soluk mavi nokta voyager 1

Soluk Mavi Nokta

4

    5 Eylül 1977 de fırlatılan Voyager 1 sondası derin uzaya ulaşan ilk uzay aracımız ve her an dünyamızdan uzaklaşmaya devam ediyor. Uzay aracımız diye sahipleniyorum çünkü hepimizden izler taşıyor yanında. Öyle ki altın kaplamalı plaktan oluşan 68 kilobaytlık hafızasında 115 fotoğraf, doğaya ait muhtelif sesler (rüzgar, gök gürültüsü, kuş sesleri, balina sesleri), farklı kültürlere ait müzik eserleri mevcut. Ayrıca disklerde 55 dilde selamlama mesajları, dönemin ABD başkanından ve BM genel sekreteri Waldheim ’den yazılı birer selamlama mesajı mevcut.

voyager-golden-record

Voyager’da bulunan ve gezegenimizdeki yaşam, insanlık kültürü ve tarihi ile ilgili kayıtları içeren Altın Plak.

55 farklı dilde selamlama mesajı deyince içinizden düşündüğünüz ilk sorunun acaba Türkçe de var mıdır olduğunu duyar gibiyim. Evet bu diller arasında Türkçe de var ama mesaj pek de tahmin edilebilecek gibi değil. Voyager 1 ’de bulunan ses kaydında söylenen:’’ Sayın Türkçe bilen arkadaşlarımız, sabah şerifleriniz hayrolsun.” Ses kaydını dinlemek isterseniz:

 http://voyager.jpl.nasa.gov/spacecraft/languages/audio/turkish.au

    14 Şubat 1990’da NASA, asli görevini tamamlamış ve artık Dünya’dan epeyce uzaklaşmış olan Voyager 1 ’e yeni komutlar yollayarak Güneş Sistemi’ndeki tüm gezegenleri fotoğraflamasını sağlamış.

    Voyager 1 ’in, Neptün’ü geçtiği zaman kamerasını geri çevirip ‘Dünya’yı; uçsuz bucaksız bir evrende devasa yıldız bulutları arasında salınan bu narin, soluk mavi ışık noktasını son bir kez kaydetmesini isteyen de, NASA’nın danışmanlarından ve Voyager 1 görüntüleme ekibinden Carl Sagan olmuş.

solukmavinokta-uzay

    Pale Blue Dot, yani diğer bir deyişle soluk mavi nokta, 1977 yılında fırlatılan Voyager 1 uzay aracının 1990 yılında dünyaya yaklaşık 6,4 milyar kilometre uzaktan çektiği fotoğrafın adı. Ya da başka bir söylemle 6 küsur milyar kilometre uzaktan kendimize bakışımız.

      Carl Sagan, 1934-1996 yılları arasında yaşayan Amerikalı bir gökbilimci ve Pulitzer ödüllü bir yazar. İnsanların bilimle tanışması ve bilimin popülerleşmesi için ömrünü harcamış biri. Bu uğurda hazırlamış olduğu 13 bölümlük “Cosmos” isimli belgesel tüm dünyada 500 milyondan fazla insan tarafından izlenmiş ve Amerika’da en çok izlenen iki belgeselden biri olmuş. Voyager 1’in gönderdiği bu fotoğraf üzerine de “Soluk Mavi Nokta” isimli kitabı yazmış.

    Ve Carl Sagan soluk mavi nokta adlı kitabında üzerinde çokça düşünülmesi gereken cümlelerle dünyamızdan şöyle bahseder:

“O nokta burası. Yuvamız. O, biziz.

Üzerinde, sevdiğiniz herkes, tanıdığınız herkes, adını duyduğunuz herkes, gelmiş geçmiş bütün insanlar, kendi hayatlarını yaşadı. Her neşemiz ve ıstırabımız, binlerce din, ideoloji ve ekonomik doktrin, her avcı ve toplayıcı, her kahraman ve her korkak, uygarlığı kuran ve yıkan herkes, her kral ve her köylü, aşka düşmüş her genç çift, her anne ve her baba, umut dolu her çocuk, her mucit ve her kaşif, her bir ahlak hocası, her bir yolsuz politikacı, her süper star, her büyük lider, her aziz ve her günahkâr, türümüzün tarihindeki herkes… burada yaşadı. Güneş ışınlarına asılı duran bir toz zerreciğinin üzerinde…

Dünya, engin bir sahnenin çok küçük bir parçası.

Bütün o imparatorlar, generaller ve diktatörler tarafından akıtılan kan nehirlerini düşünün. Onlar ki zafer anlarında, ufacık bir noktanın çok küçük bir kısmının ‘anlık’ hakimleri olabildiler. Yaşattıkları sonsuz zulmü düşünün…

Bu noktacığın bir köşesini mesken tutmuş sakinlerin, başka bir köşesinde, başka sakinlere yaptıkları zulmü düşünün. Ne çok yanlış anlaşılma yaşadılar. Birbirlerini öldürmeye ne kadar meraklıydılar. Nefretleri ne kadar büyüktü…

Tavrımız, kendimizi önemli sanışımız, evrende ayrıcalıklı olduğumuz yanılgısı, bu soluk mavi noktada sınava tabi tutuluyor.

Gezegenimiz, onu çevreleyen geniş kozmik karanlıkta yapayalnız bir nokta.

Bu enginlikte, bu önemsizliğimizde, bizi kendimizden kurtaracak yardımın, başka bir yerden gelebileceğine dair bir işaret yok. Dünyamız, şimdiye kadar yaşama ev sahipliği yaptığı bilinen, tek gezegen. Türümüzün göç edebileceği başka bir yer yok. En azından yakın gelecekte. Ziyaret etmek mümkün. Yerleşmek, henüz değil…

Hoşunuza gitsin gitmesin, şu an için dünya, barınabileceğimiz tek yer.

Astronominin, tevazu öğrettiğini ve karakteri şekillendirdiğini söylerler. İnsanın ahmakça kibrini, bu uzak görüntüden daha iyi temsil eden bir şey olacağını sanmam. Bence bu, sorumluluğumuzun altını çiziyor. Birbirimize karşı daha nazik olmalı ve bu soluk mavi noktayı koruyup el üstünde tutmalıyız.

Bildiğimiz tek yuva, o…”

-Carl Sagan, Soluk Mavi Nokta (Pale Blue Dot), 1994

       Kibrimizin ne kadar da ahmakça olduğunu söyleyen elbette sadece Carl Sagan değildir .

Bu yazımızı da tavsiye ederiz:  Probiyotikler ve Obezite: Bağlantı Var Mı?

    Mesela uzay deyince aklımıza gelen ilk isimlerden biri olan Neil Armstrong, Ay yüzeyinden ilk defa dünyaya baktığında aynı etkiye kapılmış.

‘’Birden farkına vardım ki , o küçük mavi bezelye tanesi bizim dünyamızdı.’’

    Sonra Armstrong bir gözünü kapatıp baş parmağını gördüğü dünyanın üzerine yerleştirmiş. İşte o anda kendini bir dev gibi algılayabilecekken , çok çok küçük olduğunu hissetmeye başlamış.

    O soluk mavi nokta sadece dünyamızın küçüklüğünü anlatmaz bizlere. O soluk mavi zerre aslında bize, dünyayı kocaman gören gözlerimizin küçüklüğünü anlatır. Bize, dünyayı yakıp kavuran nefretimizin , büyük sayılan acımasızlıkların ne kadar da küçük ve aciz olduğunu anlatır. Aslında o soluk mavi nokta bizi anlatır. Dünyanın efendisiymiş gibi sahiplenişimizin ne kadar da trajikomik olduğunu söyler bizlere.

    Kibrimizden ağlayışlarımız, o birbirimizin yüzüne yalandan gülüşlerimiz , her şeyimiz bu küçük soluk mavi nokta içinde.Aslında bizde bu küçük soluk mavi nokta içinde bulunan soluk bir noktayız. Ve daha da acısı bizi gören, bizi bilen son insan da öldüğünde bu soluk mavi noktadan da silinip gidiyoruz.

    Ve Sagan’ın ifade ettiği gibi.‘Dünya, engin bir sahnenin çok küçük bir parçası.’ sözü ne kadar da vecizdir aslında. Tıpkı bir tiyatro sahnesi gibi. Belki bir matine ya da suare. Kim bilir belki de bizim küçük matinemizin dışında gerçek bir hayat var.Hayallerimizin gerçek olduğu bir dünya. Evet ,oyunlardan ,aldatmacalardan, yıkımlardan uzak gerçek bir dünya.

Kaynakça:

1) Carl Sagan, Soluk Mavi Nokta (Pale Blue Dot), 1994

2) http://www.matematiksel.org/

3) https://tr.wikipedia.org/wiki/Soluk_Mavi_Nokta

4) https://tr.wikipedia.org/wiki/Voyager_1

5) http://uzay.org/voyager-1-gunes-sistemi-disinda/

6) http://www.buyukgokcesu.com/2014/08/31/soluk-mavi-nokta/

Gezmeye, okumaya, güzel bir tiyatro izlemeye aşığım. Gecenin bir yarısı eve giderken, sessizce yanınızdan geçebilirim. Sizinle aynı oyunda, yan yana aynı repliğe gülebiliriz. Evet, o gün bunun farkına varamayabiliriz. Ama belki bir gün, bir anıda, bir yazıda rastlaşırız sizinle. Kim bilir?

4 Comments

Yorum bırakın

Your email address will not be published.

Bilim & Sağlık Kategorisinde Son Yazılar

Baştan çıkarıcı kokular

Mmm… Nasıl da kokuyor! Kokuların ve güzel rayihaların biz insanlar üzerinde etkisi vardır. Kokular, anılarımızı canlandırdığı

Anksiyete Nedir?

Anksiyete, genellikle gündelik hayatta karşılaşılan stres faktörleriyle başa çıkamama durumunda ortaya çıkan yoğun kaygı ve korku