Felsefe, her ne kadar metafizik ile özdeşleşse de çok fazla mistik temelleri olan düşüncelere ev sahipliği yapmaz. Tam da bu yüzden felsefe tarihinde mistisizm temelli düşünceler yaygın olarak gözlemlenmez. Fakat Antik Yunan felsefesinde mistisizm bakış açısının en önemli temsilcilerinden biri olan Plotinos, “Sudûr Teorisi” ile varoluşu anlama konusunda yeni bir teolojik yorum kazandırmıştır. Plotinos, sadece felsefe tarihinde değil aynı zamanda teoloji üzerinde de etki göstermiştir. Özellikle birçok Hristiyan ve Müslüman filozof, Plotinos’un teorisinden etkilenmiş ve asırlar boyunca bir esin kaynağı olarak görmüştür. Monist felsefe anlayışına sahip olan Plotinos, her şeyin “Bir’den sudûr ettiğini söyler. Antik Yunan felsefesinde “Bir”, “ Birlik”, “Bir’den Gelmek” ve “Bir’e Gitmek” gibi yaklaşımlar, oldukça popüler olsa da Plotinos’un düşüncesi aynı oranda benzersizdir.
İçindekiler
Plotinos Kimdir?
Plotinos, 205 ile 270 yılları arasında yaşadığı düşünülen bir antik dönem yunan filozofudur. Aynı zamanda “Neoplatonizm”, yani “Yeni Plantonculuk” akımının kurucusu olarak bilinir. Plotinos, felsefe tarihi içerisinde belirgin şekilde aydınlatılan bir filozof değildir. Dolayısıyla düşünceleri ve felsefe yapma biçimine ilişkin net dayanaklar yoktur.
Fakat buna karşın Plotinos isminde bir filozofun yaşadığı ve “Sudûr Teorisi” isimli teorinin ona ait olduğu kesin olarak bilinmektedir. Plotinos’a dair bilgilerin neredeyse tamamı, onun en ünlü kitabı olan Enneadlar kitabından gelir. Bu kitapta bir önsözü bulunan öğrencisi Porfirios, ilgili önsözde Plotinos’un hayatına ilişkin önemli bilgiler verir.
Enneadlar, “Dokuzluk” anlamına gelen bir Yunanca sözcüktür. Kitap içerisinde her biri dokuz bölümden oluşan altı farklı kitap bulunur. Dolayısıyla Enneadlar bir çeşit kitap olmaktan çok derlemedir. Kitabın içerisinde yer alan yaklaşımlar, sözler ve felsefi uslamlamalar Plotinos’a aittir. Fakat kitap Porfirios tarafından derlenmiştir.
Plotinos’un Sudûr Teorisi
Plotinos’un Sudür Teorisi, hiyerarşik ilişkiler ağından oluşur. Evreni, varlığı ve özel olarak ise varoluşu anlamak üzere geliştirilmiş bir teoridir. Dolayısıyla temel olarak bir ontolojik yaklaşımdır. Ontolojik hiyerarşiden oluşan teori, Platoncu varlık yaklaşımına son derece yakındır. Plotinos’un tüm felsefesi “Bir” üzerine kuruludur. Bir, her şeyin sudûr ettiği tinsel bir varlıktır.
Var Olmanın Ötesinde: “Bir”
Plotinos’un Sudür Teorisi, “Bir” kavramı üzerine inşa edilmiştir. Fakat Bir, bu teori içerisinde tam olarak anlaşılabilen bir tinsel varlık değildir. Keza Bir’in gerçek anlamıyla anlaşılması ya da üzerine konuşulması dahi mümkün değildir. Çünkü Plotinos Bir’i tanımlarken onun herhangi bir şey olamayacağından söz eder.
Maddi olan hiçbir şeyle ilişkilendirilemeyeceği gibi aynı zamanda Bir, tüm şeylere içkin bir varlık da değildir. Bir, var olan her şeyden önce olandır. Tüm bunlardan anlaşılacağı üzere Plotinos’un Sudûr Teorisi içerisinde Bir’e hiçbir sıfat yüklenemez ya da bir sıfatla hemhal olacak şekilde anılamaz. Bir’in düşünce gibi soyut kavramlarla ilişkilendirilmesi dahi mümkün değildir.
Düşünce dediğimiz olgu da tıpkı diğer nesnel ve somut varlıklar gibi bu dünyaya aittir. Yani bir nesle ve özne arasında kurulan ilişki sonucunda meydana gelir. Bu durum “irade”, “istenç” için de geçerlidir. İrade de Bir’in sahip olabileceği bir sıfat değildir. Fakat Plotinos’un Sudûr Teorisi, istenç ve irade kavramlarına özel olarak karşılık gelen başka mistik olguyu ele alır.
Bu olgu Nous’tur. Nous, Antik Yunanca bir kelimedir. Yunan felsefesinde sıklıkla kullanılan, “akıl” ve “tin” gibi birbirinden farklı iki mefhuma aynı anda karşılık gelen bir kavramdır. Plotinos felsefesi içerisinde Nous, Bir’den fışkıran ikinci sudûr olma özelliğine sahiptir. Temel olarak bir çeşit yaratıcıdır. Nous’un bu mistisizm içerisindeki en temel görevi ruhu ve varlığı tezahür ettirmektir. Burada ruh olarak tanımlanan şey kabaca “evren ruhu” ya da “dünya ruhu” olarak tanımlanır.
Bir’den Sudur Eden Varlık Alemi
Antik Yunan felsefesi, akıl ve varlık alemi gibi kavramları büyük oranda varoluştan bağımsız düşünür. Neredeyse hemen her Yunan filozofu, evrenin ezeli bir yapıda olduğu ve yaratılmadığını düşünür. Bu durum aynı haliyle akıl için de geçerlidir. Özellikle söz konusu olan evrenin aklı olduğunda, bunun evrenle bütüncül bir unsur olduğu düşünülür.
Dolayısıyla klasik Yunan düşüncesine göre akıl ve varlık aleminin varoluşu, ezeli olmakla ilişkilendirilir. Plotinos ise bu klasik yaklaşımı benzer şekilde benimser. Dolayısıyla Plotinos’un Sudûr Teorisi de aklın Antik Yunan düşünce geleneğindeki konumunu korur. Fakat Plotinos’un felsefesinde akıl, Bir’in altında kümelenen bir çeşit varlık biçimidir. Akıl, Bir’den sudûr etmiştir. Fakat bu durum, Bir için önemsizdir. Ve aynı zamanda bir irade ile gerçekleşmiş değildir.
Mutluluk ve Sudur Teorisi
Plotinos’un Sudûr Teorisi, birçok açıdan felsefe tarihi ve Antik Yunan felsefe yapma geleneği açısından önemlidir. Özellikle mistisizm temelli bu denli kompleks bir felsefi sistem, ilk kez Plotinos ile açığa çıkmıştır. Her ne kadar Platon’un felsefesi, Plotinos’un felsefesine benzerlik gösterse de onun İdealar Kuramında bu denli bir mistisizm yatmaz.
Plotinos’u Yunan felsefesinde ve felsefe tarihinde biricik bir konuma ulaştıran asıl konu ise mutluluk kavramına olan yaklaşımıdır. Mutluluk, Aristoteles ve Platon’da erdemli insan olmanın bir sonucu olarak görünür. Erdemlilik ise bu dünyaya aittir. Her ne kadar ruhun doyurulmasını içerse de özellikle cesaret ve iştah gibi kavramlarla ilişkilendirilmesi mutluluğun maddi olanla bütünlük kurması gerektiğini de gösterir.
Yani Platon ve Aristoteles’e göre mutluluk, tam anlamıyla bedenden uzaklaşarak elde edilen bir erdem değildir. Tam tersi, bedeni doyurmak ve ölçülü olmak mutluluk arayışının temel hareket ettiricilerindendir. Plotinos’un bu klasik düşünceye getirmiş olduğu yenilik ise mutluluğun tamamen ve tüm detaylarıyla bilinçte gizli olduğudur. Plotinus’un Sudûr Teorisi, mutluluğun ancak ve ancak bilinçle elde edilebileceğini ifade eder.
Dolayısıyla mutluluk, tam anlamıyla bedenden ve bedensel ihtiyaçlardan uzaklaşmaktır. Bu ise insanın Bir’e yaklaşmaya çalışması ve Bir ile bütünlük kurmak istemesi ile mümkündür. Bir ile bütünleşmek, gerçek mutluluğun ve hazzın en önemli gerekçesidir. Üstelik klasik Yunan düşüncesinden farklı olarak Plotinos, filozofların değil her insanın Bir ile özdeşleşebileceğini iddia eder.