Tayfa
Deniz sonsuz ve olabildiğince maviydi bu gece. Ay yükselmiş, geminin direkleri belli belirsiz gölgelenmeye başlamıştı. Denizin durgunluğuna inat tayfa içten içe kaynamakta. Yürekleri bir çocuğunki gibi kıpır kıpır. Yeryüzü bir anne, deniz ki o annenin dupduru yüzü…
Bu gece bayram çocuklar. Şarkılar söyleyin. Fıçılara ters binip yuvarlanın. Adamakıllı laf atın birbirinize. Bu aya yakışır, ay yüzlü bir sevgili düşünün.
Bu gece bayram çocuklar, yarın ne olur bilinmez.
Bu gece bizim gecemiz çocuklar, bu ay bizim, bu deniz bizim, bugün düşlediğimiz hayaller bizim, gördüğümüz serap bizim. Bugün bizim günümüz çocuklar.
Bugünü alın ve yarına saklayın. Alın ve sevdiğiniz birine hediye edin. Üzerine isminizi yazın, imzanızı atın, sevdiğiniz bir sözü yazın bu gün ki ayın üzerine.
Denizi alın, bir parça mavilik verin, yeşil gözlü sevdiğinizin gözlerine. Gözleri ela olsun, öylece sevin. Siz ela dedikten sonra zaten kim karışabilir ki. Güneşe çevirin bakışlarını, yeşiller sarsın her yanını. Denize çevirin mavilikler sarsın.
Masmavi denizi alın ve sarı güneşe katın. Yemyeşil ağaçlar sıralansın yıllar sonra ayak basacağınız karaya. Alın ve o yeşili sevin.
Bugün bayram çocuklar, bugün sizin gününüz. Şu kırmızı atkımı alın mavi denizde ıslatın ve mor olmasını bekleyin. Belki bir anda olmayacak ama siz inanın. Hiçliğin ortasında olan birkaç insan bir şey düşünüyorsa ve gerçekten inanıyorsa, dünyanın sahip olduğu tek gerçek olması gerek.
Bugün bayram çocuklar, bir kedi sevin, bir kuşa güzel sözler öğretin, bayram şarkıları söyleyin hep birlikte.
Kara
Kara bağlamak istiyor eller ve ayaklar. Zaman dar. Gözlerimiz ufukta bir çizgi arıyor. Tüm gerçeklik, gözümüzün önündeki belli belirsiz bir noktadan ibaret. Umutlar öyle azalmış ki. Gözler durağan şeyler görmek istiyor.
Ah kaptan düşünceli
Deniz perde misali
İnceden desenli
Tayfa bir hayli kederli
Bugün bayram çocuklar ipleri getirin bağlayın baştan başa. Halatlar gerin çamaşırlarınızı asın, pişmanlıklarınızı asın, hepsi de kurusun birlikte.
Kudurmuş gene deniz
Kalmamış ne bir yol ne de bir iz
Sanki ilk bizmişiz
Gibi buralara gelen
Sanki taptaze bir yeryüzü sadece bizim için donatılmış. Biz de herkes gibi olmuşuz. Önce senler, benler gitmiş dillerden. Tekil sıfatlar da yok artık.
Sen, ben artık hep beraberiz
Sesler kısık, bir hayli tiz
Hey susmayın öyle, evet siz
Eğer tutabilirsek akşama levrek yeriz
Uzun boylu tayfa yürüyor rap rap
O görünen kara mı?
Hayır serap!
Kalmamış sağlam ne fanila, ne çorap
Uzun boylu tayfa yürüyor rap rap
Konuşmalar bağırışlar hep beraber
Ölüm marşları hep beraber
Tüm gemi bu akşam derbeder
Yanıyor tayfa, tufan oluyor keder
Kısa boylu tombul tayfa terlemiş
Bir elinde lokum, diğerinde yemiş
O da bir zamanlar güneşi severmiş
Ah güneş ne merhametsiz
Vücutlar solgun
Ve dahi mukavemetsiz
Göbekli tayfa kaydı bir kere
Nasıl kapaklandı
Gördünüz mü yere
Kaptanınız konuşuyor hey tayfalar
Demedim mi çok gülen çok ağlar
Hayal
Hayal edin tayfalar. Kendi denizimizde esir, hayallerimizde özgürüz. Yükte hafif, pahada ağır hayaller kurun. Gittiğiniz yerlere taşıması zor olmasın. Sonra ıslanmayan şeyler hayal edin, asla batmayan şeyler. Bu gemi batsa da hayalleriniz batmasın.
Bir insan bulmalı
Sahipsiz bir ada da
Kendiliğinden çoğalan
Bir fikir gibi
Dört tarafı denizle
Boğucu sularda gizli
Bir insan hayal edin
Bir fikir atın uluorta
Sizin olsun bizim olsun
Olsun da olsun işte
Nasıl yaşamalıydık
Nasıl sevmeli
Nasıl özlemeli
Bilen birileri öğretmeli bize
Çünkü kaçtır deniyoruz
Beceremedik
Şu yaşamak denilen
Kutsal kelimenin
Nasıl telaffuz edildiğini
Dahi öğrenemedik
Bilemedik işte
İtiraf da ediyoruz
Birileri öğretsin lütfen
Birileri sevsin
Birileri özlesin
Biz böylece
Yaşamayı bilelim
Neyse nasılsa öğrenelim
Sevelim
Özleyelim
…