Normalde dizi incelemesi yapmayı sevmem ama farklılıklar her zaman hoşuma gitmiştir. Elbette doktorları anlatan başka yabancı diziler de var. Mesela House, Grey’s Anatomy ve Monday Mornings gibi. Ama The Good Doctor bunlardan çok farklı bir dizi. Gerçekten çok farklı.
Çünkü bu dizide otistik bir doktorun hayatını izliyoruz. Hem de Savant Sendromu da varmış bu doktorda. Savant sendromunu ben ilk defa bu dizide duydum. Genellikle otizmlilerde görülüyormuş ve bu sendroma sahip olan kişi belli alanlarda olağanüstü bir yeteneğe sahip oluyormuş.
Dizinin kahramanı olan Shaun Murphy de bunlara sahip. O da olayları irdeleme ve çözümleme konusunda olağanüstü bir yeteneğe sahip. Ki bu da onu dizide çok iyi bir doktor yapıyor. Shaun Murphy rolunu Freddie Highmore canladırıyor ki kendisi gerçekten harika bir oyunculuk sergiliyor. Duyguları ve olayları hareketlerine çok güzel aktarıyor. Kendisini belki Charlie’nin Çikolata Fabrikası isimli filmden hatırlarsınız.
Ama ben dizinin doktorluk kısmına değil, daha çok otizmli bir insanın neler yapabileceğinin, neler başarabileceğinin bu kadar güzel anlatılmasına hayran kaldım. Elbette dizide doktor-hasta ilişkileri, yapılan hatalar, hasta mahremiyeti, doktorların birbirlerine, altlarındaki elemanlarına ve üstlerindeki kişilere nasıl davrandıkları da çok işlenmiş. Ama Shaun Murphy’i otizmli bir doktor olarak olayların karşındaki duruşuyla görmek ve en önemlisi anlamaya çalışmak gerçekten etkiliyor.
Dizide otizmli insanların toplumla ilişkileri güzel bir şekilde işlenmiş. Ailelerinden nasıl tepki aldıkları, çevrelerinden gelen çeşitli yargılar ve tepkiler insanı düşünmeye sevk ediyor. Ayrıca dizi duyguları o kadar güzel aktarıyor ki müzikleri falan bir harika. Gerçekten yaşanılan olayı, sizi etkileyecek şekilde hissedebiliyorsunuz.
Ben normalde bu yazıyı ilk bölümünü izledikten sonra yazmayı düşünmüştüm ama o kadar sardı ki, 13 bölüm daha izledikten sonra yazabildim. Ve ilk bölümü izlediğimde, acaba Shaun yeterince iyi bir doktor olabilecek mi, diğer doktorlar ona gerçek bir doktor gibi mi bakacak, yoksa onu engelli bir insan olarak görüp dışlayacak mı diye merak etmiştim. Acaba aralarına mı alacaklar, yoksa hastanede böyle bir insanın yeri yok deyip onu sokağa mı atacaklar diye düşünmüştüm. Belki ilerideki bölümlerde onun fikrini çalmaya çalışacaklar, onu kullanmaya kalkacaklar, pis işlerini yaptıracaklar; anlamayacağını düşünüp. Ama anladım ki bu kadar bölüm izledikten sonra, o sadece hastalarının sağlığını istiyor.
Bu arada şunu da belirtmek isterim, yapımcısı olan David Shore, House dizisinin de yapımcısıymış zamanında. Zaten bu kadar ayrıntılı düşünüp biçilmiş bir dizi daha ancak onun elinden çıkabilirdi.
Yanlış bir cümle kurduysam yazımda, kusura kalmayın değerli okurlar. İzlemenizi şiddetle tavsiye ederim, izlerseniz de iyi seyirler.
Ayrıca bugün değerli sanatçımız Abidin Dino’nun 106. yaş günü. Kendisini saygı ve özlemle anıyoruz!