Dünyada çekilmiş en enteresan konulara ve farklı bakış açısına sahip filmler şüphesiz ki Güney Kore sinemasının ürünleridir. Artık bayağılaşan ve her seferinde aynı tadı veren, kültürlerine son derece hakim olduğumuz için beklentilerini, hayallerini, yaşam tarzlarını tahmin ederek izlediğimiz Amerikan yapımı filmlerden sonra Korelilerin kendilerine has üslupları ve olayları yorumlama şekilleri adeta yeni bir lezzeti tatmak gibi oluyor. Oldboy, Miracle Cell 7, Handmaiden, Parasite gibi dünyaca ünlü ve hatta farklı ülkelerde defalarca çekilen filmlerden sonra İMDB puanı çok da yüksek olmayan ancak beni ciddi anlamda etkileyen bir Kore filmi izledim. İsmi “Forgotten” yani “Unutulmuş”.
Sizlere henüz izlemediyseniz bu filmi seyretmenizi şiddetle tavsiye ederim. Bu noktadan sonra ‘Unutulmuş’ filmi hakkında keyif kaçırıcı detaylar (spoiler) verilecektir. Filmi izlemeyi düşünüyorsanız aşağıdaki yazıyı daha sonra da okuyabilirsiniz.
Filmin açılış sekansında 1997 yılında, güneşin ışıkları altında dolambaçlı yollarda ilerleyen arabanın içinde 4 kişilik bir aile görüyoruz. Filmin esas kahramanı olan 21 yaşındaki genç (Jin Seok), örnek aldığı ve hayran olduğu zeki, dürüst, çalışkan ama bir trafik kazası sonrası bacağına hasar alması neticesinde topalladığı detayı verilen abisi ve sıcacık ailenin temel taşları annesiyle babası… Bu samimi çekirdek ailenin yeni bir eve taşınmasıyla başlıyor filmimiz.

Jin Seok kapının ardında bir yanlışlık olduğunu düşünerek kapıyı açmaya yeltendiği sırada, abisi ‘gel dışarı çıkalım temiz hava alalım’ bahanesiyle kahramanımızı oradan uzaklaştırıyor. Tam dışarıda konuşurlarken abisine bir telefon geliyor ve tamamen nedensizce ‘ben eve geri döneyim, sen azıcık arkamdan gel birader’ minvalinde bir konuşma yaparak uzaklaşıyor. Tam bu noktada ‘her zamanki gibi panelvan’ siyah şeritli bir araba gelip bunu kaçırmasın mı? Sektörün temel kuralıdır, biri kaçırılacaksa panelvan araçlarla kaçırırlar. Neyse, Jin Seok abisinin arkasından koşuyor ama sadece plakayı alabiliyor. Eve geldiğinde annesi ve babasının tepkisizliği de yüzümüze vuruluyor. Çocuğu kaçırılan bir ebeveyn dünyayı yakar herhalde. Bunlar neredeyse ‘umrumuzda değil’ modunda takılıyorlar.
Polisler bu plakada bir araç yok, yanlışınız var dese de Jin Seok ne gördüğünü gayet iyi biliyor. Yalnız şöyle ufak bir detay da var, Jin Seok ilaç kullanıyor. Halüsinasyonların, kullandığı ilacın yan etkisi olabileceğini de vurguluyorlar. Aradan 19 gün geçince abisi hiçbir şey olmamış gibi çıkıp gelmesin mi? Fakat abisinde bazı tuhaflıklar olduğunu fark ediyor. Mesela bazen topallamıyor. Ya da yanlış ayağıyla topallıyor. Gece çıkıyor sabah dönüyor. Bir gün gece abisini takip ediyor ve örnek aldığı, asla yalan söylemeyeceğini düşündüğü abisinin ara bir sokakta adeta bir mafya babası gibi takıldığına şahit oluyor. Tam olayları çözecekken yakalanıyor ve sabah kendisini yine masasının başında buluyor.

Bu noktaya kadar aslında bir hikayeyi izlemiş gibi görünüyoruz. Polis karakolundan itibaren bize ikinci bir hikaye anlatılıyor. Jin Seok karakolda yılın 1997 değil 2017 olduğunu ve yaşının genç olmadığını fark ediyor ve kendini Truman gibi hissediyor (Truman Show, 1997). Peki neden yapılmış bütün bunlar? Nedir bu insanların Jin Seok ile alıp veremedikleri derseniz, yıllar önce bir anne ve kızı katledilmiş. Aile senelerce katili aramış ama bulamamış. En sonunda özel bir dedektif tutmuşlar. Dedektif (ki bu da abisi rolünü yapan kişi) katil olabileceğinden şüphelendikleri sokakta yaşayan bir serseriyi yani Jin Seok’u bulmuş. Fakat Jin Seok yaşadıklarını silmiş ve hiçbir şey hatırlamıyor. Bunun üzerine Jin Seok’un yaşadıklarını hatırlaması için özel bir hipnoz uzmanı (babasını oynayan kişi) ile anlaşıyorlar.


Merdivenlerden indiğinde küçük bir çocukla karşılaşıyor ve ona yatağına girip yüze kadar sayarsa annesinin döneceğini söylüyor ki bence filmin en vurucu anı bu sahne olsa gerek. Küçük çocuğa belki de hayatı boyunca hatırlayacağı bir travma hediye ediyor Jin Seok. Fakat evden çıkmadan evin babasının ameliyatı yapacak olan doktor olduğunu fark ediyor. Doktorla hesaplaşmaya gidince onun da düşerek ölmesine sebep oluyor ve böylece hem doktoru hem de abisini kaybetmiş oluyor. Doktorun bu cinayeti istemesinin sebebi ise sigortadan para almak istemesi olarak gösteriliyor. Bence karısını aldatmış da olabilirdi ama sigorta olayını ekonomik krize vurgu yapmak için yazmışlar. Kısacası ekonomik kriz iki aileyi yok ediyor.



Filmi az önce izledim ve izlerken bir kaç defa ters köşe oldum gerçekten enfes muazzam ve bir o kadar üzücü
yorum bloglarının uzun uzun yorum yapıp da en sonda bazı mantık hataları olsa da … diyip onları açıklamamasına çok sinir oluyorum ben benim göremediğim şeyi yorumcuların görmesinden çok memnun olup bu merakla blog sayfalarını okuyan biriyim ama bu merakımı giderebilen blogger bulamadım henüz maalesef
yalnız bu bir inceleme yazısı değil burada senaryo yazılmış. Yani incelemenin böyle bir olay olduğuna emin misiniz ? Ya da başlığı mı değiştirseniz
Bu bir inceleme yazısı değil. Filmi kendi dilinden anlatmışsın.