Anime dünyasında en dikkat çeken bilim kurgu animelerinden bir tanesi Steins Gate’dir. Zamanda yolculuğun tema olarak kullanıldığı anime, çılgın bir bilim insanının zamanda yolculuğunu konu alır. Geçmişe mesaj atarak geleceği değiştirmek isteyen karakterlerin her biri, zamanda yolculuğun farklı bir boyutunu da ön plana çıkarır.
Zamanda yolculuk temasını işleme şekli ve karakterlerin hayatlarına odaklanması sayesinde çok sevilen bilim kurgu animeleri içerisinde yerini alan Steins Gate, aynı zamanda fizikteki çok önemli fenomenin birçok kişi tarafından ilgiyle karşılanmasını sağlamıştır. Zamanda yolculuk mümkün mü? Gerçekten zamanda yolculuk yapılabilir mi?
Animenin temelinde “Dünya çizgileri” kavramı bulunuyor. Temelde Steins Gate evreninde bir adet dünya çizgileri yer alıyor. Bunun yanı sıra sayısız bir şekilde inaktif olasılık çizgileri yer alıyor. Zaman yolculuğu yapıldığı her an, alternatif olasılık çizgilerinden bir tanesi dünya çizgileri halini alıyor. Animenin baş karakteri olan Okabe, yaptığı seyahatler sırasında, sahip olduğu özel bir güç sayesinde hafızasını koruyabiliyor.
Oysa dünya çizgilerinin değişmesi, insanların o çizgideki anılarının yok olmasına neden olur. Fakat Okabe’de bunu görmüyoruz. Hafızasında anıların taptaze bir şekilde kalıyor olması büyük bir dramdır adeta. Çünkü içerisinde bulunduğu dünya çizgisi içerisinde olan kötü şeyleri değiştirme zorunluluğunu taşıyor. Bu durum, çok büyük bir sorumluluğu yüklenmesine ve taşıyamayacağı bir ağırlığı her gün sırtında taşımasına neden olur. Her ne kadar bilim kurgu animesi olsa da aslında dramatik ögeleri barındırması nedeniyle dram kategorisine de dahil olabilir.
İçindekiler
Zamanda Yolculuk Gerçekten Mümkün mü?
Steins Gate, anime dünyasının en etkili animeleri içerisinde kendisine özel bir yer edinir. Steins Gate animesinden yıllar sonra Steins Gate 0 olarak devam bölümleri de çekilmiştir. Steins Gate 0, temel olarak Beta Dünya Çizgisi içerisinde geçiyor. Oldukça etkileyici bir anime olması itibariyle birçok kişinin bildiği ve izlediği bu anime, zamanda yolculuk konusuna tekrar kafa yormamıza neden oluyor. Peki, gerçekten zamanda yolculuk yapabilir miyiz?
Zamanda yolculuk, bilim dünyasında da değer gören konular arasında yer alır. Fizikteki kırılmalardan birini yaşatan Einstein’in oluşturduğu teoriler, zamanda yolculuğun çeşitli durumlarda mümkün olduğunu gözler önüne serer. Bu nedenle zamanda yolculuğu tam olarak anlayabilmek için hem bilimin dâhilerinden Newton’a hem de Eistein’e kulak vermek gereklidir.
Newton ve Einstein Teorilerine Göre Zamanda Yolculuk
Bilimde büyük bir devrim yaratan isimlerden biri olan Newton, zamanın doğrusal bir şekilde aktığını düşünür. Yani Newton teorilerine göre mutlak zaman vardır. Çevremizdeki olguları kullanırken mutlak zaman ve mutlak uzay kavramlarını kullanırız. Bu nedenle Newton teorileri zamanda yolculuk yapmamızı adeta engeller. Newton’dan sonra bilimde sıçramayı yapan kişi, yani Albert Einsten, “görelilik teorisi” ile zamanda yolculuğun önünü açar. Peki özel ve genel görelilik olmak üzere ikiye ayrılan bu teori bizlere ne söyler?
Görelilik Teorisi, fizikteki en önemli teorilerden bir tanesidir. Özel Görelilik Teorisi, temel olarak zamanın doğrusal bir şekilde akmadığını söyler. Mutlak zaman diye bir kavram yoktur, zaman gözlemciye göre değişiklik gösterir. Newton’un mutlak zaman ifadesinden sonra böyle bir teorinin ortaya atılması, hiç şüphesiz ki bilim dünyasının sarsılmasına neden olmuştur. Teori, meydana gelmiş ve gelecek olan şeylerin aslında var olduğunu ifade eder.
Teorinin sınırları çerçevesinde eğer hızımızı gözlemciye göre değiştirirsek gözlemcinin geleceğine ya da geçmişe gitmiş oluruz. Çünkü Einstein, Özel Görelilik Teorisi ile ışığın farklı gözlemcilere göre hızı olduğunu ifade eder. Peki Özel Görelilik Teorisine göre zamanda yolculuk yapmamız nasıl mümkündür?
Candan ve Murat adında iki farklı kişi olduğunu düşünelim. Candan bir bankta oturup Murat parkın çevresini dolaşır ve gelir Candan’ın yanına oturursa, aslında Candan’ın geleceğine gitmiş olur. Murat hareket halinde olduğu için zaman onun için daha yavaş akar. Fakat Candan için zaman çok daha hızlı akacaktır. Bunun yanı sıra yine Özel Görelilik Teorisine göre zamanda geriye gitmek de olanaklıdır.
Bir gözlemciye göre ışık hızından çok daha hızlı hareket etmemiz halinde, gözlemciye göre bizim zamanımız geriye doğru akar. Peki Genel Görelilik Teorisi zamanda yolculuk için ne der?
Genel Görelilik Teorisi’nin temel dayanağı, evrende çok büyük kütlelerin çevresindeki uzay-zamanı büküyor olmasıdır. Daha sonraları kanıtlanan bu teori, çok büyük bir kütleli cismin, uzay-zamanı bükmesi ve zamanın yavaşlaması fikrini ortaya çıkarır. Evrende bildiğimiz en büyük kütleli cisimlerden biri kara deliklerdir.
Kara deliklerin kütlesi oldukça fazladır ki kara deliğin olay ufkuna dahil olan bir ışık bile kara deliğin çekiminden kaçamaz. Ki evrende bildiğimiz hız sınırı ışık hızıdır. Çekim kuvveti ne kadar fazla uygulanırsa, zaman da o kadar yavaşlamaya başlar. Bir roket ile kara deliğin çevresine giden Murat, geride Candan’ı bırakmış olsun.
Kara deliğin olay ufkunda bulunan Murat için zaman adeta durur. Candan, Murat’ın kara deliğin çevresinde donmuş bir halde bulunduğunu görür. Murat için geçecek birkaç saat, Candan için yüzlerce yıl anlamına gelir. Bu konu, dünyaca ünlü bilim kurgu filmlerinden biri olan Insterstellar’da işlenmiştir.
Genel Görelilik Teorisi, aslında geçmişe de yolculuk yapabileceğimizi söylüyor. Bilimle yakından ilgili birçok kişi, Solucan Delikleri olarak adlandırılan teoriden haberdardır. Albert Einstein ve Nathan Rosen tarafından geliştirilen Solucan Delikleri, uzay-zamanın büyük kütleli cisimler tarafından oldukça fazla bükülmesi sonucu oluşur. Bükülme o kadar büyüktür ki uzayda binlerce yıl ışık yılı uzaklıklardaki bölgeler, Solucan Delikleri ile birbirine bağlanır. Solucan Delikleri ile yalnızca iki farklı bölge değil iki farklı zaman da birbirine bağlanır. İşte burada geçmişe yolculuk devreye girer!
Uzay zamanın bir parçası ile geçmişteki bir ana ait bir parça birbirine bağlanabilir. Ne yazık ki Solucan Delikleri henüz kanıtlanmış değildir.