Başlıktan da anlaşılacağı üzere hikâyemiz, “Özür dilerim” cümlesine çokça maruz kalan insanların dertlerini biraz anlatabilmek ile ilgili. Öncelikle biraz bu işin temeline inmek istiyorum. Sürekli çevremizden hatta kendi iç sesimizden duyuyoruz, nerede o eski insanlar, nerede o eski duygular, nerede o eski bilmem neler… Evet, artık maalesef o eski zamanlarda yaşanılan, eski Türk filmlerinde örneklerine çokça rastlanılan derin duygular, tertemiz ilişkiler yok denecek kadar az. Herkesin bir menfaatin peşine düşüp, yuvarlanıp gittiği, böyle şeylere kafa yoracak ne vaktinin ne gücünün olmadığı bir çağda yaşıyoruz. (çağ mağ yok işimize gelen bu!) Herkesin şahsi meseleleri o kadar yoğun ki kimsenin kimseyle uğraşacak durumu kalmamış neredeyse. Duygular, insani ilişkiler öylesine ikinci plana atılmış ki onca işin arasında bir de bunlarla mı uğraşılacak durumu yerleşmiş bünyelere. Bu kısımları hepimiz zaten biliyoruz kimimiz kabul etmiyoruz, kimimiz kabul ediyor fakat düzeni değiştiremediğimizden bir şekilde arada kaynayıp gidiyor, biraz savaşmaya kalktığımızda ise psikolog kapılarını tırmalamaya başlıyoruz. Velhasıl, bu konular böylece uzar da uzar, biz gelelim bu durumlar temelli esas konumuza! “Özür dilerim” söylemimize. Genellikle söyleyenin rahat, duyanın bir o kadar mağdur olduğu durumlara ait bir cümle. Bir haksızlığa maruz kaldığınızda, karşı taraf istese de istemese de geri dönüş olmadığından elinde bu cümleden başka size verebileceği herhangi bir şey yok, fakat bunu duyduğunuzda sizi kurtaran bir durumu da yok. İşin muhasebesini yaptığınızda onca alacaklı hesabınız bu kelimelerle kapatılıp mutabık olunmaya çalışılıyor hatta mutabık olunamayıp, siz biraz isyan edince yavaş yavaş borçlu bile olabiliyorsunuz, şunun gibi mesela; “Özür dilerim dedik ya !” Özür duymak değil ki dert be kardeşim, mesele haksızlığa uğramamak. Fakat ne yaparsanız yapın bunu anlatamayacaksınız. Çünkü karşı tarafın haksızlığı yaptıktan sonra tek çaresi de bu “özür dilerim” Şimdi gelelim neden sürekli buna maruz kaldığımıza; ben bunu sevgi eksikliğine bağlıyorum, hani şu yukarıda bahsettiğimiz derin derin yaşanan duygular var ya artık onların, yine yukarıda kısaca değindiğim muhtelif sebeplerden günümüzde yeterli derecede mevcut olamayışına. İnsanlar mal, mülk, para sevdası ile o kadar meşgul ki sevgiye saygıya ayıracak vakitleri veya buna tahammülleri yok, öncelikler daima farklı. Böyle bir ortamda kimin umurundasınız ki ? Peki, haksızlık yapıp özür dilemek yerine hakkınızı kim savunabilir? Tabii sizi seven ve sayan insan/insanlar, size daha az özür dilerim diyen veya aynı konuda bir kez özür dileyen, az yanlış çok doğru insanları mümkün mertebe hayatınızdan çıkartmayın. Az “Özür dilerim” li, bol sevgili günleriniz olsun.
Konuk Yazar: Ferdi Güner