Hayat kimilerine borçludur umudu. İşte Nilgün Marmara kimdir sorusunun cevabı: Hayattan alacağını beklemekten yorgun düşmüş zarif bir ruhun bedenini terk edişi.
İçindekiler
Nilgün Marmara Kimdir?
Nilgün Marmara, 13 Şubat 1958 Moda İstanbul doğumlu kadın şair. Balkan göçmeni bir ailenin iki kızından Aylin olmayanı. Babası Fikri Marmara muhasebe müdürüdür.
Kazandığı Avusturya Lisesi’ni maddi imkânsızlıklardan ötürü okuyamayıp ortaokul ve lise tahsilini Kadıköy Maarif Koleji-Lisesi’nde tamamladı. Okul konusundaki sıkıntılar burada da bitmemiş kazandığı İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü siyasi sebeplerden dolayı bırakmak zorunda kalıp sınava tekrar hazırlanmış, bu kez mezun olmak üzere Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümüne başlamıştır.
1982’de 24 yaşında üniversite eğitimi sırasında arkadaş ortamında tanıştığı Kağan Önal ile hayatını birleştirmiştir. Üniversite yılarına dair bir anı ise Umutsuzlar Merdivenidir. Boğaziçi Üniversitesi’nin orta kantininin üstündeki, derslere girmediklerinde arkadaşlarıyla buluştukları özel yerleridir. Arkadaşları onun için derslere pek girmediğini ve garip bir kuş olarak o basamaklara tünediğini söyler.
“Erken vazgeçişlerim vardı benim,
Seninse erken tükenişlerin,
Ve gece uygun değildi beklemeye.
Yine de bekledim.”
1985 yılında Yrd. Doç. Dr. Cem Taylan denetimde belki de hayatına yön verecek olan “Slyvia Plath’ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi” bitirme teziyle üniversiteden mezun olmuştur. Mezuniyet sonrasında çok uzun süreli olmasa da farklı işlerde tecrübe edinmiştir.
Eşinin işi nedeniyle Libya’da taşınmış ancak 16 ay sonra kendini ait hissedemediği bu yerden İstanbul’ a dönmüştür.
İstanbul’da Kızıltoprak’taki evleri dönemin yalnızlık tutkunu şairlerinin buluşma mekanı haline gelmiştir. Ece Ayhan, Cemal Süreya, Edip Cansever, Tomris Uyar, İlhan Berk, Cezmi Ersöz, Orhan Akkaya… Bu buluşma akşamlarında arkadaşlarınca zenci gırtlağına sahip olduğu söylenen Nilgün şarkılar söyleyip arkadaşlarını eğlendirmiştir. Belki de bu buluşmalardaki neşeli halinden Cemal Süreya, onu Amerikalı yazar F.Scott Fitzgerald’ın ele avuca sığmayan karısı Zelda’ya benzetir ve ona “Çılgın Zelda” derdi. Bu yazarlarla sıkı dostluğuna rağmen kimseye yazdığı yazılardan pek bahsetmezdi ancak intiharından hemen önce eşine bıraktığı veda mektubunda ölümünün ardından daktiloya çekilmiş şiirlerini insanlarla paylaşabileceğini yazmıştır.
“Ey, iki adımlık yer küre
Senin bütün arka bahçelerini gördüm ben!”
Nilgün Marmara’nın İntihar Mektubu
Bu keyifli buluşma akşamlarına karşın manik depresyon tanılı Nilgün’ün psikolojisi gün be gün kötüleşiyordu. Bu süreçte doktorlar onun melankolik yazılar yazmaya, okumaya bir süre ara vermesini ve ilaçlarını düzenli kullanmasını önerdi ancak o hiç dinlemedi ve alkolde çare aramaya başladı. Düzensiz ilaçlar, alkolle birlikte alevlenen hastalığı onu çıkmaz bir sokağa götürdü ve 13 Ekim 1987’de 5.kattaki evinin yatak odasının genelde açmadıkları penceresinden atlayarak, tıpkı 31 yaşında gaz fırınına kafasını sokarak kendini öldüren manik depresif şair Slyvia gibi, yaşamına son verdi.
“Biliyorum, bir gün dayanamayacak küçük kalbim. Arkamı dönüp güvendiğim ve inandığım her şeye veda edeceğim.”
Ölümünün ardından tartışmalar, suçlamalar ve aşk dedikoduları başladı. İntihar etmediği, öldürüldüğü, ölümünde eşi Kağan Önal’ın ihmali suçlamaları üzerine eşine söz hakkı doğdu: “Oysa Nilgün’ün tedavi olması gerekiyordu ama o doktorlardan kaçıyordu. Doktor geldiğinde evde olması gerekirken evde değildi. Doktor beklemişti. Gelince de konuştular. Doktor bana “İşiniz çok zor, tedavi olması lazım ama çok zeki ve kültürlü. Yani en zor vakalardan.” demişti. Çünkü iyileşmesi için entelektüel faaliyetlerde bulunmaması gerekiyordu. İlacı dayayacaklardı ve uyuşacaktı. Orta kültür ve zekalı durumlarda bu hastalık 20’li yaşlarda ortaya çıkarmış. Lityum tedavisiyle başarılı olunurmuş. Ancak Nilgün bu tipte değildi. Tedavi olması. Buna ikna olması, tedaviden memnun kalması hepsi ayrı bir dertti. Dolayısıyla tedavi olmadı. Öldüğü gün bana tedaviye başlayacağına dair söz vermişti.”
Cemal Süreya’nın Bu Acı Hadiseye Bakışı
Bu yıkıcı ölümün ardından yakın dostlarından Cemal Süreya şu açıklamayı yaptı “Nilgün ölmüş. Beşinci kattaki evinin penceresinden kendini aşağı atarak canına kıymış. Ece Ayhan söyledi. Çok değişik bir insandı Zelda. Akşamları belli bir saatten sonra kişilik hatta beden değiştiriyor gibi gelirdi bana. Yüzü alarır, bakışlarına çok güzel ama ürkütücü bir parıltı eklenirdi. Çok da gençti. Sanırım, otuzuna değmemişti daha. Ece ile gergedan için yaptığımız söyleşide ondan söz ettim: Bu dünyayı başka bir hayatın bekleme salonu ya da vakit geçirme yeri olarak görüyordu. Dönüp baktığımda bir acı da buluyorum Nilgün’ün yüzünde. O zamanlar görememiştim. Bugün ortaya çıkıyor.” (Günler/841.Gün)
“Sahneden çekilirken yaşamıma karışmış herkesi selamlıyorum.”
Nilgün ise benzer kader çizgileri olan Sylvia Plath’ın intiharı hakkında bitirme tezinde şu yorumda bulunmuştur: “ Plath’in narin, incinebilir ruhani varlığı ve her şeyin sürekli kirlenişinin iç karartıcı bir şekilde farkında oluşu, onu ölüme sürüklemiştir.”
Nilgün Marmara ’nın Kitapları
Şimdi bize, “Hayatın neresinden dönülse kardır.” diyen o melankolik edebiyatçıdan kalan eserler:
Şiirleri
-Daktiloya Çekilmiş Şiirler (1988)
-Metinler (1990)
Nilgün Marmara ‘nın Günlükleri
-Kırmızı Kahverengi Defter (1993, Gülseli İnal hazırlardı.)
-Defterler (2016)
-Kağıtlar (2017)
İNCELEME
-Sylvia Plath’in Şairliğinin İntiharı Bağlamında Araştırılması (1985)
Sizleri çölünde su arayan Nilgün Marmara’yı düşünmek ve daha iyi anlamak üzere onun kendi kaleminden dökülenlerle baş başa bırakıyorum: “ Benim hayatım gölgemdir, karanlıkta yürürken önümden ardımdan izleyen karaltı; ne yani, yollara mı kapanayım?”
Çok etkilendiğimi ve çok begendiğimi belirtmek isterim. Ellerinize sağlık. ♥️
Gözlerim dolu dolu okudum. Bu hüzünlü yaşamı öyle güzel anlatmışsınız ki kaleminize sağlık..
“Benden sonra kuşlara iyi bakın”
Çok teşekkür ederim.
Mükemmel olmuş. Ellerine sağlık,yazıların devamını bekliyorum
Kaleminize sağlık çok güzel olmuş❤❤
Oldukça etkileyici ve anlatımınla fevkalade sürükleyici bir yazı olmuş, devamını dileriz. Başarılar ❤️
Sonu kötü olmuş. Allah rahmet eylesin.
Nilgün Marmara diye bir kişinin varlığından bile haberim yoktu. Halbuki benim cahilliğimdenmiş. Teşekkürler güzel yazı için.
Hayata uyum sağlamak için sıradanlaşmaktansa hayattan uçmayı tercih etmiş Nilgün Marmara. Aynı zamanda Slyvia Plath ile benzerlikleri de benim tüylerimi ürpertiyor gerçekten.”Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna” En güzeli de bir çocuk demiş olması
Etkileyici ve sürükleyici bir yazı olmuş, yazılarını severek takip ediyorum, kaleminize ve yüreğinize sağlık
Çok çok güzel ben ilk defa Nilgün Marmara’nın hayat hikayesini okuyorum ve şu meşhur “kuş koysunlar yoluna”dan başka pek şiirlerinden haberdar değildim. Ama hakkında bilgi sahip olmak dünyasından haberdar olmak çok güzel . Uzun bir süredir bunu okurken hissettiğim kadar yoğun duygular hissetmedim. Tüylerim diken diken oldu tam 3 kere. Bana yaşantısıyla ders verdi. Anlamak, bilmek, farketmek bazen insana keşke bu hisler olmasa dedirtecek kadar acı veriyor. Dünyada çok acı var, onun dayanamadığı bu kadar çok ve büyük acıya biz bir olup, etkenleriyle mücadele etmeliyiz, tek başına çekilemeyecek kadar ağır çünkü.
Nilgün Marmara’nın hayat hikayesinden haberdar değildim ve o kadar etkileyici anlatmışsınız ki hiç bilmediğim bir yaşamı çok etkilenerek okudum.Kaleminize sağlık.Yazılarınızın devamını bekliyorum.
Hayatın neresinden dönülse kârdır. Ders çıkarmak ve anı yaşamak lazım aslında. Başkalarını örnek almaktansa hayatımızı güzelleştirerek örnek alınmalıyız aslında. Güzel bir yazı kaleminize sağlık. Hayatımızın her anını güzel kılabilmek dileğiyle…
Her hayat hikayesi bir yüreğe dokunuştur. İzler bırakır ve her insan kendince ders çıkarır. Hayatı ve her anı dolu dolu yaşayabilmek dileğiyle. Kaleminize sağlık
Bir şairi sizlere tanıtmak ve sonuçta beğenilmek benim için paha biçilemez. Yorumlarda bahsettiğiniz, kalbe usulca dokunan o enfes şiirin Aslı Gürbüz’ün tiyatral yeteneğiyle yorumlamasını yazının sonlarına ekledik. Dinlemenizi tavsiye ederim.
Kalemin çok sürükleyici, detayları dahi ince ince işlemişsin. Eserlerini çok sevdiğim Nilgün Marmara’nın bilmedigim yönlerini fark ettirdiğin için teşekküler…
Yazıların daim olsun!
Kaleminize ve o yüreğinizden dökülen cümlelerinize sağlık,bir solukta okuduğum bir yazı oldu teşekkür ederim.
Bu yazıyı okuyunca aklıma bir başka bipolar hastası Jack London geldi. İntihar girişimde bulunmuş ama ilkinde başarılı olamamış. Ölümü ise net değil.