelerini yazabilir insanlar.
Kitap hakkında güzel bir inceleme olmuş, kitabı alıp almamakta tereddüt edenler için gerçekten çok güzel bir inceleme olmuş.
İnşallah 2019 yılında bende okumak istiyorum bu kitabı.
Teşekkür ederim.